Dikilitaşlar ya da Latince adıyla obeliskler yukarıya doğru piramit şeklinde incelen, yüksek, dört kenarlı ve dört yüzü bulunan bir forma sahip yapılardır.
Bu anıt yapıların mimarı Mısırlılardır.
Dikilitaşların göğe bakan uç kısımları metalle kaplıymış eskiden.
Bu metal güneşten gelen ışınları yansıttığında Mısırlılar dikilitaşların güneş tanrısının dünyadaki yansıması olduğuna inanıp, bu yapılara kutsallık atfederlermiş.
Günümüzde antik Mısır döneminden kalma bilinen 26 adet dikilitaş var ve bunlar dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış durumda.
Galip ülkeler tarafından savaş ganimeti olarak götürülüp, kendi yurtlarındaki önemli kentlere bir güç simgesi olarak tekrar dikilmişler.
Bir güç ve erk simgesidir dikilitaşlar.
Simge bilime göre aslında hepsi birer fallus!
İstanbul’da, Sultanahmet’te bulunan Theodosius Dikilitaşı, milattan önce 1490 da Mısır’ın Mezopotamya’da kazandığı bir zaferi taçlandırması için, Firavun 3’ncü Tutmosis tarafından, Karnak Tapınağı’nın önüne diktirilmişti ilkin.
Milattan sonra 357’deyse Roma imparatoru 2’nci Constantius bu dikilitaşı İskenderiye Şehrine getirtti.
390 yılındaysa, 1’nci Theodosius İstanbul’a taşıttı.
Şimdiki yerine tam 32 günde dikilebildiğini yazar kaynaklar.
İstanbul’un en eski ve gizemli yapılarından biri olan bu dikilitaşı her gün binlerce insan ziyaret eder.
Üzerindeki hiyeroglif yazılarsa ancak 1823 yılında okunabilmiştir.
Eski Mısır dili henüz çözülemediği için Romalılar bunların birer tılsım olduğunu düşünüyorlardı.
Seyahatnamesinde bunlardan Evliya Çelebi de bahsetmiş ve “İstanbul’u afetlerden koruduklarını” anlatmıştır.
Sultan Ahmet Camii’nin yapımı sırasında, kaldırılması söz konusu olmuştur. Ancak Padişah Sultanahmet, Osmanlıların farklı kültürlere, sanata saygı ve tarihi yapıların korunması anlayışıyla buna engel olmuştur.
Peki, Sultanahmet’tekinin üzerinde ne yazıyordu acaba?
Dikilitaş’ın dört yüzünde ki yazılarda, Güneş Tanrısı Ra ve Thutmosis övülmektedir.
Bizanslılar tarafından yapılan kaidesinde ise 1. Theodassius’un savaşları anlatılır.
Dikilitaşın dört yüzünde de bulunan tek bir göz resmi kimileri tarafından masonik bir simge olarak değerlendirilse de Mısır tanrısı Ra’nın gözünden başka bir şey değildir.
Bir diğer enteresan konu da dikili taşların dünyadaki “Ley Hatları” üzerinde bulunmasıdır!
Ne midir “Ley Hatları”?
İnsan bedenini saran sinir sisteminde akan enerji gibi dünya yüzeyi altında da negatif ve pozitif radyasyon akımlarının varlığı iddia edilir.
Bunlar, yerin jeolojik yapısının elektriksel girdabından doğar ve “enerji ağları” olarak tüm dünyayı sararlar.
Tarih boyunca birçok medeniyet bu hatların varlığını bilerek veya hissederek mabetlerini, evlerini, hipodromlarını bu enerji hatlarına göre yapmıştır.
Batının konuya ilgisi 1920’lerde Arkeolog Alfred Watkins sayesinde gerçekleşti.
Watkins eski Roma yollarını incelerken bu hatların daha önceki medeniyetlerin yolları üzerine yapıldığını keşfetti.
İnsanoğlu gözle görülmeyen bir akışı hiç terk etmemişti.
Watkins bu hatların ismini “Ley Hatları” olarak literatüre geçirdi.
Nicola Tesla bu hatlarla elektrik üretebilmek için çalışmalar yaptı.
Veri iletişiminin hatta telepatinin bu hatlar vasıtasıyla yapılması için hala çalışma yapanlar var.
Hayvanların göç yollarını bu hatlar vasıtası ile buldukları ispatlandı.
Ayrıca dünyada insanların kutsal olarak nitelendirdiği yerlerin örneğin Kudüs, Kabe, Stonehenge, Piramidler, Nemrut Dağı, Göbeklitepe gibi yerlerin bu hatların kesişim noktalarında bulunduğu ifade ediliyor.
Piri Reis haritasındakiler veya Peru’daki Nazca Çölü çizgilerinin de “Ley Hatlarını” işaret ettiğini dile getiriyor uzmanlar.
Bünyesinde pek çok antik kent ve yapıyı barındıran Anadolu bu açıdan çok şanslı.
Birer dikilitaşa sahip olabilmekse kentler açısından büyük bir imtiyaz ve değer.
Peki, İstanbul haricinde yakınlarda bildiğiniz bir dikili taşa sahip herhangi bir kent var mı?
Var elbette; bizim şehrimiz yani Bursa!
Ve tam 2 bin yıldır oradaki varlığını koruyor.
Ne yazık ki pek az kişi bilir bunu.
Rahmetli İznik Eski Kaymakamı Hüseyin Avcı’nın ortaya çıkarıp yeniden ayağa kaldırdığı dikilitaş bu diyarın sahip olduğu en önemli ziynetlerden biridir.
Hadi gelin, önümüzdeki hafta sonunu da Anadolu’daki Ley Hatlarından birinin üzerinde bulunan İznik’e ayırın.
Dikilitaşı, yeraltı mezarlarını, hala ayakta duran surları, Lefke Kapı’yı, Çandarlı mezarlarını, Bayraklı Dede’yi, Osmanlı’nın yaptırdığı ilklerden olan tarihi hamamı, Yeşil Camiyi, Nilüfer Hatun İmaretini, antik Roma yolunu, amfitiyatroyu, çini çarşılarını ziyaret edin.