Bu gün şöyle bir eldeki verilere birlikte göz atalım:
Şimdiye dek FETÖ’den dolayı devletten uzaklaştırılan insan sayısı toplam 119 bin 266.
Bunların 72 bin 632’si kesin ihraç edildi.
Tam 46 bin 634’üyse açıkta bekliyor.
Çıkarılanlardan 12 bin 578 kişi yapılan araştırmalar sonucu görevlerine iade edildi.
Bunlar FETÖ’yle bağlantılı oldukları iddia edilerek görevden uzaklaştırılanlar.
Bir de PKK-PYD sempatizanı oldukları gerekçesiyle devletteki görevlerinden atılan insanlar var.
Hazır “olağanüstü hal” koşulları mevcutken devlet karnını ağrıtan ya da bünyesinde alerji yapan unsurları fırsat bu fırsat temizliyor.
Mesela Bursa’da senfoni orkestrasında görev yapan kemancı Filiz Özsoy’un görevinden atılması hadisesi bu çerçevede gerçekleşmiş bir olaydır.
Gerçekte hiç ilgisi olmadığı halde kendilerini “demokrasi sevdalısı” gibi gören ya da öyle göstermek isteyen, dahası bundan beslenen bir grup vardır Bursa’da da.
Örneğin HDP’nin bir toplantısı mı var?
PKK’nın dağda g.tü sıkıştı ve zaman kazanabilmek için yine HDP’lilerin vasıtasıyla “ateşkes” ya da “barış” mı istenecek?
Heykel’de basın toplantısı düzenlenip “ille de barış” filan mı denecek?
Basın bildirisini okuyan birkaç Kürtçü faşistin yanına mutlaka işte bu oymağın üyeleri, sözünü ettiğim sosyalist sol artığı “beyaz Türkler” de ilişirler!
Onlara göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti katildir ve Kürtleri katletmektedir!
Hem genellikle devletten beslenip maaş alır bu güruh, hem de bulabildikleri her fırsatta Kürtçülük ve devlet düşmanlığı yapmaya devam eder.
Çoğunluğunu eski “kırık solcular” ve onlara özenip öykünenler oluşturur; bunların kafalarında hep aynı plak döner, yatırıp öpseniz değişmezler!
Tanıyanlar “Filiz’in solculuğundan ne olsun” diye düşünebilirler?
Doğru, Filiz Özsoy benim de bildiğim kadarıyla apolitik bir insandır; oldum olası kemanıyla bir ses vermeye çalışır hepsi o kadar!
Fakat sanıyorum uzun yıllardan bu yana Nilüfer Belediyesi’nde kültür sanat şeyliği yapan eski kocası Feza Soysal bozdu o kızı; bakın Facebook sayfasına, Ahmet Türk’ten, Hrant Dink’e kadar bir sürü paylaşımı var Filiz Özsoy’un, erör vermiş demek ki!
Doğruyol Partisi Döneminde Bursa Kültür ve Sanat Vakfı’nda genel sekreter rahmetli Ömer Ersöz’e rakı ve meze taşıyarak giriş yapmıştı “kültür sektörüne” bu Feza.
Sonra baktı, “solculuk” da en az “kültürcülük” kadar prim yapıyor alemde, kapağı Nilüfer Belediyesi’ne atabilmek için solculuğa yatay geçiş yaptı bu kültürcü Feza; aynı zamanda sosyalleşebilmek, sosyal ilişkileri içselleştirip kişiselleştirebilmek için de bulunmaz, iyi bir argümandı yancı solculuk onun için!
Çok ekmeğini yedi solculuğun!
Barcılıktan fırsat bulabildiği zamanlarda Nilüfer Belediyesi’nde kültürcülük işleri yaptı.
Belli ki Devlet bir yerlere not etmiş.
Yazık, doz aşımına uğratıp o masum kızı da bozmuş demek ki, “Başkan Bozbey herhalde bir hata daha yapmaz” diyorum, başka da bir şey demiyorum!
Kendi aralarında bir klan halinde yaşarlar bu tür insanlar.
Şehit olan hiçbir Mehmetçik, hiçbir polisimiz umurunda bile değildir bunların.
“Yaşasın halkların kardeşliği” derler de Kürtleri kullanıp Türk’ü öldürten İngiliz’i, Amerikalıyı, Yahudi’yi bir türlü görmek istemezler nedense bir türlü.
Yeri geldiğinde hepsi birer Hrant’tır bunların!
Sözde iktidar düşmanlığı yapsalar da günü geldiğinde mutasyona uğrayıp “yetmez ama evetçi” bir hale bile dönüşüverirler!
Şu sıralar “yeter artık, hayır” kıvamındalar!
PKK’nın kıçı sıkışıp “barış barış “diye inlediğinde teke zortlatması gibi her yandan fışkırdıklarını görürsünüz bunların.
Fışkırmaya ve dahi kışkırmaya çok meraklıdırlar.
Hülasa, işte bu güruhun arasından da tam bin 349 kişi daha kapının önüne konuldu devlet tarafından.
Başta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olmak üzere ekonomiyle ilgili kurum ve kuruluşlardan 15 Temmuz'dan bugüne kadar 6 bin 172 personel açığa alındı..
YÖK tarafından devlet üniversitelerinde 440'ı profesör, 525'i doçent, 654'ü yardımcı doçent olmak üzere toplam 2 bin 239 akademik personelle, 654 idari personel, vakıf üniversitelerindeyse 79'u akademik, 18'i idari olmak üzere toplam 97 personel hakkında işlem başlatıldı..
Sağlık Bakanlığında 115'i yönetici, bin 504'ü hekim olmak üzere toplam 5 bin 581 personel görevlerinden uzaklaştırıldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda 110, İçişleri Bakanlığında merkez ve taşra teşkilatlarında görevli 246 mülki idare amiri, 7 bin 899 emniyet, 614 jandarma ve aralarında sahil güvenlik komutanının da bulunduğu 18 sahil güvenlik personeli olmak üzere toplam 8 bin 777 personel görevden uzaklaştırıldı.
Çankaya'daki Başbakanlık Ek Bina'da görevli 257 çalışan açığa alındı, Orman ve Su İşleri Bakanlığında 221 kişiyle, Gençlik ve Spor Bakanlığı’yla, bağlı kurum ve kuruluşlarında 265 kişi işten çıkarıldı.
Diyanet de aldı bu durumdan nasibini.
Diyanet İşleri Başkanlığınca, merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatında çeşitli kademelerde görevli bin 112 personel açığa alındı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda da FETÖ ile bağlantılı 167 personel görevden uzaklaştırıldı.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nda görevden uzaklaştırılan personel sayısı 599'a ulaştı, TOKİ Başkanlığında görevli 22 kişi açığa alındı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nda merkez ve taşra teşkilatında görev yapan FETÖ ile irtibatlı kamu personeline yönelik çalışma kapsamında 21 bin 738 personel açığa alındı, özel okullarda da 21 bin 29 kişinin çalışma ruhsatı iptal edildi.
Böylece MEB'de özel eğitim kurumları da dahil olmak üzere görevden uzaklaştırılan personel sayısı 42 bin 767 oldu.
Milli Savunma Bakanlığı’ndaysa 262 askeri hakim ve savcı görevden uzaklaştırıldı.
TRT'de 300, RTÜK'te de çeşitli unvanlardaki 29 personele iş bıraktırıldı.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nda 184, Maliye Bakanlığında bin 500, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunda 86, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında 300, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunda 25, Borsa İstanbul'da 51 ve Sermaye Piyasası Kurulunda 36 kişi açığa alındı.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığıyla bağlı kurumlarda toplam bin 379 çalışan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile bağlı kurum ve kuruluşlarda bin 180 kişi görevinden uzaklaştırıldı, Kalkınma Bakanlığında açığa alınan personel sayısı 97'ye yükseldi.
Öte yandan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile bağlı, ilgili ve ilişkili kurumlarda 560, Ekonomi Bakanlığında 15, TÜİK'te 21 ve Sayıştay'da 108 personel görevden uzaklaştırıldı.
TÜRKSAT AŞ'deyse 29 kişinin iş akitleri feshedildi.
Hazine Müsteşarlığı'nda 62 kişi açığa alındı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile bağlı ve ilişkili kurumlarda ise 529 kişi açığa alındı.
Liste işte böyle uzayıp gidiyor; gidiyor da…
Kuruların yanında yanan yaşlar yok mu peki?
Olmaz mı hiç?!.
Bunlardan biriyle geçen gün tesadüfen tanıştım.
Emine Tütüncü…
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Bursa İl Müdürlüğüne bağlı çocuk evlerinde yaklaşık 4 yıldan bu yana görev yapan bir “çocuk eğiticisi” Emine.
Başı örtülü, muhafazakar, bıcır bıcır sevimli bir genç kadın.
Kuruma personel sağlayan bir yüklenici firmaya yapmış iş başvurusunu.
Araya hiç kimseyi de katmadan yaptığı bu girişimi kabul görmüş ve 4 yıl önce vazifesine başlamış.
Sonra evlilik, ardından bebek ve doğum iznine ayrılmış.
Doğumdan sonra saatler içinde kaybetmiş evlatlarını Tütüncü Çifti.
Ardından daha ne olduğunu anlayamadan henüz raporlu olduğu halde Kurumda oluşturulan bir heyetle acil görüşmeye çağrılmış.
Kısa bir süre sonra da telefonla “iş akdinin sona erdirildiği bilgisi” iletilmiş kendisine.
“Olağanüstü hal kapsamında” işten uzaklaştırılmış Emine Tütüncü yani, normalde dava açma hakkı bulunmuyor.
Fakat Bursa 3’ncü İş Mahkemesi Emine’nin talebini kabul etmiş ve duruşmalar orada görülmeye başlanmış.
Hakkında iddia edilen şeyse “FETÖ ve PYD isimli terör örgütlerinde üyeliği, onlarla irtibatı olduğu”.
Kurum, kendisi hakkında ayrıca Bursa Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuş, oradan da “takipsizlik” kararı almış Emine.
“Fetö’yle asla hiçbir işim, hiçbir ilişiğim olmadı” diyor; “Partiya Yekîtiya Demokrat” yani PYD’yle irtibatlı olduğu” yönündeki iddialaraysa sadece gülüyor!
Ne çok insanın canının yanmasına sebep oldu şu Fethullah Gülen, ne çok insanı gencecik yaşta hayattan koparıp aldı.
Umarım Emine ve onun gibi suçsuz, masum insanların durumları bir an önce aydınlığa kavuşur ve işlerine geri dönerler.
İyi bilirim, işsizlik bir insan için en büyük işkence çünkü.