Yazarlar

Ne Olacak Bu Memleketin Hali?

post-img
Biz bu sorunun eşliğinde gözlerimizi açtık dünyaya ve bu soru içinde büyüdük, serpildik, geliştik ama soru hep aynı kaldı.Nesiller değişse de soru hiç değişmedi…Hamam böcekleri gibi; her çağa uydu, her çağda gelen, geçen nesillerin beyninde durdu, beyinlerinin içini burgu, burgu oydu… İşte o genlerimize işleyen soru: -Ne olacak bu memleketin hali?… Bununla birlikte; soru hep aynı ama, memleketteki hal ve gidişat, gün geçtikçe daha da berbat…Bu berbat ortamda işler kesat, işsizlik oranı giderek yükselmekte,doğal olarak aylak sayısı da…Bu durumda, ne yapar bunca aylak?… Elbette ki lak, lak… Hani leyleğin ömrü lak, lakla geçermiş ya…Halkça leylekle lak, lak yarışına girer…onun yavrusunu yuvadan attığı gibi, biz de onu yarışma dışı bırakabiliriz evvelallah…Ve hatta kaptanları da işsiz bırakabiliriz; lafla yürüttüğümüz peynir gemilerinde işbaşı yaparak… Neyse…ayrıntılı, açıklayıcı ve de ince, ince ne yapabileceklerimizi anlatarak hava basmayalım birbirimize…Üç, beş konu ile başlayalım ve son kertede yapıştıralım yine nesiller boyu genlerimize işleyen soruyu: – NE OLACAK BU MEMLEKETİN HALİ?… Yazmışlar resim altına: İSLAMİYETİN DOĞUŞU diye… Sanılmasın ki tarih sayfalarında 6. yüzyıla gidilecek…Yalnızca bakılacak DOĞUŞ’un resimlerine:))) 1 doğuş Şöyle bir baaktım resme…Ve hemen yazdım bu resmin altına: -BAŞI KAPALI, VAHDED-İ VÜCUT NÜ MÜ?… 1 dogus-ciplak-fotograf Oh şükürler olsun Yaradan’a… DOĞUŞ da katıldı ya İSLAMİYET’de hidayete erenler kervanına; kesin, kat-i ve de şüphesiz ki EN BÜYÜK BAŞKAN OLACAKTIR TAYYİBAN.. Arka bahçesindeki nadide çiçeklerin kadrosu işte şimdi tastamam…Üstelik saksısını da getirmiş derviş pardon DOĞUŞ:)))) AK-EGEMENLER, AK-BABALAR, AK-KOYUNLAR, AK-KOÇLAR, AK-KUZULAR derken… GDO’lu besinleri yedikleri yetmiyormuş gibi AK-ESNAF dayak da yer… 1 davutoğu AK-SARAY’IN ASKERİNE ÇUVAL…KOYUNLARINA KAVAL… ESNAFINA DAYAK… SANKİ BUNLARIN KAFALARI BİRAZCIK KIYAK…HALA DÜNYA DEVLETİ SANIYORLAR KENDİLERİNİ 1 ve esnaf dayak da yer Yine de AK-ESNAF; teselli bulsun… Yediği yumruk; gerçek İrlandalı’dan değil, Asya kökenli bir adamdan ki adına bakılırsa bir de Müslüman… Şimdi… Müslüman’ın, Müslüman’a vurduğu yerde GÜL biter bile der AK-GENÇLİK Üstelik…DAYAK CENNET’DEN ÇIKMA olduğuna göre…AK-ESNAF ibadet yapmış sayar kendini…Yavşaklığını kapatmak uğruna kullanıverir dinini:)) LEVENT ÜZÜMCÜ; o sevilen bir oyuncu… 1 levent Adam öfkesinde haklı; kolay mı işsiz kaldı?… Öteki de öyle bir “cumhurum” diyor ki sanki kendisi XV. Lui ve Levent Üzümcü ile bizler de sanki başkan rolünü kapmak isteyenin tebası… Ortaoyunun en hası oynanıyor bu memlekette de…Öfkelenip de gidilmez ki buralardan toplayıp da tarağı, tası… Ve belki de… KALDIRIM MÜHENDİSLİĞİ YERİNE KALDIRIMDA TİYATRO MU YAPAR?.. Hicveder mi başına gelenleri sokak oyunlarında…Ama yakalanmak da var yaka, paça…Ne de olsa bu ülkede ileri demokrasi var:)))) VEEEEE BİR ÜNİVERSİTE TARTIŞMASI ya da ÜLKELER-ARASI KAPIŞMASI: Facebook’dan Hayati Bodur; diyor ki: -ÜNİVERSİTE EĞİTİMİ; AZERBAYCAN VE KIRGIZİSTAN’DA 1800 LERİN BAŞINDA, ALMANYA BAVYERA’DA 1530 LAR DA AÇILMIŞSA, ÜLKEMİZDE’DE 1950 LER DE HAYATA GEÇMİŞSE BİZİMLE ONLAR ARASINDA BÜYÜK BİR KÜLTÜR FARKI OLUŞMUŞ OLMUYOR MU ? Bendeniz Selma Erdal da yanıtlıyor Hayati Bodur’u: -Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp…Özellikle de tarihini bilmemek çok daha ayıp…ve de başka ülkelerin yanında kendini aşağılarda görme komleksi ise asla bağışlanamaz… İşte biz de ilk Üniversite: İstanbul Üniversitesi 18 Kasım 1933’te Türkiye’nin ilk ve tek üniversitesi olarak öğrenim hayatına başlamış olan kurum, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ilk Avrupa tarzı üniversite olarak kabul edilen Darülfünun’un doğrudan devamıdır. Ayrıca okulun bazı birimleri temelleri İstanbul’un fethinin ertesi günü 30 Mayıs 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in emriyle kurulan Sahn-ı Seman medreselerine kadar dayandığından okulun kuruluşu bu tarihe kadar uzanır. Ve laf altında kalır mı arkadaş ?…Yanıtlar hemen gelir: Hayati Bodur: -HEP MUHALİF OLMAK İÇİN Mİ YAZARSINIZ, HANGİ ARAŞTIRMALAR YA DA İCATLAR BİZİM ÜNİVERSİTELERİMİZDEN ÇIKMIŞTIR BİLGİLENDİRİRMİSİNİZ DERİN BİLGİLERİNİZLE, KAFANIZI KUMA GÖMEREK GERÇEKTEN KAÇAMAZSINIZ. BENDE BİLİYORUM 1933 DE AÇILDIĞINI, AMA GELİN GÖRÜN Kİ ALMANLARDAN KAÇAN YAHUDİ ÖĞRETİM ÜYELERİ OLMASAYDI ÜNİVERSİTELERİN ESAMESİ HALA OKUNMAYACAKTI BELKİ DE. AZERBAYCAN’ DA Kİ ÜNİVERSİTENİN BAHÇESİNDEKİ AĞACIN YAŞI 200 DÜR. BEN KÜLTÜREL BİRİKİM FARKINDAN BAHSEDİYORUM, MAALESEF AT SIRTINDA ÜNİVERSİTE TAŞIYAMAMIŞ ATALARIMIZ. Selma Erdal: -Yazdıklarımı bile okumamışsınız…Ve EVET HEP MUHALİF OLMAK İÇİN YAZARIM…ÖZELLİKLE DE BİLMEYENLERE, BİLMEDEN AHKAM KESENLERE…VE ÖZELLİKLE DE YABANCILARIN KARŞISINDA KENDİ ÜLKESİNİ, HALKINI, GEÇMİŞİNİ KÜÇÜK GÖRÜP, YABANA HAYRAN OLANLARA (hani eskilerin dediği gibi; ALEM BUDALASI, EL HAYRANI) olanlara…Evet yazdıklarımı bile okumamışsınız; 1933 değil ki ilk kuruluş…Temelleri, ilk bölümleri Fatih zamanında atılmış…İstanbul Üniversitesi’nin ilk adı:Darülfünun (veya Dar-ül Fünun, Ar) Arapça dar (ev) ve fünun (fenler) sözcüklerinden türetilmiş, “üniversite” anlamında kullanılan bir sözcüktür. Aynı zamanda 1900 yılında Avrupa üniversiteleri tarzında kurulan Darülfünun-ı Şahane veya İstanbul Darülfünununu ifade eder. Bu kurum 1933 reformuyla İstanbul Üniversitesi’ne dönüştürülmüştür. Ve bunların da en önceli, öncüsü MENDERESELER… Siz yine de bunalrı görmezden, bilmezden gelip; ezik, büzük, sinik…öykünün durun yabana, yabancıya…Aman sakın duymasın bunları;İLBER ORTAY HOCA:))) ve tartışma şu sözlerle sona doğru gider: Hayati Bodur: -BEN SİZE BİZİM ÜNİVERSİTELERİMİZ TOY GENÇLER GİBİ, SAYDIĞIM ÜLKELERİN ÜNİVERSİTELERİNİ ERGEN YETİŞMİŞ İNSAN GİBİ GÖRDÜĞÜMÜ GEÇ KALDIĞIMIZI VURGULAMAK İÇİN YAZMIŞTIM AMA, SAÇMA BİR TARTIŞMAYA GİRMENİZİ ANLAYAMADIM. HANGİ KENTE GİDERSENİZ GİDİN YOL İZ SORMAK İÇİN YERLİ HALKTAN DEĞİL ÜNİVERSİTELİLERDEN DOĞRU BİLGİYE ULAŞIRSINIZ BİLMEM ANLATABİLİYORMUYUM MERAMIMI …..İYİ AKŞAMLAR. Selma Erdal: -Söylemesi ayıptır; ben üniversiteli olmadığım için, dediklerinizi anlayamamışım…yolda giderken bir üniversiteli görürsem, yazdıklarınızı okutur, bana da anlatmasını rica ederim:)))))) Eyyy Aziz Nesin Ustam; bir kez de sana sorsam “NE OLACAK BU MEMLEKETİN HALİ?” diye ve şu verdiğin yüzdelik oranda var mı azalış geriye, yoksa tavan mı yaptık aptallıkda, delilikde?…

Diğer Haberler