Yazarlar

Gazete Bursa el değiştirdi

post-img
Şöyle yazmıştı sevgili Can Ertan, Bursa Haber Gazetesi’ndeki köşesinde o gün:   “Mehmet Ali Yılmaz’a teşekkürler.   ‘’Özgürlüğün sesi’’ sloganıyla çıkan yeni bir gazete daha yayın hayatına başladı Bursa’da: Gazete Bursa. Hamza Eren’in sahibi olduğu gazetenin Yayın  Danışmanı Yüksel Baysal; Yazı İşleri Müdürü ise Serap Öztürk. Mehmet Ali Yılmaz, Yüksel Baysal, Özlem Buğday Yağmur gibi sol çizgide olan, kamuoyunca çok sevilen arkadaşlarımız yazıyorlar Gazete Bursa’da. Gazete Bursa’ya ‘’gerçeğin gazeteciliği’’ doğrultusunda yayın yapacağı düşüncesiyle başarılar diliyorum; yolları açık olsun; okuru olmaktan mutluluk duyacağım Gazete Bursa’nın.   Sevgili dostum Mehmet Ali Yılmaz cumartesi öğle saatlerinde telefonla arayıp ‘’Gazete Bursa’da bu gün senin için bir yazı yazdım’’ dediğinde Heykel’de postane civarındaydım; en yakın bayiden bir Gazete Bursa alıp kaldırımdaki elektrik direklerinden birine yaslanarak araç trafiğinin ve kaldırımdaki insan kalabalığının fonunda sevgili Mehmet Ali’nin köşe yazısını heyecanla bir solukta okudum. Mehmet Ali Yılmaz’ın üslubu insanı yazının içine çekiverir ve su gibi akar satırları. Mehmet Ali yazılarında en ince ayrıntıları yakalar, bazen derin duyguların bazen ince bir ironinin süzgecinden geçirir kelimeleri ve daima okuyanda çarpıcı silkeleyici bir etki yaratır. Yazıyı bitirdiğimde heyecanlanmış, onurlanmış, mutlu olmuştum; içim minnetle dolmuştu yazıdaki teşvik edici, cömert değerlendirmeler nedeniyle. Sağ olsun sevgili  Mehmet Alicim ( O benim için öyledir) hakkımda çok onurlandırıcı nitelemelerde bulunmuş ‘’Can Ertan sol, CHP ve romantizm’’ başlıklı yazısında. O övgüleri saptamaları umarım hak ediyorumdur ve umarım sevgili Mehmet Ali’nin yazısına layığımdır. ‘’Gazeteci gazetecinin kurdudur’’ denir; ama öyle olmamalı. Haset, fesat, vasat üçgeni yazıyı zehirler; gazeteciliği yıpratır. Güzel yazılar, haberler, yorumlar, manşetler, fotoğraflar ve onları oluşturmak için verilen büyük emek yıllar içinde edinilen birikim takdir edilmelidir. Zaten çok ağır koşullarda yapılan gazeteciliği gazeteciler daha da zorlaştırmamalı birbirleri için. Vefalılık, kadir kıymet bilme benim insan ilişkilerinde en değer verdiğim tutumlardır.  Şu sonu ölümle biten saçma hayatın boşluğunda dostluk da en az aşk kadar değerli bir duygu. Dostluklar bize direnme, devam etme, ayakta kalma gücü veriyor. Mehmet Ali Yılmaz’ın dostluğu, şefkatli sevecen yakınlığı  bana daima bu gücü verdi. Mehmet Ali romantikliğime vurgu yapmış yazısında.  Mehmet Ali’nin de en az benim kadar romantik, duygu dolu olduğunun ve güzelliklere, sanata açık bir yürekle yaşadığının tanığıyım. Romantik olmadan solcu olmak da yazar olmak da olası mı Mehmetcim? Şiirden, romandan, sanat filmlerinden, klasik müzikten, cazdan, türkülerden, felsefeden, evrim kuramından, kuantum fiziğinden beslenmeyen bir yazı uğraşı ve solculuk kötürümdür. Senin de bu konularla en az benim kadar ilgili olduğunu söylemeliyim. Düşünürlüğüme gelince… Sadece hayatın haylaz bir öğrencisiyim. Yeteneklerimin sınırlarını bilerek tutkuyla öğrenmeye çalışıyorum. Çünkü bilgiyi insan aklının eleştirelliğini, gerçeğe sadakat beslemeyi daima sevdim. Sevgi ve bilgi paylaşıldıkça çoğalır, paranın yoksullaştırdıklarından olmamalı. Yegane zenginlik aklın ve gönlün zenginlikleridir. Yazının da yolu buralardan geçmeli. Gerçek olmadan gazetecilik de solculuk da olası değil.  Solcu da gazeteci de suda balık gibi gerçeğin içinde olmalı. Sevgi üretiriz, yani aşk ve dostluk. Bilgi üretiriz; yani bilim ve felsefe. Güzellik üretiriz; yani sanat. Etik değerler üretiriz; yani doğruluk, dürüstlük. Bizi bunlar insan yapar. Ve yazı bilgiden, cesaretten, sadelikten, dürüstlükten, içtenlikten beslenir ise kayda değerdir. Dostluğun için minnettarım sevgili Mehmet Ali. Sol…sol…sol…” Yaklaşık 6 aydan beri Gazete Bursa okurları için yazıyorum. Yanlışlarımız da oldu eksikliklerimiz de hiç kuşkusuz. Ama epeyce iyi iş çıkarıp, güzel yazılar da koyduk ortaya. İnternet ortamında “yazı görevimi” zaten zaman zaman yerine getirmeye çalışıyorum da yazılı basında bu olanağı son dönemde sevgili Hamza (Eren) sayesinde bulabildim. Hiçbir müdahale ve engelle karşılaşmadan kaleme aldım yazılarımı. Önceki gün  Hamza arayıp da “daha fazla dayanabilmem mümkün değildi, çok borçlanmıştım abi” dediğinde içim “cız” etti. Hemen anladım durumu. “Senin için hayırlısı olsun” diyebildim sadece. Hiçbir patrona ya da belediyeye sırtını dayamadan bir günlük gazeteyi çıkarıp buna tek başına 6 ay dayanabilmek gerçekten de çok büyük iştir. Gazete Bursa’nın hisseleri el değiştirmiş. Kime sattı, nasıl sattı hiç önemli değil? Ancak satın alan arkadaşla ne dünyaya ne de gazeteciliğe bakış açılarımız hiç mi hiç örtüşmüyor. Kimi zaman acılı, kimi zaman neşeli ama olabildiğince hür hoş bir 6 ay yaşadık. Teşekkürler Hamza. Aynı sıklıkla olmayacak belki ama yeni yazılarımı artık buradan takip edebilirsiniz.    

Diğer Haberler