Sanki yerel değil de, genel seçimler varmış gibi; tüm partilerin başkanları alanlarda...Belediye başkanlarından çok, onlar konuşuyorlar.Oysa yerel seçimlerde; yerel seçmen oy vereceği adayları tanımak, onların programlarını öğrenmek ister.Ama bizimkiler sanki karşılıklı düşman cephelerdeki savaş alanlarında saldırıp duruyorlar birbirlerine...Yerel seçimler öncesini bir demokrasi şölenine dönüştürmek varken;körüklenen düşmanlıklar ki 12 Eylül öncesinin sağ-sol çatışmalarına, çekişmelerine rahmet okutacak gibi verilen söylevler.
Bununla birlikte...
17 Şubat 2019 günlü televizyon haber saatlerinde; yer alan görüntülerde AKBAŞKAN'ın sözleri pek anlamlı ve umut verici geldi bana...Özellikle de yüreğime su serpdi; "düşündüğünü söyleyene" karşı çıkan olursa, düşüncesini söyleyenin yanında yer alacakmış Sayın AKBAŞKAN...Bu sözleri duyunca mutlu oldum kendi adıma, bir umut doğdu içime;yazılar yazıyoruz diye, TCK 299 nedeniyle ecel terleri dökmeyeceğiz belki de gelecek güzel günlerde, kim bilir?...
Yine aynı gün yapılan bir başka açıklama da bu kez pek mutsuz etti beni...Ki bu açıklama da MHP Samsun Milletvekili Cemal Enginyurt'dan geldi ve ben bu sözleri duyunca kaygılandım.
Diyordu ki Sayın Enginyurt:
- Evet Beka sorunu vardır.Eğer 31 Mart günü Cumhur İttifakı sandıkdan çıkmazsa, Trump "Cumhurbaşkanını görevden aldım" diye bir tweet atar.
Aman Tanrım!...
Bu nasıl bir açıklama?...Bu nasıl anlaşılmaz bir konuşma?...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı; seçilmemiş miydi halkın oylarıyla?...
Sayın AKBAŞKAN'ı; Trump mı getirmişdi ki göreve, görevden aldım diyebilsin?...
Bu nasıl deli saçması bir tümce?...
Bu Devlet; bağımsız Türkiye Cumhuriyeti devleti değil mi?...
Bu Devlet; Trump'ın Başkanlığı'nı yapdığı devletin eyaleti mi?...
17 Şubat 2019 günü; Laiklik, hoşgörü, düşünce özgürlüğü üzerine umut veren sözler söyleyen AKBAŞKAN'a karşılık, MHP'li bir milletvekilinin bu sözleri hiç de yenilir, yutulur gibi değildi?...
Ne diyelim?...Cumhur İttifakı bu sözlerin sorgulamasını; her halde kendi içerisinde gereğince yapar.Bize düşen yalnızca teessüflerimizi bildirmek olabilir ancak...Biz kimiz ki?...Ve böylesi bir açıklama yapan milletvekiline hesap soracak?..
Biz yalnızca düşüncelerimizi açıklıyoruz; Sayın AKBAŞKAN'ın hoşgörüsüne sığınarak...
Ama halkımıza da "uyuyor musunuz?" diye de sormadan duramıyoruz ne yazık ki...
Osmanlı'da iğneden, ipliğe ne varsa; yabanın üretimiydi, ülke yabanın açık pazarı olmuştu...
Osmanlı'daki YOKLUK'dan, YOKSUL bir başlangıç yaptı 29 Ekim 1923'de TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ...
Ama tez günde; iğneden, ipliğe, otomobilden, lastiğe, uçaktan, makineye üretti CUMHURİYET, ülkenin, ulusun gereksinimleri karşılandı...
1930'da Dünya Ekonomik Kriz yaşarken; YENİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ ülkesine, ulusuna kriz yaşatmadı diye alkışlandı...
Ve bugün?...
En önemlisi de iğne ve de çengelli iğne üretmekte ATLI Zincir İğne ve Makina Sanayii A.Ş.
Öyleyse bugün niye ÇİN MALI toplu, dikiş ve çengelli iğneleri pazarımızı ele geçirmekte?...
Dışa bağımlı ekonomiler nedeniyle bağımsızlığımızı bile yitirebiliriz. Bütün bu yaşananlara aldırmayıp da uyuyor musunuz?...
Eyy kadınlar!...
Sonunda ipin ucunu kaçırdık...
Ölü kadınların sayısını şaşırdık...
Artık nüfus planlamasında bir yöntem oldu kadın cinayetleri...
Böylesine bir vahşet acaba hangi düzenin eseri?...
Acaba hangi düzen yarattı bu canavarları; kadın yok edici vandalları?...
Hiç sorup sorguluyor musunuz, yoksa ayakda uyuyor musunuz?...
Ve işte yine 8 Mart geliyor...Bu yıl yine; SOKAKLARDA DANS MI EDERSİNİZ, YOKSA EGEMENLERİN KARŞISINDA REVERANS MI EDERSİNİZ SİZİN BİLECEĞİNİZ İŞ...AMA ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİ'NDEN UZAKLAŞTIKÇA BATAĞA SAPLANACAĞINIZI DA BİLMELİSİNİZ !...
Ne yazık ki yabanın özel günlerine tapınmakdan, ATATÜRK İlke Ve Devrimleri'nin sizlere tanıdığı haklardan uzaklaşıyorsunuz. Olan bitenin ayırdına varmadan, yaşayıp gidiyorsunuz.
Türk Medeni Kanunu'nun kadınlara tanıdığı haklar nelerdi;dünün kazanımlarını unutup, bu haklara duyarsız kaldıkça neleri yitiriyorsunuz?...
Bütün bunlara kafanızı yormadan, günler geçip giderken, yoksa her şeye boşverip uyuyor musunuz?...
Dünlere kadar Avrupa'nın sanayi atıkları, kısaca ÇÖP DALGASI dökülürdü Tuna Nehri'nden Karadeniz kıyılarımıza...
Bugünlerdeyse Batılı'nın sömürgeci düzeniyle yerlerinden sökülen insanların oluşturduğu; Ortadoğu, Asya ve Afrika'nın GÖÇ DALGASI dökülüyor Ege kıyılarımıza...
Ülkemizi de, ulusumuzu da ve en önemlisi kültürümüzü/ekinimizi/harsımızı/toplumsal yapımızı da dönüştürüp, çeviriyorlar çöplüğe...
Devşirme diyerek; düşmanca duygular besliyorsunuz Osmanlı'nın Rumeli ve Balkan topraklarından Türkiye Cumhuriyeti topraklarına göçenlere...Oysa "sığınmacı" diye ülkemize doluşanların Arap kimliğini; asıl Türk kimliğine devşiriyorlar, aşılıyorlar, Türkler'i dönüştürüyorlar, Türkler'i asimile ediyorlar. Dönüşen kimliğinize aldırmayıp, ayakda uyuyor musunuz?...