Siz hiç 8 buçuk milyar lira maaş alıp da ayda 9 milyar lira para biriktiren bir milletvekili duydunuz mu?
O vakte kadar ben de işitmemiştim açıkçası ancak CHP kulislerinde, şimdiye dek hiç kimseye bir bardak çay dahi ısmarladığı vaki olmayan yani, elinin sıkılığıyla tanınan eski Bursa Milletvekili Kemal Demirel’le ilgili olarak anlatılanları öğrenince güleyim mi yoksa ağlayayım mı bir türlü bilememiştim doğrusu?
Peki nasıl olurdu 8 buçuk milyar alıp da her ay 9 milyar lira para biriktirme mucizesi?
Efendim şöyle oluyormuş:
Bursa’da bulunduğu günlerde zaten beş kuruş masraf etmeyen, yemeklerini dahi ablasına ait Emine Örnek Koleji’nden yiyen Kemal Demirel, milletvekilliği döneminde de haftada bir kere o da otobüsle Ankara’ya gidiyor.
Sena Kaleli mebus falan değil; Kamil Koç Turizm’in sahiplerinden o sıra.
Demirel de Meclis Ulaştırma Komisyonu üyesi.
Ve bir ücretsiz ulaşım kartı çıkarıyor Sena hanım kendisine baş vurusu üzerine Kamil Koç’tan.
Gidiş dönüş biletlerini de beleşten, şoförün hemen arkasındaki ön koltuklardan alıyor Kemal Demirel yıllarca.
Otobüsler hani yolda mola veriyorlar da tesis sahipleri şoförlere bedava yemek ikram ediyorlar ya?
Koskoca milletvekili bu!
Tüm araç sürücüleri mola sırasında “buyurun sayın milletvekilim, birlikte yiyelim” diye davet etmiyorlar mı Kemal Demirel’i?!.
Yolculuk bedava, yolculuk sırasında yemektir, çay kahvedir onlar da bedava…
Meclis’ten her ay aldığı maaşı da tek kuruşuna dokunmadan olduğu gibi borsaya yatırmıyor mu Kemal Demirel?!.
Ee para aile dışına çıkmasın diye baldızını da Meclis’te danışmanı yapmıştır zaten…
İşte alın size bir CHP milletvekili portresi!
Adam tam 8 sene yani, iki dönem Bursa mebusluğu yaptı yahu.
Var mı millete, memlekete beş kuruşluk faydası?
“Bursa’ya tren getirilsin” diye dolaşıp durdu bir ömür boyu.
Kentimizdeki pek çok gazeteci ve gazete yöneticisinin çocukları ablasına ait Emine Örnek Koleji’nde ucuza okutulduğu için en büyük şansı yerel basında bolca yer alabilmesiydi Kemal Demirel’in.
Hiçbir Allah’ın kulu “sen ‘tren gelsin’ diye ortalıkta dolanınca gelir mi tren, eğer gelmezse öpsün seni Zeki Müren” diye sormadı nedense?!.
Düşünebiliyor musunuz tam sekiz yıl, sekiz yıl boyunca “tren gelsin” diye boş beleş dolaşıp, bu milletten maaş ve harcırah alan bir milletvekili olsun memlekette?
Batıda olsa adamın akli melekelerini sorgularlar inan olsun.
O yıllarda gazetelerde Demirel’le ilgili olarak çıkan haberler şöyleydi mesela:
“Demiryolu sevdalısı Kemal Demirel bu uğurda 5 bin kilometre yol yürüdü.”
Biz de çıkıp sormuştuk, “iyi de ayaklarındaki niye hala 25 yıldır giydiği aynı ayakkabı” diye?
Cevap veren olmadı.
Dönemin CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen vasıtasıyla yine ablası Emine Örnek’in okuluna verdirdiği trilyonlarca liralık kredi olayıyla da kitaplara geçti Kemal Demirel.
Hikaye ki, ne hikayeydi; içinde bin bir türlü komisyonlar neyin barındıran!
Sonra, yapacak başka iş bulamayınca bu kez de taşımalı sisteme dönüldüğü için boşaltılan köy okullarının artık harabe haline gelen binalarına taktı kafayı CHP’li bu eski mebus.
Ne ne dediği belliydi, ne de neye hizmet ettiği?
Her köyde bir okul olmasının ne sağlıklı eğitime, ne de ekonomik koşullara uygun olmadığını birinin çıkıp da anlatması gerekiyordu Kemal Demirel’e ancak hiçbir Allah’ın kulu bunu nedense yapmıyordu işte.
Belli ki onunla eğleniyorlardı etrafındakiler.
Bu köy okullarına gidip fotoğraflar çektiriyor, sonra da bu görüntülerden oluşan sergiler açıyordu.
Millet de gidiyordu ha!
CHP son yerel seçimde Bursa Büyükşehir için önce doğru dürüst bir aday bulamayınca “istemem yan cebime koyun” havalarına girmiş, partinin belediye başkanı çıkaramayacağı kesin olduğu için de bunu bir sonraki dönem yine milletvekili yapılma şartına bağlamıştı aklınca.
Zaten ikinci dönem listelere konmayınca Deniz Baykal’ın evine dayanıp karısına “ben kanserim, listeye giremezsem intihar ederim” diye ağladığı konuşulmuştu politika kulislerinde.
Bu “kanser” meselesini daha sonra epeyce bir kullanıp milletin duygularını da bol bol sömürdü Kemal Demirel.
Sabit Şerbetçioğlu’nun seçildiği ve Kültürpark Dörtler Restoran’da yapılan Osmangazi İlçe Kongresi’nde yaptığı konuşmada yine CHP’lilere “ben kanserim, sizler sayesinde yaşıyorum” gibi laflar edince ertesi gün gazeteden “hala aynı şeyi kullanmaktan utanmıyor musun sen” diye sormuştum?
O gün bu gündür sustu, artık aynı duygu suiistimalini bir kez daha yapamadı Kemal Demirel.
Aradan yıllar geçti, yine o gün bu gündür gözü açılmamış gürbüz sığırcık yavrusu gibi sağlıklı bir şekilde dolanıp duruyor ortalıkta, hiçbir şeyi yok.
Necati Şahin aslanlar gibi çıkıp da büyük şehre aday olunca gerçekte olmayan havası sönüverdi Kemal Demirel’in.
Yıllarca trencilik, ardından da okulculuk oynayarak bu memlekete yaptığı büyük hizmetlerin ardından şimdi de şiirciliğe başlamış!
Ve son şiirini baldızının kardeşi yani, eşi Nimet Demirel Facebook’tan Kemal Demirel hayranları için paylaşmış.
Kemal Demirel de bunu beğenmiş!
Kendi kendilerini kendi kendilerine beğenip bunu da paylaşmışlar!
Büyük bir zeka ürünü, ancak ve ancak edebiyat dâhilerinin yazabileceği kaltedeki o muhteşem şiir şöyle:
“Güneşimiz aynı
Oksijenimiz aynı
Suyumuz aynı
Gökyüzümüz aynı
Aşımız
Ekmeğimiz aynı
Yok
Birbirimizden farkımız
O halde
Biz
Canız ikimiz de”
Kemal Demirel-24 Ekim 2015
Sizler de bayıldınız değil mi?
Aş, ekmek aynı olacak tabii, çünkü direkt kolejden yeniyor her gün!
Oradan esinlenmiş usta şair!
Belli ki Kemal Demirel’in, Emine Örnek Koleji’nde yemekte kuru fasulye çıktığı bir günde yazdığı bu büyük eseri bendeniz çerçeveletip duvarıma asacağım.
Bu şiri Noel’e, pardon, “Nobel’e” aday gösteriyorum.
Ve CHP’nin bu kentten tam iki dönem milletvekili yaptığı, sayesinde de büyük hizmetler gördüğümüz Kemal Demirel’i onunki kadar derinliği olmasa da “Göçmen Kuşlar” isimli başka bir şiirle selamlıyor, Kemal Kılıçdaroğlu’nun önümüzdeki dönem kendisini bir kez daha milletvekili seçtirmesi için Cenabı Allah’a derin dualar ediyorum.
GÜÇMEN KUŞLAR
Güçmen kuşlar geliyoro
Bacalara konuyoro
Epsi er gün ötüyoro
Te be geldi güçmen kuşlar
Hadi kalın sağlıcakla.