Yaşamda herkesin farklı gustoları olduğu gibi bazı hayalleri vardır.
Ancak, “herkesin” demeyelim biz buna; “kimilerinin” diyelim.
Bu “kimileri” özel, farklı insanlardır bana göre, sıradan değillerdir, diğerlerinden ayrışan yönleri de işte tam bu “hayal” noktasında başlar.
Diyelim ki, İznik Gölü’nün yamaçlarında 15 dönüm kadar araziniz var; üstelik de şimdiye dek hiç ekilip biçilmemiş, ne yaparsınız buraya?
Ortalama Türk insanı çaktırmadan hemen kaçak bir inşaat yapar, hafta sonları göle karşı bacak arası bira partisi düzenleyerek kafa çeker normalde.
Peki, Şehir Gazetesi Kurucusu Nezir Asaroğlu ne yapar?
Oraya ilişkin bir “düş” kurarak “doğal tarım” yapmak suretiyle, “kırsal turizmin” gelişmesi için -aslında rahatlıkla kaçak inşaat dikebilecekken- belediye ve resmi kurumlara başvurup, çevrede yaşayan köylülere örnek olmaya çalışır!
Nedir “doğal tarım” peki?
Öze dönmektir, toprak işleme, gübre, ilaç, yabani ot temizliği yoktur!
Bundan 10 bin yıl önce kullanılan yöntemlerle meyve ve sebze üretmek demektir doğal tarım.
Böylesi bir girişimi bırakın desteklemeyi, başlatanları alınlarından öpmek gerekir, alınlarından!
Nitekim, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi de ilgili bakanlıkların onayıyla ilçeden gelen teklifi kabul ederek Nezir Asaroğlu’nun önünü açar.
Hatta muhtarın başka birine karşı beslediği husumet nedeniyle bakım yaptırmadığı toprak yolu düzeltip, malzeme dökerek jest de yapar.
Bunu öğrenen Oda TV’nin kopil (yeniyetme) gazetecileri vay efendim, “AKP’ye yakınlığıyla bilinen adama kıyak” konulu haberler yaparlar!
Yobazlık sadece dinde olmaz, kendini solcu diye de tanıtsa bir inanca, bir düşünceye körü körüne, aşırı ölçüde bağlı olan, hoşgörüden yoksun insanlar da yobazdır bence.
Hatta yobazın önde gidenidir!
Madem ki Nezir Ak Partilidir, o zaman vurun abalıya!
İşte onun için Oda TV ve Sözcü’nün haberlerini okumuyorum.
Karşı tarafın yanlışlarını beri taraf da yapıyorsa, al birini, vur ötekine!
Yapılan bu iş gazetecilik filan değil, sadece tetikçilik, ajitasyon ve polarizasyon.
Şimdi gelin, Oda TV’nin gazetecilik ilkelerinden fersah fersah uzak, buram buram manipülasyon kokan bir diğer haberini birlikte okuyalım:
“AKP’li Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin hediye olarak dağıtmak amacıyla 24 ayar altın işlemeli tabak ve ibrik aldığı ortaya çıktı. (Vay! Ortaya çıktı! Sanki Watergate Skandalını ortaya çıkarmışlar hazretler!..)
İller Bankası'na en çok borcu olan belediyelerin başında gelen AKP’li Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 2018 yılında ‘Temsil, Ağırlama ve Tanıtım Organizasyonları İle Kent Anı Objelerinin Tedariki Hizmet İşi’ başlığıyla yaptığı ihaleyle hediyelik 250 adet 24 ayar altın işlemeli tabak ve ibrik aldığı ortaya çıktı.
BirGün’den İsmail Arı’nın haberine göre; 7 milyon 990 bin TL ödenen ihale kapsamında başkanının Alinur Aktaş olduğu AKP'li belediyenin konuklarına vermek üzere aldığı hediyeler arasında bulunanlar şöyle oldu:
30 hançer şeklinde Bursa bıçağı, 250 çini, 100 altın işlemeli tabak, 150 altın işlemeli ibrik, 15 el dokuması ipek halı, 3 bin kutu kestane şekeri, 250 ipek kravat, 200 el dokuması ipek şal, 10 bin fular, 15 bin el havlusu, 100 bornoz seti…”
Şimdi bu haberle “yobaz solcu” bir vatandaşın algılayacağı olgu, “7 milyon 990 bin lira para harcayarak kendilerine altından tabaklar, gümüşten ibrikler yaptıran akepeliler saltanat içinde sefa sürüyor, ipek halılara binip uçarak, bu milletin parasını çarçur ediyor” şeklindedir!
Sözü edilen toplam rakamdaki altın işlemeli objelerin tutarının sadece 200 bin lira civarında olduğunu belirterek geçelim, “saklı seçilmiş gerçeklere”!..
Sözü edilen yaklaşık 8 milyon liralık bedel Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin “iki yıllık” temsil ve ağırlama giderleri için açtığı ihalenin rakamıdır ve Recep Altepe döneminde aynı sürede yapılan harcamaların sadece üçte birini teşkil eder!
Üstelik sadece gidilen ülkelerdeki temsil masraflarını da içermez, aynı zamanda fuar, festival ya da kültür sanat etkinlikleri için kente gelecek binlerce konuğun ulaşım, konaklama ve ağırlama harcamalarını da kapsar.
Bursa’daki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu iş için harcadığının cücüğünün cücüğü kadar bile değildir!
Peki, belediye kimden alır bu hizmet ve ürünleri?
Yobaz solcuların hemen yine “yandaş müteahhitlerden” dediklerini duyar gibiyim.
Hayır!
“Yine bir belediye şirketi olan Kültür AŞ’den alır.”
Peki, Kültür AŞ kimden alır?
Yandaşlardan mı?
Hayır!
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yüzyıllar boyunca bu topraklarda üretilen ancak yok olmaya yüz tutmuş sanat eseri objeleri yaşatmak ve bu yolla halkı destekleyip, teşvik etmek için kurduğu iş atölyelerden alır!
Örneğin, şu altın işlemeli tabak, seramik ve ibrikler…
Karafatma heykelinin hemen karşısına bakarsanız görürsünüz…
Türkiye’de çok az sayıda atölyesi kalan ve ender sanatçıların el emeği göz nuru ile hayat bulan Osmanlı geleneği cam süsleme sanatı, UNESCO somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı sanatkârımız Sabriye Pamuk Gülpek ve çalışma arkadaşlarının maharetli ellerinde yaşam bulur orada.
bursakultur.com dresine girerseniz İnternet’ten, o muhteşem eserleri hayranlıkla izler ve sizler de satın alabilirsiniz.
Üstelik de benzerlerini Paşabahçe 4-5 misli fiyatla sunarken, sizler çok daha ucuza edinebilirsiniz.
Kimileri bakar, Alinur Aktaş yapar!
Muradiye’deki tesiste şimdilik yılda 80 ton kuru koza işleniyor haberiniz var mı?
Roman vatandaşlarımızdan 50 kadına orada ipek çekimini öğretti belediye.
Umurbey’de açılan “ipek tasarım merkezinde” muhteşem desenler üretiliyor.
Peki ya sonra?
Çoğu Bursa’nın dağ ilçelerindeki köylerde tıkır tıkır işleyen 45 tane el tezgahı var şu anda.
Ne yapılıyor bunlarla?
El emeği, göz nuru ipek halılar, şallar, kravatlar üretiyor kınalı parmaklarıyla kadınlarımız.
Bölgeye kaynak akıyor, gelir elde ediyor insanlar.
İşte Oda TV’nin “ipek” dediği ürünler de bunlar.
Belediye’nin Bursa bıçak ve bıçakçılarını desteklemek için yaptığı girişimlere bu gün buradan girmiyorum ancak, şehrimizin iki büyük zanaatkarı Kazım Güven ve oğlu Fatih Güven’e en keskin selamlarımı gönderiyorum teşekkür ve sevgiyle.
Bursa Büyükşehir Belediyesi hem tarih ve sanatı yaşatıyor, sanatçıyı ve yöre halkını destekleyip, kültürel, sosyal ve ekonomik projeler yürütüyor…
Oda TV’nin kopilleri de işin bu yanını hiç göstermeyip, algı operasyonu yapmayı sürdürüyorlar!
Hatta memleketteki belediyelerin çoğu ve resmi kuruluşlar hediye verecekleri ürünleri gelip, Bursa’dan alıyorlar artık.
Hülasa, bir konuda hüküm verirken vicdanlı olmak, gerçeklere ulaşmayı becermek gerekir.
Alinur Aktaş’ı izlemeye devam edin…
“Özür dilemeyi” becerecek kadar erdemli biridir kendisi.
Elindeki kıt imkanlara rağmen Bursa ve Bursalılar için çok önemli, sağlıklı dokunuşlar yapmayı sürdürüyor.
Öyle inanmayın her söylenene!
Doğruya inanın siz doğruya!
Asıl “ibrikçi başı” kendini solcu sanan, yaşamları putlaştırdıkları kendi doğrularıyla anlam bulan bazı yobazların sabah akşam sosyal medyada aldıkları abdestlere su taşıyan Oda TV ve onun yöneticileridir.