Yazarlar

Süzülme...

post-img
Lawrens’in peşine düştüğünden beri Arap…Hep bizim Memedler harap…Ne zaman çözülecek başa örülen bu çorap?… Yanlış hesap Bağdat’dan döner der eskiler. Bakalım kimler dönecek Bağdat’dan daha çok kan dökülmeden?… Ortadoğu’da kanlı petrol savaşları sürerken; yavrumuz gidiyor elden… KKTC’nin de helvası kavrulacak gibi… Buğday ambarı ülkem avuç açtı yabandaki darıya… Türkiye 90 bin ton buğday ithal ediyormuş Avrupa’dan… O buğdaylar GDO’lu mudur?… Gavur’un buğdayı Müslüman’ı gavurlaştırmaz mı?... Fıtratımızda ekmek ve şarapla takdis edilmek de var gibi… Kurtlar Vadisi’nden Diriliş’e…Filmlerde “ötmek” kolay…Ama ülkede yaşanan yanlışların üzerini “örtmek” zor… Türbanlı kadın, sabah işe giden koca, ardından eve alınan aşık.İçine kurt düşen adam;elinde silah dan,dan.Her gece tekrarlanan haber bülteninin özeti bu… Doğurun kadınlar dediler; doğurdu kadınlar.Ama her 3 gençden biri işsiz, aşsız ve elbette ki aşksız.Hayırlara vesile???... Sorarsan herkes; ALEVİ, AYDINLIKÇI,CUMHURİYETÇİ, LAİK, DEVLETÇİ vs. vs… Öyleyse; görelim bakalım ne kadar HAYIRlıdır eylemleri,elleri???... Japonlar sayesinde yapılan köprülerle…Japon turistlere atılan dayaklar arasında sıkışıp kalan ülke; geleceğin HAYIRlı olsun… HAYIRlı eylem ve söylemlerimiz, hep HAYIR, hep NO, hep NE, hep NAKKA… Atatürk’ün aydınlığından, karanlıklara gitmek mi?…HAYIR, bin kere, milyon kere HAYIR!… Atanamayan TARİH öğretmeni de Didim’de bir kocaman marketde “balık ayıklıyor” ne yazık ki…Hoş mudur bu durum?…Elbette ki HAYIR!’… Veee evet-hayır oy pusulası;EVET için AK, HAYIR için b-o-k rengini mi uygun görmüş efendiler?… HAYIR’lara vesile… Biz gelelim dilimizden düşenlere… Ölmeğe, ölmeğe geldik diye bağırdıkça maçlarda; şimdilerde mahalle maçlarında kurşunlar vızır, vızır İstanbul sokaklarında… Taşı, toprağı altın İstanbul’da; namlunun ucundan kurşun, toprak iki arşın… Ölüm Meleği kucak açmış Anadolu’nun bozkırından kaçanlara… Şu Amerikalı ünlü yönetmen Michael Moor 9/11 belgeseliyle düzmececileri teşhir ettiği gibi bir bakmışsınız 7/15 diye de bir belgesel de yaparmış.Yapar mı, yapar… Dün; Ey Amerika!…Bugün; Ey Almanya!…Yarın; Ey Bulgaristan, Edirne, Çanakkale, Bursa!…Aman dikkat!…Ankara bozkırında gömülü kalma!… Eyyy “yetmez ama EVET’çiler”!… Eyyy İ(kinci) Cumhuriyetçiler!… Eyy Küreselleşme çığırtkanları!… Ötekileştirilirken ülke;sesiniz, soluğunuz neden çıkmaz oldu?… “kerameti kendinden menkul” değerli aydınlar; dağarcık da sözler mi tükendi?… Böylesine yaşayıp giderken; kör, topal ve sağır, dilsiz biçimde sen istediğin kadar Amerikalı’nın dükkanında köfte ye;işte ülke koşar adım “ötekileştirilmek”de… Ve sen verdiğin taahhütlerin dışına çıkıp da “Batı’nın kompartmanından indikçe” dolayısıyla ötekileştikçe; geçemeyeceksin öteye… Daha dün Lale tohumlarınla, Osmanlı padişahlarının inayetleriyle var olanlar; bugün ezecekler seni hamam böceği gibi… Sen ATATÜRK İLKE ve DEVRİMLERİ’nin aydınlığından uzaklaştıkça…Daha çooook tuzaklara düşeceksin bu aymazlığın sürdükçe… Sen ötekileştirdikçe kendini (Amerikalının üflemesiyle, Arabın beslemesiyle); aştırmayacaklar sana Batılı’nın bendini…Ve sen kendine “yeni Osmanlı” dedikçe; bu gidişle ödetecekler sana 600 yıllık Osmanlı’nın bedelini… Uluslararası alanda; ülkece, ulusça saygınlığımız tozumaya uğramış, 29 Ekim 1923’le gelen tüm kazanımlarımız talanda…Kolaycının, entrikacının, asalağın, ayaktakımının kulağı; günlük çıkarları için anlatılan türlü çeşitli yalanda…Bekleyelim görelim; HAYIR ile EVET yarışını…Sonrasında açalım kapıları; salalım Suriyeli mültecileri, AB ayıklasın pirincin taşını... Desek de kaygılıyız kadınlarımız için...Çünkü kadınların ölüme yolculuğu son hızla sürerken AKBABALAR’ın düzeninde ne yazık ki HAYIRsız erkekler çoğaldıkça, kadınlar yaşam haklarını yitirmekde!… Veee İkili yapımız, dualizm denen yaramız; kapanmadı bir türlü...Osmanlı'dan beri; toplumun yarısı giderken on adım öne, diğeri inatlaşmakta...İlla ki kalacak geri... İşte bir sınav, işte bir kapışma, işte bir çatışma ve bu dualist yapı oy verecek 16 Nisan'da...HAYIRlara vesile Ceviz; beyne yararlıymış, biçimi bile insan beynine benzemekteymiş.Öyle demekde ulemalar/ukalalar. Sen kendi cevizlerini yok et sonra...Amerika'dan ceviz getirtip, bir de tanıtımını yap "California cevizi ye" diye dergilerde... Hay aklına turp suyu sıkılasıcalar; bir de oy verecekler 16 Nisan'da... Ne diyoruz bu durumda?... California cevizlerine HAYIR!... Kakule ile başladı bu katakulle...Ve giderek ota, çöpe bulaştı,bilimden uzaklaştı Türkiye... Bilimden uzaklaşmak doğru mudur?.. Elbette ki HAYIR! Yükselen burcunuza göre,alçalan kişiliğiniz Burçlara, fallara daldıkça; kafayı yediniz Ve şimdi de oy vereceksiniz Keşke HAYIR diyebilseniz... Birisine KÖLE desen; öfkelenir. ROBOT desen havalara girer.Oysa Robot; KÖLE demekmiş Romence'de.... Öyleyse ne demeli?...Bilgisizliğe HAYIR! Şu dünyada;elem,keder,gam,kasavet,kaygı ilelebet bizlere tapulanmış.Bazılarına da mutlulukdan pay kalmış, onlar yalnızca mutluluğa paydaş...Biz gamlı baykuşlarsa yalnızca sorunlarla oynaş...Ve onlar EVET derken kaygısızca; bizler HAYIRlı düşlerin gerçeğe dönüşmesini umuyoruz. Devşirme oylarla; harama, hileye başvurulmaz inşallah!... Diyorlar ki bizimkiler Batılılar için; İslam düşmanı…Eğer öyleyse; neden Batılılar sürekli elele, yanak yanağa şu entarili Araplar’la?… Şu televizyon programlarına bozulma dönemim geçti, gitti. Atlattım bu hastalığımı…Herkes akıllı, uslu, dengeli ve değerli olmak zorunda değil ki…Bunun akili var, alkoliği var, ahlaksızı var, ahmağı var… Herkes allame-i cihan olmak durumunda mı?… Herkes bilimsel araştırma, siyasal soruşturma, hukuksal kovuşturma, ayrılanları kavuşturma yeteneğini ve yeterliliğini edinmeli mi?… Herkesin her işi yapması, çok yönlü ve her konuda başarılı olması, bilgiyle dolması beklenebilir mi?… Elbette ki kimileri evlilik programlarına takılacak, moda yarışmalarına katılacak, pembe dizilerde aşkı tadacak, şans oyunlarıyla kolayından parayı kapacak… Ve ben gizi aymazlar, bu türleri adamdan saymazlar da oyundan atılacak “aptal kutusu” namlı beyaz camın denetim ve yönetimindeki kafalar marifetiyle… Kuşkusuz seçimleriyle bu halk, bu millet, belki de bu ümmet ya da ahali diye tanımlayabileceğimiz şu insan topluluğunun; eylem ve söylemlerinin sahnelendiği toplumsal yaşamda bir süzülme yaşanacak… Son aşamada insanlık arenasında herkes kendi yerini bulacak; elbette ki EVETlerle, HAYIRların çarpışması ve çatışması sonucunda…

Diğer Haberler