Yazarlar

Post modern ekonomik darbe

post-img
Akademide okurken, İşletme Hukuku Dersine giren merhum Profesör Yusuf Ziya Binatlı'dan öğrendiğimiz ilk hususlardan biri, ticari hayatın işleyişinde "çekte vade olmadığıydı"... Yani ticaret erbabı mal veya hizmet satın aldığı gerçek ya da tüzel kişilere çekini kesip verir, üzerinde yazılı "tahsil tarihi" 6 ay sonrasını işaret etse bile, muhatabı ertesi gün bankaya giderek evrakın karşılığını derhal isteyebilirdi... Hesapta para yok mu? İşte o vakit banka çekin arkasına bu durumu yazıp, mühürleyerek alacaklıya iade etmek durumundaydı. Elindeki belge artık kambiyo senedi hükmündeydi ve dilediği gibi icra işlemi başlatarak tahsil yoluna gidebilirdi. Yasa halen aynı olmakla birlikte, Türkiye gibi ticaret devir daiminin en az yüzde 70'ini çek veya senetle yapan, öz sermayesi kıt bir ülkede pratikte bu durum böyle uygulanmıyor, sanki yine "öyley-miş" gibi yapılarak, vadeli çeklerle değirmenin çarkı döndürülmeye çalışılıyordu!.. Ne de olsa Borçlar Kanunu ve İcra İflas Hukukunu İsviçre'den, Ticaret Kanunu'nu Almanya'dan, İdare Hukukuysa Fransa'dan alan yamalı bohça gibi bir ülkeydik... Aradaki boşlukları da yalap şalap "Türk usulü" doldurmayı başarırdık nasılsa! SAHNE BİR: Ticaret erbabı (!) Ruhsar Pekcan'ın, Ticaret Bakanlığı'na gelmesi için ki, gitmesine dair bir "dezenfektan" yetti; büyük çaba harcadığı konuşulan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu yönetim kurulu üyeleriyle birlikte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ziyaret eder... Der ki kendisine, "Salgından dolayı ülkemizdeki ticaret ve sanayi erbabı çok mağdur ve musdaripdir efendim... Şimdi yeniden 'tam kapanma' haline giriyoruz... Geçen sene emir buyurduğunuz gibi çeklerin ödenmesini bir ay kadar daha erteleyelim ki, nefes alsın bu millet?.." "Tamam" der Tayyip bey, -müstafi bakan Ruhsar Pekcan'ın yerine görevlendirilen ve üniversite eğitimini de ancak Kıbrıs'ta bitirebilen- "Yeni Ticaret Bakanımız Mehmet Muş beyle siz de görüşün, ben talimatı vereceğim, yasa taslağını derhal hazırlayıp, Meclis'e ve imzalamam için makamıma göndersinler..." İşte bu görüşmenin tarihi, 29 Nisan 2021 Perşembe gününün hemen öncesidir... Ertesi gün de Meclis toplantısı vardır... Ticaret Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığı tarafından kendilerinden talep edilen metni olduğu gibi, "7318 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 15 inci maddesi ile 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna eklenen Geçici 3 üncü Maddenin birinci fıkrası" başlığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne, onaylanmak üzere gönderir... Geçici 3'ncü maddenin birinci fıkrasının "a" bendiyse şöyledir: "İBRAZ süresinin son günü 30 Nisan 2021'le, 31 Mayıs 2021 tarihleri arasına isabet eden çekler, bu tarihler arasında İBRAZ edilemeyecek, edilemeyeceği gibi bankalar bunların arkasına -kesinlikle- 'karşılığı yoktur' mührü vuramayacaklar, 31 Mayıs'tan bir sonraki gün olan 1 Haziran 2021 tarihinden itibaren -memleketteki- tüm çekler vadelerinde tahsil edilebilecek." İBRAZ malum "ortaya koyma, çıkarıp gösterme" demektir... Ve Türk Ticaret Kanunu'nda dallı budaklı pek çok konuyla etkileşimi olan hayati bir kavramdır. Çekin bankaya sunulduğu, çıkarılıp gösterildiği yani, İBRAZ edildiği tarih o kadar mühimdir ki, eğer bunu zamanında yapmazsanız elinizdeki "kıymetli evrak" kambiyo senedi olma vasfını yitirir, alacağınızın tahsil yöntemleri konusundaki tüm haklarınızı kaybeder, süresinde kullanılmayan hak, bu zaman dilimi geçtikten sonra bir daha da ileri sürülemez hale gelir!.. Öyle ki, " Bir çek düzenlendiği yerde ödenecekse imzalandığı tarihten sonra on gün, düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse de bir ay içeresinde muhataba ibraz edilmelidir". Bu süre içinde borçlu karşılığını bankada bulundurmak, aksi takdirde banka da arkasını mühürleyerek durumu tescil etmek zorundadır. Taahhüdünü çek keserek veren kişi hem cezai hem de fiili bir takım yasal işlemlere maruz kalabilecektir. 29 Nisan Perşembe gününe dek yaşananların ardından hikayemize kaldığımız yerden devam edelim şimdi: Aynı günün akşamı TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu akşam saat 22.00'de sosyal medya hesabı üzerinden şu açıklamayı yapar: "İş dünyamızın talepleri kapsamında pandemi kısıtlamalarında hak kaybının önlenmesi amacıyla, çeklerin bankalara İBRAZI ve icra iflas takiplerinin 31 Mayıs 2021'e kadar durdurulmasına ilişkin yasal düzenleme için Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Meclisimize teşekkür ederiz..." Hisarcıklıoğlu çok mutludur, sanayiciyi, ticaret erbabını kendince mutmain etmiştir! VE 30 NİSAN CUMA SABAHI TÜRK İŞ DÜNYASI, KARANLIK BİR GÜNE UYANIR: İbraz ve tahsilat tarihleri tam da o güne yani, Cuma'ya denk gelen şirket sahipleri ve esnaf, elemanlarını ellerindeki çekleri tahsil etmeleri için bankalara gönderirler... Türkiye genelinde geçen ay itibarıyla 1 milyon 998 bin 412 aktif firma, 2 milyon 140 bin 241 de esnaf ve sanatkar vardır... Paralar tahsil edilecek, ay sonu itibarıyla tüm vergiler, elektrik-su, çalışanların maaşları, kiralar, banka kredileri, borçlar, artık aklınıza ne gelirse tüm işletme giderleri ödenecektir... Her halde yaşanan bu kabus bir şakadır! 24 saat önce alınan karar ilişkin, aynı gün Resmi Gazete'de yayımlanan geçici kanundaki "İBRAZ YASAĞINI" gerekçe gösteren bankalar, pek çok borçlunun hesaplarında karşılıkları bulunduğu halde çekleri ödememektedir!.. Yüzbinlerce borçlu, borcunu ödemek istemekte, alacaklılarsa bir gün evvel Devlet'in çıkardığı bir kanunla paralarını tahsil edememektedir! Bu durum Türk ekonomisi için korkunç bir zaaf, beceriksizlik ya da ihanet değilse nedir? Kime yarar bu düzenleme? Mükellefiyetini yerine getirmek istemeyen, bir gece önce Meclis'te kabul edilen kanun değişikliğini öğrenince hemen İnternet üzerinden hesaplarındaki paraları başka yerlere aktaran hırsıza, uğursuza, ahlaksıza yaramaz mı? Hiç kimsenin ulaşamadığı, akşamdan beri kayıp olan Rifat Hisarcıklıoğlu öğleye doğru uyanır ve bu kez de saat 12.33'te şu acınası Tweet'i atar: "Dün yapılan çek düzenlemesiyle ilgili karşılığı olan çeklerin de tahsil edilemediği şikayetleri geliyor... Karşılığı olan çeklerin ödenmemesi bütün sistemi kilitliyor... Bu sorunun acilen çözülmesini, tüm iş dünyamız adına talep ediyoruz..." Perşembe günü kararı onaylayan Meclis, Cuma günü tatile girmiştir!.. Hisarcıklıoğlu'nun düştüğü zavallı durumun ilacı da yoktur artık ortada! Eğer bu sorun çözülmezse ekonomi kitlenecek, 1 ay süresinde hiçbir ödemesini yapamayacak olan dürüst iş erbabı korkunç bir kaosa sürüklenecek, uyanılacak "KARA PAZARTESİ" ertesinde döviz fiyatları katlanarak artacak ve belki de bu durum ülkeyi iflasa götürecektir!.. Sahnelenen oyun gaflet, dalalet ve bir komplo girişimi değilse eğer nedir? Yeni Ticaret Bakanı Mehmet Muş nasıl böyle işin altına imzasını atabilmiş, çeklerin "ibraz edilmesi önlenmek" suretiyle, borçluların hesaplarında yeterli bakiye bulunmasına rağmen alacaklıların önü nasıl kesilmiştir? Devlet-i Aliye, temsil ettiği bakanlığa "dezenfektan" satma peşinde dolaşan ya da yürüttüğü işi eline, yüzüne gözüne bulaştıran bakanların yönetimine arka arkaya nasıl teslim edilmiştir?!. Şu günlerde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde yaşanan skandallar ne yazık ki henüz bitmiyordu: Ticaret Bakanlığı hatasını düzeltebilmek için bu kez bir TEBLİĞ yayınladı... Ve bu TEBLİĞLE Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanının onaylayarak kabul ettiği yasa değişikliği Anayasa, hukuk ve kanunlara aykırı olarak değiştirilmiş oldu: İBRAZ YASAĞI KALKMIŞTI!.. Üstelik de karara aykırı olarak 30-4-2021'le, 30-5-2021 tarihleri arasında ibraz edilen çekler artık bundan böyle, bankalarda karşılığı olması halinde hemen ödenecekti!.. Geçici düzenlemeden karlı çıkan büyük bir çoğunlukla, borcunu 1 ay boyunca ödemekten yırtan uyanık tüccar olmuştu! Bu süre boyunca çeklerinin arkası yazılmayacaktı artık! Rifat Hisarcıklıoğlu'na yine uyup, çıkmış bir kanunu basit bir "genelgeyle" değiştirme yoluna giden Ticaret Bakanlığı, yapılan işi aynı gün Resmi Gazete'nin "30-Nisan-2021" tarihli mükerrer sayısında yayınlatarak durumu meşrulaştırmaya çalıştı... Orada da yine ota battı bu koskoca devleti yönetenler!.. Çünkü 30-Nisan-2021 tarihi "Çarşambaya" değil, "Cumaya" denk geliyordu!!! Şimdiye dek böylesi zincirleme bir skandal daha görülmedi sevgili okur. "Ticaret Hukuku" binlerce yıl öncesinden beri tüm devletlerde azami ölçüde korunup gözetilir... Tarihte çoğunlukla bunu akamete uğratanların sonu ölümdür! Borç-alacak ilişkisini düzenleyen kati yasalar ekonominin olmazsa olmazıdır. Hiçbir devlet alacaklı birine "sen bu parayı alma" ya da "bu gün alma, bir ay sonra al" demez, diyemez!.. Aksi takdirde o ülkeye güven olmaz, parası pula, itibarı kula döner!.. Allah bile der ki, "Bana kul hakkıyla" gelmeyin!.. Bizim devleti yönetenler geçen Nisan ayının son gününe dek SGK'sına, KDV'sine, her türlü vergisine, harcına dek tahakkuk eden tüm alacakları tahsil ediyorlar da... Gerçek ya da tüzel kişilerin kazanılmış haklarına nasıl müdahale edebiliyorlar? Üstelik de hukuk ve yasalara aykırı bir şekilde! Görünen o ki Cumhurbaşkanımız, Rifat Hisarcıklıoğlu gibilerini sanayici ya da ticaret erbabının gerçek temsilcisi sanıyor... Oysa alakası yok! Recep Tayyip Erdoğan eskiden şehir şehir, kasaba kasaba gezerek halkla içi çe olur, sorunları yerinde tespit edip, çözümler üretirdi... Şimdi çoğunlukla insanları külliyede kabul edip, orada konuşmalar yapmakla, telefon etmekle yetiniyor... Dışarıdan algılanan o ki, etrafının bazı çevreler, siyasetçi ve bürokratlar tarafından kuşatıldığı yönünde! Bir insan her şeyi tek başına nasıl, ne kadar takip edebilir? Allah korusun, bu dünyada "kabine" devletiyken, "kabile" devleti haline gelmiş o kadar çok ülke var ki! Lakin, bu "post modern ekonomik darbenin" sorumluları mutlaka bulunmalı... Bir gün içerisinde kaos ve iflasa sürüklenebilecek Türk ekonomisine bu müdahaleyi kimlerin yaptığı tespit edilmeli!.. Sağa sola tweet atarak sanayi ve ticaret erbabını temsil ettikleri kandırmacasıyla hükümetlere kanca atmaya kalkışanların elleri oralardan koparılmalı! Sayın Cumhurbaşkanı Ankara'yı mesken tutmuş böyle insanlara itibar etmek yerine gözünü ve kulaklarını yeniden Anadolu'ya çevirmeli kanımca!..

Diğer Haberler