ANDIMIZ okunmuyor derken,GÜNAYDIN da denmiyor okullarda; biz derin uykuda uyurken. Yalnızca Arap dili muteber;Türkün diline de dediler geber…
Oysa…
Kendi dilinden GÜNAYDIN demek yerine,ALEYKÜMSELAM dersen Arap dilinden;gün gelir GOOD MORNING, GUTEN MORGAN, BONJOUR dedirtirler çocuklarına…
Ama biz TÜRKÇE dilinde; konuşuyoruz, yazıyoruz, okuyoruz…Dile getiriyoruz; sevgimizi de, sövgümüzü de TÜRKÇEMİZ’le…
12 Nisan 2016 günü; gündeme düştü Özgecan Aslan’ın katilerinin cezaevinde öldürüldüğünün duyumu…Ve ilk tepki Numan KURTULMUŞ efendiden geldi; “demek ki bu katilleri pamuklara sarıp besleyecek olmalıymış ki kendisi” yanlış bulduğunu açıkladı bu öldürme olayını…Her gün; “Be hey Avrupa!…” naralarıyla güne başlayanlar,eğer siz vermezseniz bu kadın düşmanlarına caydırıcı ve son aşamada ölümcül bir ceza…İşte böylesine geleneksel yöntemler “teamüller” geçer adalet mekanizmasının yerine…
Bay Kurtulmuş; tecavüzcülerin,cezaevlerinde ölümden kurtulması bu ülkede ne zaman ve nerede görülmüş?… Neylersiniz?…Bu da onların fıtratında var.
ÖZGECAN’ın katili cezaevinde öldürülmüş; Numan Kurtulmuş da bu sonucu kabul edilemez bulmuş.Bay Kurtulmuş; bu sonuca çok bozulmuş, soruşturma istemiş.Bay Kurtulmuş; şu AK diye yutturduğunuz düzeninizde bizler neleri, neleri doğru bulmuyoruz da…Her neyse…Dönelim dünyasal gerçeklere…
Big Brother’ın ülkesinde; hukukun vicdanları rahatlatmayan cezasına karşı uygulanan cezalandırma işlemine el koyar BOSS POLITICS…
ADALET HANIM;uğradıkça tacize, tecavüze…Bu gidişle;bizde de girer mi devreye BOSS POLITICS?…Başkan,maşkan takmadan hiç bir otoriteyi/yetkeyi sallamadan…
Özgecan’ın katilleri; boynuna takıp da Hırvat’ın medeniyet yularını yırtarsa müebbedden…İşte böyle tez günde vizesini alır öteye; BOSS POLITICS elinden…
ADALET MÜLKÜN TEMELİ…CEHALET; AKDÜZEN’İN TEMİNATIDIR.Ama bu ülkede yasaların olmadığı yerde; teamüller de vardır…Neyse; unuttuysanız bu yöntemleri, anımsadınız işte ya da bilmiyorsanız, öğrendiniz…İleri demokratik düzenin uygulayıcıları olaraktan; bu olayı sorun yapmayıp, hoşgörüyle karşılayacağınızı umuyorum… Eh ne de olsa; Demokratik kişiliklere hoşgörü yakışır zannımızca…
Demokratik kişilik dediğin; eleştirel,esnek,açık fikirli, uzlaşmacı,hoşgörülü bir kimlik. İleri demokratik kişilik tanımı için prototip; RTE…Sizlerden beklentimiz de…Elbette “fıtratında varmış” diyerekten Yaradan’ın affına havale etmeniz ki bizden hiç af yok kadına el uzatan canilere…
Hoşgörü dedik mi de bir de dinsel hoşgörü üzerine bir kaç söz düşer dilimize…Onları da demezsek; olmaz !…
Dinsel Hoşgörü:Bir zamanlar, bu ülkede LAİKLİK genel ilkeydi; algılarda (kuşkusuz yine bilinçaltı ve bilinçüstü düzeyinde) ve de günümüzde de bu ilke yazıyor Anayasamız’da…Bununla birlikte özellikle ABD’nin biçtiği, AB’nin teyelleyip, diktiği ILIMLI İSLAM kılığı/kimliği bağlamında ülkemizde dinsellik “cinsellikle birlikte” egemen oldu ..Her köşe bucak, her nahiye ocak, her gecekondu ve de en afili konak din uleması/ukalası doldu…Ve de “yüzde 99’u müslüman ülke” söylemi dillere dolandı.Oysa bu ülkede yaşamaktaydı; pek çok Yahudi, Hırsitiyan ve de Alevi-Bektaşi ki onların duası/ayini/deyişi ayrı, Kilisesi, Havrası, Cem Evi ayrı…Bu nedenledir ki bundan gayrı; değil mi ki ülkede çok dillilik genel geçer kural olarak onay görmüş (AB normları bahanesiyle ve de gizli bir bölücülük maskesiyle) dolayısıyla bundan böyle; Hırsitiyanın Papazı, Yahudinin Hahamı, Alevinin-Bektaşinin Dedesi YARADANINA YAKARMALI, yoldaşlarını aydınlatmalı, dinler için ayrılmış saatlarde kendilerine özgü biçimde…Öyle söylüyorlar ya; bu ülke gerçek demokrasiye gebe…Değil mi ki TRT yansılarından dinsel yayınlarla 24 saat yaylım ateşine tutulmakta bu ülke…İşte bu dinsel yayınlara ilişkin saatlerden birazı da tahsis edilmeli; ülkemizdeki Hıristiyanlar’a, Yahudiler’e, Aleviler’e, Bektaşiler’e…Değil mi ki sözde değil, özde demokratsınız, kanıtlayınız efendiler, hodri meydan sizlere !…
Sünaiyet:Tanzimat’la birlikte ikili bir yapının içine düşmüş oluyoruz.Fuat Köprülü; 1913 yılında yazdığı bir yazısında SÜNAİYET (ikilik) kavramıyla bu durumu betimler.Fuat Köprülü’ye göre SÜNAİYET; özellikle eğitim alanında MEKTEP ve MEDRESE kurumlarının yan,yana açılmış olmasıyla başlamaktadır.Eğitim sistemiyle başlatılan bu ikilik; Tanzimat döneminde her alanda ve her anlamda toplumsal yapıyı etkilemektedir.Ve bugün de bu ikilik toplumsal yapımızda her alanda ve her anlamda varlığını sürdürmektedir.Ve işte bu ikili yapının varlığı da toplumsal çatışmayı doğurmakla kalmayıp, giderek arttırmaktadır.Ne diyelim?… Fıtrat sorunsalı…Sonumuz hayrola…
Boss PoliticsÖzgecan Aslan’ın katillerinin, katledilmesi olayı üzerine bir kaç söz söylerken BOSS POLITICS diye bir kavramdan söz ettim.Bu kavram; ABD’de siyasete yönelik kurumların, bu işlevlerini görmemeleri durumunda “bazı kurumların, siyasete yönelik kurumların bir bakıma yerine geçerek” onların görmesi gereken işlevleri üstlenerek sorunlara çözüm bulması anlamını içerir.Geçmiş yıllara ilişkin, ülkemizden bu kavrama ya da kuruma ilişkin bir örnek olarak; İNCİ BABA olayı gösterilebilir.Adalet mekanizmasının yerine geçen işlevsel bir yaklaşım olarak; bankerlerden alacakları olanlara, İNCİ BABA’nın yasadışı yolarla yardım edişi…
Ve bir ülkede; yaşanan haksızlıklar karşısında, yasalar kırdıysa kirişi…Boss Politics…Robin Hood…Osmanlı kabadayısı…Mahallenin Dayısı…Bir, bir boy gösterir; sizin de yetkenizisıfıra indirir…Benden söylemesi…
*YETKE’nin anlamı üzerine bir dip not:Kimileri “yetki” ile karıştırıp da anlayamıyor bu sözü; Otorite sözünü Türkçe karşılığıdır kendisi)