Daha dünlere değin tek tip üniformalı MAO’nun Çin’i; şimdilerde Dünya Devi, onların söylemiyle bir EJDERHA…Yalnızca “bir lokma, bir hırka” karşılığında peylediği işgücünü oluşturan milyarlık insan sayısıyla değil…Dünya pazarlarını ele geçirmesiyle o bir EJDERHA…Oysa MAO’nun “uzun yürüyüş”ünden önce “Çinliler ve köpekler giremez”di hiçbir yere…Ama o günlerde neler yaşadıklarının ayırdında değillerdi bile “afyonlu” beyinleriyle… 1949’dan 1980 sonrasına değin değişen/değiştirilen “yeni dünya düzeni” ve de “küreselleşme masalı” bağlamında, Çin’e bulaşınca kapitalizm mikrobu, ilerleyen yıllarda “Gelişmiş Ülkeler” arasında onun da bir sandalyesi daha oldu ve artık onlara G8’ler adı kondu…
Günümüzden yaklaşık 18 yıl önce, Bursa’da açıldı Çinli’nin ilk dükkanı; göz kamaştıran parıltılı, üç kuruş paralı, gerçekteyse niteliksizliği/dayanıksızlığı nedeniyle “sonuçta paralar çöpe gittiğinden dolayı” oldukça pahalı mallarla dolu olarak… Ve 2008’de Dünya’da kriz söylenceleri çıkınca ve bizim esnaf da yavaş, yavaş sıkışınca Bursa’da esnaf dükkanlarının camlarına yazmaya başladı; “BABAN EVE EKMEK GÖTÜRSÜN İSTİYORSAN ÇİN MALI ALMA” diye…Gerçi esnafın böyle yazması/ gizli-açık “imdat” çağrısı yapması neyi değiştirdi ki ?.. Sanayileşmesi bir türlü “montaj sanayi”nden öteye gidemeyen ülkemizin ekonomik verilerine göre “sanayi başkenti” sayılan Bursa ya da ülkemiz Türkiye ne ki ?… Koskoca Amerika Birleşik Devletleri bile açık pazar olmuştu Çin’in mallarına… Amerikalı ev kadınlarının çamaşır makinaları bile Çin’de üretiliyordu ve de “marka” tutkunlarının özendiği tüketim mallarının her türü ve de cinsi…Patent olsa da uluslararası tanınmış markanın ediniminde, malın üretimi, Çinli’nin ülkesinde, elinde… “Ve bu arada Doğa’ya saygısızca ve de kaygısızca yapılan “en düşük maliyetli üretim” sonucu, Kyoto Sözleşmesi’ne konu olan, ama sözleşmeye onay vermek için konuk olamayan yine bu ÇİN olmuştu Dünya ülkeleri arasında…
“Uluslararası borsada, büyük patronlar oynuyor kumar, çünkü onlar her dem daha çoğunu umar, yetmiyormuş onlara bu kar” söylenceleri dolaşsa da, BUSH amca koltuğu kaptırsa da bir türlü çözülemiyordu “küresel ekonomik kriz” niye ?… Ve işte o zaman SAM AMCA (ki o şimdilerde OBAMA görünümünde bir demokrat) düşündü, taşındı; sanmayasın ÇİN sen bizi keriz, öyle bir çorap öreriz ki başına diye… Tarihsel kimliğinle özdeşleşen “entrikacı” kişiliğinin bile böylesi düşmez usuna…Düşürüveririz seni; kendi pusuna…Koskoca EJDERHA /Ekonomi Devi ÇİN… Tarihin başlangıcından beri beslemekte Türk soyuna kin… Karıştırıveririz ortalığı; NewYork’da barındırdığımız Uygur Türkleri’nin Anası aracılığıyla, üstelik de olur bahanemiz ırk ve de din… 35 milyonluk Uygur’un birazcığını kırdırıversek Çinli’ye ne eksilir ki ?…Nasılsa çoğalırlar yeniden diye planlar yapılırken…
Ama tutmadı bu oyun ve dolayısıyla kurtuldu tosuncuklardan dayak yemekten ülkeye ayak basan her çekik gözlü Asyalın, Doğulun…
Bu gidişle savaş; Asya’ya niyet, Ortadoğu’ya kısmet… Oysa Dünya barışa hasret…
Ve bir gece ansızın Avrupa’nın göbeğinde bombalar, silahlar patladı…Bunu Fransa’nın 11 Eylül’ünden sayan Fransız; hemen uçağına atladı…Rota; Suriye üzerine doğru, söz sahibi olabilmek için petrol paylaşım kavgasında…