Yazarlar

Semih Pala beyefendinin ardından

post-img
Semih Pala Beyefendinin Ardından: GELENEĞİMİZDE VARDIR; ÖLENİN ARDINDAN OLUMSUZ KONUŞMAMAK, ONA ÖVGÜLER DÜZMEK... YANLIŞLARINI, YANILGILARINI GÖRMEZDEN GELMEK... OLABİLİR, SAKINCASI YOK; EĞER ÖLEN KİŞİ SİZİN YAKININIZSA DİLEDİĞİNİZ GİBİ DAVRANABİLİRSİNİZ...ARDINDAN KONUŞMAZSINIZ, YANLIŞLARINI BAĞIŞLARSINIZ... AMA EĞER O KİŞİ KAMUSAL ALANDA YER ALMIŞ BİR KİŞİYSE...ONU ELBETTE Kİ KAMUSAL TUTUM VE DAVRANIŞLARINDAN DOLAYI ELEŞTİRİRSİNİZ... ÖRNEĞİN BEN; SÜLEYMAN DEMİREL'İN ARDINDAN ONA ÖVGÜLER DÜZENLERDEN OLMADIM, TÜRK SİYASAL YAŞAMINA DAMGA VURMUŞ YANLIŞLIKLARINI BALIK BELLEKLİ HALKIMA ANIMSATTIM... ANIMSATTIM DA NE OLDU?...HAKLISIN MI DEDİLER, YOK CANIM YALNIZCA BENİ ELEŞTİRDİLER... VE YİNE BİR KAYIP VAR BURSA YERELİ BAĞLAMINDA; BURSA KENT KONSEYİ BAŞKANI Semih Pala NE YAZIK Kİ BİR TRAFİK KAZASI SONUCUNDA ARAMIZDAN AYRILDI, GÜNÜMÜZ KOŞULLARINA GÖRE ERKEN BİR YAŞTA VE EN VERİMLİ ÇAĞINDA... MEKANI CENNET OLSUN, TANRI YAKINLARINA SABIR VERSİN... ONA ÖVGÜLER DÜZENLER BİR YANA; ŞİMDİ ELBETTE Kİ BEN ONU ELEŞTİRDİĞİM YAZILARIMI PAYLAŞACAĞIM SIRA, SIRA... ÇÜNKÜ O DA KAMUSAL ALANDA YER ALAN BİR KİŞİLİKDİ... VE O; NE YAZIK Kİ KAMUSAL YEREL ANLAMDA, ÖZELLİKLE DE BURSA YEREL DEMOKRASİSİNİN, HALK KATILIMI OLGUSUNUN UYGULAMA ALANI BURSA KENT KONSEYİ OLUŞUMUNA ZARARLAR VERDİ...AMACINDAN SAPTIRDI...KENT KONSEYİ PLATFORMUNU BİR BAKIMA AKP'NİN PROPAGANDA MERKEZİNE DÖNÜŞTÜRDÜ...HALKIN ÖZGÜRCE SÖZ SÖYLEYECEĞİ KÜRSÜYÜ, HALKA AKP'NİN YEREL VE BAZEN DE GENEL POLİTİKALARINI DAYATMA, KÜRSÜSÜNE ÇEVİRDİ... İŞTE BU NEDENLE ONU ELEŞTİREN YAZILAR YAZDIM ARA, ARA... GELDİ SIRA BUNLARDAN BİRİNİ PAYLAŞMAYA... ELBETTE Kİ ÖLÜM HERKESİN BAŞINDA...NE DEMİŞ CAHİT SITKI?... N'eylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak... Semih Pala beyefendinin mekanı Cennet olsun diyelim ve yazımızı paylaşalım: *Bursa Kent Konseyi Üzerine Bir Eleştiri Prof. dr. Nilüfer GÖLE’nin ileri sürdüğü bir kavramdır; extra-modernlik…Batı’nın dışında olan, hem de fazlalık anlamında…Bu kavramın ülkemiz gerçeğiyle nedenli örtüştüğüne sıra gelince; -Rio Deklerasyonu: İlk imza koyan ülkelerden biri; TÜRKİYE ( Brezilya’daki YG21 uygulamalarının başlatılmasına ilişkin toplantılar dizini) -Yerel yönetimlerde halk katılımı: İlk uygulayan kentlerden biri; BURSA (Sayın Erdem SAKER’in öncülüğünde) Bu bağlamda Bursa kent Konseyi’ni, “extra-modernlik” kavramıyla ilişkilendirmeye sıra gelince; ardından da bazı sorular geliyor… -Ülkemiz için “yerel demokrasi” bir aldatmaca mı?… -Kent Konseyi; “kendin söyle, kendin dinle” kurultayı mı?… Ve neden bu sorular?…Kanımca; demokratik bir kişilik geliştirememiş yerel yöneticilerin, “yönetişim” olgusuna olumsuz yaklaşımları, “yerel demokrasi” anlayışının oluşumunda, gelişmesinde, yerleşmesinde olumsuz bir işlev görmektedir. Kuşkusuz Kent Konseyi’nde; “yerel demokrasi” kavramının tartışılması gerekmektedir. “Neden tartışılmalıdır?…” sorusuna verilecek yanıta gelince; -MERİNOS için Konsey’de tepkiler çoktu, sonuç yoktu ( Sonunda Kemal ATATÜRK’ün Bursa dokumacılığına armağanı, kalıtı Merinos’u yakarak cennetlik oldular)… -Bursa Çevre Yolu; Bursalı’nın önerilerinin dışında gelişti, Bursalı’yı kimse dinlemedi ( imam bildiğini okudu, Yeşil Bursa Ovası bütünüyle talan oldu)… Bunlar yalnızca iki örnektir Kent Konseyi’nde en çok tartışılan, kent gönüllülerinin, Bursa gönüllülerinin karşı çıkışlarına aldırılmadan…Bugüne değin tartışmaların içeriği, boyutu, tepkiler ne olursa olsun; hep egemen güçlerin(merkezi yönetimin ya da CARGILL örneğinde olduğu gibi yabancı yatırımcıların) istedikleri oldu. Bursalı Kent Konseyi’nde havanda su dövmekten başka ne yapabildi?… Uluslararası alanda, pekçok çağdaş eylem ve söylemde yer almak, toplantılara katılmak, belgelere onay vermek, “biz de bu girişimde, gelişmede, yenilikte yer aldık, adımızı koyduk” demek…Demekle iş bitmiyor; uygulamada, yaşama geçirmede, onaylanan kavramın/olgunun/oluşumun gerçekleşmesindeki gerçeklik nedir?… İşte bu işleyiş; Nilüfer GÖLE’nin ileri sürdüğü “extra-modernlik” kavramıyla tanımlanabilecek niteliktedir. Buradaki “extra-modernlik”; “Batı’nın dışında olan”, hem de “fazlalık” anlamında bizim gerçeğimizle örtüşmektedir.Bazı bilim insanları bu durumu “gösterişçi modernite” olarak da tanımlamaktadırlar ki BURSA KENT KONSEYİ oluşumu bu duruma iyi bir örnek oluşturmaktadır ( gösterişçi modernite; taklitçilik, onlar gibi olma)… Benzeri bir durum kadın hakları için de geçerlidir…Batı’da kadın hakları, Türkiye’den çok sonraları ( örneğin; İsviçre’de 1979’da) gerçekleşiyor…Türkiye’nin bu öncelik durumu, bugünkü İsviçreli kadına göre, Türk kadınını haklar bağlamında öncelikli bir konuma getirmiyor…Nasıl ki ülkemizde Yerel Gündem 21 uygulamalarının ilk uygulandığı kent olan Bursa’nın; yerel demokrasi uygulamalarında daha sonra yola çıkan İzmir ve Antalya’dan daha önde olduğu anlamına gelmediği gibi…Çünkü İzmir Kent Konseyi her ay düzenli toplanıyor, oysa Bursa Kent Konseyi yılda iki kez toplanabiliyorsa ne mutlu…Kent Konseyi üyelerine; AKP’nin yerel yönetime gelmesiyle, birdenbire Konsey’e üye olanlar değil de, en başından beri “yerel demokrasi” uygulamalarına emek vermiş, gönül vermiş olanlara bu toplantılar duyurulursa… Diyelim ki duyuruldu; üyeler, kent gönüllüleri, hemşehriler/kentdaşlar toplantıya katıldı, öyle “yerel demokrasi” uygulaması için, söz hakkı için, eleştiri hakkı için beklentiye girmek yok…Seçilmiş, yerel yönetime yandaş/yoldaş konuşmacıların gösterisi bittikten sonra; söz söylemek isteyenler bildirimde bulunacaklar…Bu arada verilen süre ne kadar olacak?…Onbeş dakika…Kaç kişinin söz söyleme istemi için bildirimde bulunduğunun, süre belirlemede hiçbir önemi yok, ayrılan süre onbeş dakika…Bunun Türkçe anlamı; Bursa Kent Konseyi’nde yerel demokrasi onbeş dakikayla sınırlıdır…En az onbeş kişi söz söyleme isteminde bulunduysa; kuşkusuz bu süre kişi başına 30 saniye olarak kullanılabilir ki mikrofon dolaşımı, kişinin kendini tanıtımı derken, süre biter… Bu durumda Bursa’da “yerel demokrasi”nin işlediğinden söz edebilir miyiz?…Elbetteki bu soruya olumlu yanıt verilemez…Buna karşın; biçimsel olarak Bursa’da, “yerel yönetimlere halk katılımı” kavramının uygulama alanı olarak “Kent Konseyi” oluşumu var mıdır?…Elbetteki vardır, ama “yerel yönetişim” olgusunun iletilmediği bir oluşum olarak…Dolayısıyla işlevsel olmayan bir oluşumun varlığı nasıl tanımlanabilir?…Elbetteki “göstermelik” olarak tanımlanabilir…Elbetteki “desinler, var desinler” diye oluşturulmuş olarak tanımlanabilir…Böylesi bir oluşum; en son teknolojiyle üretilmiş, buna karşın kullanmayı bilmek şöyle dursun, kullanım bilgisini okumayı bile bilmediğiniz bir ürünü edinmeye benzetilemez mi?…Elbetteki benzetilebilir… Henüz ülke genelinde demokrasi anlayışının yerleşmesi bir yana, “aile içi demokrasi” kavramının ne olduğunun ayırdına varamamışlar için, bu oluşumun varlığı; extra, Türkçesi’yle “fazla/çok” değil midir?…Batı’nın dışında oluşuna gelince; Batı’da böyle bir uygulama hiç olabilir mi?… RTE; seçim söylemlerinde, sürekli “katılımcı demokrasi”den, “katılımcı yerel demokrasi”den sözetmişti de…Ondandır bunca sözüm… Ne yazık ki “BURSA KENT KONSEYİ nedir ?” diye sorulsa bugün bana; derim ki yalnızca SEMİH PALA… Bursa Kent Konseyi eşittir SEMİH PALA DÜKALIĞI ya da DÜKKANI…Gerisi; yalnızca palavra… *Bilmeyenler derse ki kimdir Semih PALA?... Derim ki onlara; bir zamanlar Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday olup da, ayak altından kaldırılması için sus payı olarak AKP eliyle BURSA KENT KONSEYİ'nin başına getirilip, neredeyse kadrolu başkanlık tahsis edilmiş kişidir...

Diğer Haberler