Eski Bağ Kur binasının hemen arka sokağında bulunan İstiklal İlköğretim Okulu’nun spor salonundayız.
Hepimiz çok heyecanlıyız.
Aylar süren çalışmalar artık bitmiş, içinde Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nin Müdürü Emin İlter’in de bulunduğu devlet görevlilerinden oluşan 5 kişilik bir heyetin denetimine tabii olacağız.
Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okuyorum o sıra.
Çocukluğundan beri folklorla ilgili, İstanbul’dan kentimize okumak üzere gelen bir arkadaşımızın eline İspanya’dan bir festival daveti ulaşmış.
Okuldaki istekli öğrencilerden bir folklor ekibi kurup çalışarak, o festivale katılma önerisi geldi arkadaştan.
80’li yılların hemen başı…
Bir otobüs tutulacak, Bulgaristan’dan çıkılarak tüm Akdeniz şeridindeki ülkeler aşılıp, İspanya’ya ulaşılacak.
Üstelik dönüşte de yavaş yavaş Madrid, Barcelona, Venedik, Nice, Trieste, Sofya gibi gezilesi kentler dolaşılacak.
Toplam 30 günlük bir program, dadından yinmez!
Kim istemez böyle bir geziyi?
Üstelik orada dereceye girersek ödül de var.
Gezi neredeyse bedavaya gelecek hepimize.
Üsküp ve Artvin yöresinin oyunlarını sergileyeceğiz.
İyi de…
Bizim folklor kıyafetlerimiz yok ki!
“Kolay” dedi arkadaş, “ekibin yarısını Ataköy Folklor ve Spor Derneği’nden alırız ve biz de onların kıyafetlerini kullanırız!..”
Anlaşma sağlandı.
Dediğim gibi ancak, ülkemizi yurt dışında layıkıyla temsil edebilir miyiz diye, gitmeden önce devlet bizi denetleyecek.
Eğer heyet onay vermezse Türkiye’den dışarı çıkmak sadece bir hayal!
Denetlemenin yapılacağı tarihten bir gün önce kıyafetler İstanbul’dan elimize ulaştı.
Fakat Üsküp oynayan kızların kırmızı renkli deri pabuçları unutulmuş!
Getirtmek için de zaman yok!
Ne yapacağız şimdi?
Geçici bir çözüm üretip, Tuz Pazarı’ndan lastik kırmızı pabuçlar satın aldık.
Yolculuğa başlayınca orijinal, otantik olanları İstanbul’dan yanımıza verecekler.
Neyse…
Salonda önce Artvin, sonra Üsküp, muhteşem bir gösteri sergilendi Devletin kontrol heyetine.
Nefesler tutuldu.
Sıra onay verilip verilmeme kısmına geldi.
İçlerinden biri nemrut bir yüz ifadesiyle “Kızların ayakkabıları plastik, bu ekip Türkiye’yi temsil edemez” demesin mi?!.
Müzisyenlerle birlikte 35 kişinin yıkıldığı andı o an…
Hemen atladım öne doğru:
“Efendim” dedim, “bunlar geçici pabuçlar, orijinallerini giderken İstanbul’dan alacağız biz.”
Adam “Nuh” diyor, “peygamber” demiyor!
İşte tam o noktada Emin abi (İlter) girdi devreye:
“Bi dakka bi dakka” dedi, “Ben Mehmet Ali’yi tanır ve ona güvenirim. Eğer öyle söylüyorsa doğrudur. Kırmayalım çocukların heveslerini”.
Ve ardından işi hemen oldubittiye getirip bana doğru seslendi:
“Sen şimdi bizim hepimize köpüklü birer kahve söyle bakalım!..”
Emin İlter’le, Bursa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’ne müdür olduğundan beri tanışıyorduk.
O yıllarda onun sayesinde ne çok resim, heykel sergisi izlemiş, ne çok defileyi takip edip, müzik dinletilerine katılmıştık Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu’nun oradaki sanat galerisinde.
Hatta İktisat İşletme Öğrencileri derneği AISEC’in yönetiminde çalışırken bir dönem, Celal Cumurcul’un organize ettiği bir tiyatro gösterisi de hazırlamış, yine galeride oynamıştık.
Emin İlter’in sayesinde gittik o zaman İspanya’ya.
Üstelik orada bir de birinci seçilip, “Altın Balta” ödülü almadık mı?!
Toplam 30 gün boyunca hemen hemen tüm Avrupa’yı gezmekse işin hediyesi olmuştu.
1979'da Kültür Bakanlığı'nca, Bursa Güzel Sanatlar Galerisi müdürlüğüne getirildi Emin abi, bir süre de il kültür müdürü olarak görev yaptı.
1981'de Bursa'da toplanan İkinci Uluslararası Türk Folklor Kongresi’nin organizasyonunu üstlendi.
1982'de Bursa Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nin yenilenmesi çalışmalarını tamamlayarak kamu yararına sunulmasında etkin rol oynadı.
Rusya, Azerbaycan, İtalya ve İngiltere'de, Türk sanatının tanınması konusunda birtakım etkinlikleri örgütledi.
Bu ülkelerde müzeler ve kültür merkezleri üzerine incelemelerde bulundu.
Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı’nın (BKSTV) kuruluşuna katkıda bulundu ve vakıf genel kurulunda doğal üye kimliğiyle yer aldı yıllarca.
Galeride, yerli ve yabancı müzik ustalarının dinletilerine olanak sağladı.
Bursa'nın simgesi sayılan "Karagöz" gölge oyununun yeniden canlandırılması çabalarına katıldı.
Bursa Amatör Kadın Ressamlar Derneği’nin kurulmasına öncülük etti.
Çeşitli yarışmalarda jüri üyeliklerinde bulundu, ressam Şefik Bursalı’yla karikatürist Cemal Nadir'in büstlerinin yaptırılarak Kültürpark’a konulmasında pay sahibi oldu.
Sonra başka bir göreve atanması üzerine devlet hizmetinden ayrıldı ve Çekirge’de açtığı sanat evinde çalışmalarını sürdürüp, pek çok ressam yetiştirdi.
Bursa’nın değerlerinden biri Emin İlter.
Kulakları çınlasın, 58’nci Bursa Festivali’nin yaşandığı şu günlerde aklıma düştü yine.
Nicedir görmedim kendisini.
Bursa’nın kültür sanat yaşamına ne büyük katkıları oldu yıllarca Emin abinin.
Acaba bu kenti yönetenler ne kadar farkında?