Yazarlar

Haluk Payaslıoğlu, Mormonlar, Okan Tuna, Nezir Asaroğlu vb.

post-img
Uzun zamandır görüşemedik, kulakları çınlasın, Haluk Payaslıoğlu anlatmıştı. Hayat arkadaşını İsviçre’de bulmuş Haluk bey. Evlendikten sonra da 3 yıl kadar orada yaşamışlar. “Sıkıntıdan öldüm, artık neredeyse patlamak üzereydim ama bereket versin ki  Türkiye’ye yerleşme kararını vermiştik” diye başlamıştı söze. Haluk Payaslıoğlu’nu anımsarsınız? En son sohbet ettiğimizde özel bir firmada üst düzey yöneticilik yapıyordu. Uzun süre de Bursa Hakimiyet Gazetesi için yazılar kaleme aldı Haluk bey. Son derece de keyifli makalelerdi bunlar. Sonra birden bıraktı. Nedenini sormadım ama büyük olasılıkla orada eşelenen eskinin kifayetsiz muhteris yöneticilerinden biri kalbini kırmıştır büyük olasılıkla. İsviçre’de neredeyse hiçbir adli olay yaşanmazmış sevgili okurlar. Aylar yıllar geçer ne bir hırsızlık, ne bir cinayet, ne bir karı koca kavgası hiçbir vukuat yaşanmazmış. Hani Amerika’da var ya “Mormon tarikatı” diye bir şey? İşte günün birinde bu tarikata bağlı 3 kişi intihar ediyor. Ve “olaysızlıktan” aylarca gazetelerin manşetinde Mormonlar, televizyon haberlerinin birinci sırasında Mormonlar! “Mormonlar niye intihar etti konusundan ötürü baygınlık geçirmek üzereydim” demişti Haluk bey. Bizim memlekette yetişen bir insan kolay kolay başka ülkelerde yaşayıp da mutlu olamaz. İyisiyle kötüsüyle, acısıyla tatlısıyla, dramıyla komedisiyle her gün bir olay, her gün bir hareket var bu ülkede. Bizde gazetelerin 3’ncü sayfaları her Allah’ın günü ful çakıyor, adamlar aylarca Mormon’lardan başka koyacak malzeme bulamıyorlar düşünebiliyor musunuz? Hepimiz birer adrenalin bağımlısıyız aslında inanın. Altın kafese de koysalar, “ille de vatanım” deriz hepimiz. Pek ya o müthiş insan zenginliğine, insanımızın yaratıcılığına ne demeli? Eskiden Tan Gazetesi’nde asparagas haberler yapılırdı. Öyle kolay değildir kendini okutup milleti eğlendirecek uydurma haber yapmak. Gazeteci Cin Ali oturmuş, düşünmüş… Ertesi gün yazdığı haberin başlığına bakın: “Baldızını keçisinin baldırıyla yakaladı!..” Yandaysa iki kare fotoğraf var: “Elbette dekolte kıyafetler içindeki baldan tatlı yarı çıplak bir baldız ve gözü bantlanarak tanınmasın diye kapatılmış keçi Kamil!..” Önceki akşam gülerken az daha sandalyeden düşüyordum. Posta Gazetesi yıllardan beri yerel amatör şairlere sayfa açıp, onlardan gelenleri yayınlıyor ya? Adamın tipine bak, ya konsolos ya manav! Abi, amcam oturmuş köstebeğe şiir yazmış ya! “Köstebeğe beddua” başlıklı dörtlükse şöyle: “Dozer gibi yarar gider toprağı Sarımsak soğan tarlasıdır onun durağı Cehennem çukuruna döndürmüş tarlayı Allah cezanı versin senin köstebek.”       Çok renkli insanlarımız var bu coğrafyada hem de çok. Ya, bir insan Facebook’tan kendi doğum gününü kutlar mı? Geçen akşam biri görmüş, benimle de paylaştı… Bursa Hakimiyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Okan Tuna kutlamış! Gece saat 12’yi bir gece kendi duvarında kendi doğum gününü kutlayan Okan, yine kendisine “heppy pırt day” demiş! Şunu da eklemiş paylaşımının altına: “Bu gün itibariyle 45 yılımı geride bıraktım, sanırım 46’lık oldum!  J) Böylesi de var yani onca zenginlik arasında. Dalton’ların arasında uzun boylusu mutlaka olacak canım. Ve bir başka renkli sima… Müthiş bir zeka… Dünya görüşlerimiz tamamen birbirine zıt olabilir, hiç önemli değil ama ben adamın dik duruşunu ve inancına olan bağlılığını çok beğeniyorum. Bursa Şehir Gazetesi’nin sahibi Nezir Asaroğlu’ndan bahsediyorum. Adam hiç bir zaman kendisini saklayıp riyakarlık etmedi. Daha en baştan beri tam bir Recep Tayyip Erdoğan hayranı. Müthiş bir zeka örneği sergileyip Hürriyet Gazetesi’ndeki Türk bayrağının önünde duran Atatürk portresine benzer bir logo hazırlatıyor ve bunu gazetesinin birinci sayfasına koyuyor; fakat bir farkla, onunkinde Atatürk değil, Recep Tayyip Erdoğan’ın resmi vardır! Beri taraftaki solcu sazanlar hemen atlayıp haber yapıyorlar bu durumu, vay efendim neymiş, “Atatürk’ü çıkarıp, yerine Erdoğan’ı koymuşmuş!..” Yoo! O hiçbir zaman Atatürk’lü logo kullanmadı ki, oradan esinlenip Erdoğan’lı olanı kurgulattı. Üstelik de resmini koyduğu kişi gavurların yaşadığı bir memleketin değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin cumhur reisi. Vallahi çok beğendim bu yaratıcı fikri. Aynı zamanda ileride örneğin, bilim ya da sanat dünyasına katkı sağlayan insanların doğum günlerinde, aynı yerde onların da portrelerini yayınlamayı düşünüyormuş Asaroğlu. Memleketimizdeki “insan zenginliği” dedim de… Nedeni, nasılı bir yana… Adam şaka maka İstanbul Belediyesi’nde top peşinde koşturup, büfe işletmeciliği yaparken önce  belediye başkanlığı, sonra başbakanlık, devamında da ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu vallahi! Tarihte, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir örnek yoktur. Ve farkında mısınız… Atatürk bile bu kadar güçlü değildi; etrafını saran siyasetçiler, çıkar grupları vardı. Kaç kere suikast yapılmaya çalışıldı hatırlasanıza? Belki de Kanuni Sultan Süleyman’dan sonra bu coğrafyadaki en güçlü siyasi kişilik var karşımızda! Üstelik de ortaya sandığın konulduğu bir dönemde. Böyle bir müstesna tablo karşısında Nezir Asaroğlu koymayacak da Tayyip Erdoğan’ın  portresini, ben mi koyacağım?!.    

Diğer Haberler