Yaşadıkça; göreceğiz...
Ve var oldukça;bir de düşünüyorsak, düşünebiliyorsak eğer elbette ki eleştireceğiz...
Kuşkusuz çok isterdik; sorunsuz bir ülkede, bir dünyada sorumsuzca yaşamayı...
Barış kavramını sözlüklerden çıkarıp; yaşama katmayı...
Ama insan soyunun benliğinde oldukça doyumsuz hırslar; yaşandıkça hırsızlıklar...
İnsanca çarptıkça yüreğimiz, insanlık adına; dilimize vuracaktır öfkemiz...
Ve sözlerimiz; düşecektir yazılarımıza...
Kim bilir, kim bilebilir ki ?...
Ya da kim umudunu silebilir ki benliğinden ?...
Ve kim geri dönebilir ki nasıl değişebilir bu olumsuz koşullar diye sorgulamaktan?...
Kim vazgeçebilir ki yaşanabilecek dünyadan,sorunsuz yarınlardan ?...
KEŞKE YAŞAYABİLSEYDİM; YORUMSUZ, SORUMSUZ VE DE SORUNSUZ...
-------------------------------------------
AK-BAŞKAN diyor ki;
-Kadın, erkek eşitliği fıtrata uymaz !...
Bunca sorunları yetmedi kadınların ki sırasıyla en başta can kaygısı, canlı kalabilme becerisi uğraşı...Var sayalım ki canlı kaldı, sağ çıkabildi; erkek-kadın meydan muharebesinden...İyi de zafere/utkuya ulaşabildi mi ?... Ne gezer ?... Bir de uğraşması gereken FITRAT sorunsalı var ki
sözlüklere göre FITRAT;
Fıtrat, İslam dininde bir kavram, özellikle tasavvufta önemli bir yer tutar.
Bir şeyi başlangıcında yarmak, kazmak anlamına gelen ve “fatr” kökünden türemiş olan fıtrat kelimesi, “ilk yaratılış” manasına gelir. Yani, mutlak yokluğun yarılarak, içinden varlığın çıkmasıdır. Fıtrat, bu yarma sonucu ortaya çıkan ilk varlık halidir. İbn Manzur, Lisânü'l-Arab adlı eserinde “fıtrat”ı şöyle tanımlar: Yaratılış, yapı, karakter, tabiat, mizaç, Peygamberlerin sünneti, Kâlb-i selim, adetullahtır.
Ayrıca hilkat, tabii eğilim, hazır olmak, huy, cibilliyet, içgüdü, istidât gibi manalara da gelir. Terim olarak fıtrat: "Allah Teâlâ'nın mahlûkatını kendisini bilip tanıyacak ve idrak edecek bir hal, bir kabiliyet üzere yaratmasıdır." Muhyiddin İbn Arabi ise “fıtrat” sözcüğüne "bir şey üzerine yaratılmak" mânâsı vermektedir. “Fıtrilik” fıtrat kelimesinden türetilmiştir ve fıtrata yani yaradılış maksadına uygun olan anlamına gelmektedir.
Fıtrat sounsalı nedeniyle kadın ne yapmalı ?... Bir kadın olarak derim ki;
BU GİDİŞLE HER GÜN ÇIKMAK GEREKECEK SOKAKLARA…
KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ FITRATA AYKIRIDIR DİYE AÇIKLANDIKÇA…
YALNIZCA 25 KASIM KADINA ŞİDDETİ DURDURMA GÜNÜ ya da 8 MART EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ NEDENİYLE DEĞİL; HER GÜN ÇIKILMALI SOKAKLARA !…
EĞER YAŞAMAK, VAR OLMAK, VARLIĞINI KORUMAK AMAÇSA KADINLARA...
---------------------------------------------------------
*Kara çocuklar...
Gün geçmiyor ki televizyon yansılarından polis kurşunlarına hedef olan, polis kurşunlarıyla can veren kara adama ilişkin görüntüler yer almasın Amerikan toplumundan...
Bizim bölgemizdeki, komşumuzdaki, ötemizdeki, berimizdeki çocukların ağladığı, ağlatıldığı yetmiyormuş gibi Amerikan'ın kara çocukları da ağlıyor yüzlerce yıldan beri...
Bugün Amerika'da kara ağlıyor, eziliyor, nefret soluyor...
Ve ölüyor...
GÜN GELECEK KARA ADAMLAR, KARA ÇOCUKLAR SORUNLARINI ÇÖZECEK; BİLİYORUM, UMUYORUM…
NE YAZIK Kİ ŞİMDİLİK DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK ÖZGÜRLÜKLER ÜLKESİNDE...
Elinde oyuncak tabancasıyla, parkta oynayan 12 yaşındaki çocuk; "yalnızca" kara teni nedeniyle tek kurşunda canından oluyorsa...
Ne olacak bu gidişin sonu ?...
Dünyayı karıştırmayı bir yana bırakıp da...
Kaygılanmalı artık ülkesi için; bu yaşananlar nedeniyle Big Brother...
-----------------------------------------------------------------------------
Son turfanda dönme; NİRAN...
Geçmiş; Viran...
Gelecek; gün geçip, dönene kadar devran...
Diyor ki bugün sanki;
DÜN; DÜNDÜR...
DÜZENİN DÜMENİNE GİRMEK; BÜGÜNKÜ ÜLKÜMDÜR...
BİR SEN EKSİKTİN...
KADRO TAMAMLANDI...
GERÇİ OLACAK O KADAR UYUŞTURUCU KULLANA KULLANA ZATEN BEYNİ ÇOKTAN BULANIKTI...
LEYLA SAYAR'ın ardılları...Bilindiği gibi önce dansöz LEYLA SAYAR; ardından dansör7eşcinsel KUDRET ŞANDRA bu yolu açtı...Ne güzel memleket ?...Her türlü soysuzluğu yaşa , sonra da dinci düzende, başına örtüyü geçir, geçmişini türbanla kapat/kapla, kendini AKla... Nasıl ki komünist ideolojiyi kendine göre yorumlayan OPORTÜNİSTLER ( oportünizm,kişinin menfaatine en uygun düşen yolu seçmesidir,fırsatçılık durumlarında da kullanılır. ) var...Bunlar da işte; DİN PAZARININ, DİNCİ TAİFENİN OPORTÜNİSTLERİ...
---------------------------------------------------------------------
Ve Öğrencilik...
80'lerin başında... 12 Eylül sonrasının liberalleşme özentiliklerinin yaşandığı yıllarda...Güneri Cıvaoğlu'nun yönetiminde çıkan GÜNEŞ gazetesindeki "ŞEYTANIN GÖR DEDİĞİ" köşesinde Çetin ALTAN yazmıştı bir yazısında; 80 yaşında ve ölüm döşeğindeki bir kadının öyküsünü...
ALTAN'ın anlatımındaki 80'lik kadın; sürekli okur, yazar, sürekli kendini geliştirirmiş, açlık duyarmış öğrenmeye, durmaksızın heves edermiş bilgilenmeye...
Gün gelmiş Ölüm Meleği AZRAİL; dikilmiş karşısına, canını almak amacıyla...
Kadınsa şu sözlerle direnmiş ona:
- Dur; daha dersim bitmedi !...
İşte o kadın var ya o kadın; o kadın benim, ben SELMA...
Bilgi Üniversitesi'nde alacağım "yaratıcı yazarlık" eğitimim nedeniyle, yeniden başlıyorum ders çalışmaya...