Yazarlar

Yanağında bir beni mutlaka olsun!

post-img
Dün sabah, geniş avlusunda şöyle bir gezinip tur attıktan sonra Yılmaz abinin (Akkılıç) yanına oturuyorum. Biraz geciktirdi ama Bursa’nın Nilüfer ilçesine çok güzel bir belediye binası kazandırdı Mustafa Bozbey. Geniş ve ferah avludaki zeminin bir bölümünde tam 24 dünya diliyle şu sözcükler yazıyor: “Sevgi, barış.” “Nilüfer Halk Evi” diye isimlendirilen belediye binasının girişlerinde şu tabelalar göze çarpmakta: “Eşitlik kapısı, özgürlük kapısı, demokrasi kapısı.” Güzellik ayrıntılarda gizlidir. “Ben kalender meşrebim” demiş şair, “güzel çirkin aramam”. Ve ardından da eklemiş: “Gönlüme bir eğlence isterim olsun. Saçları samur, gözleri mahmur, biraz da şirin olsun. Kaşı gözü kara olursa olsun. Yanağında bir beni mutlaka olsun. Endamı şanlı, sohbeti tatlı, biraz da şahin olsun. Yan bakışı yaksın, cilvesi yıksın. Olur ise böylesi, böylesi olsun. Gözleri şahbaz, gerdanı beyaz, biraz da tombul olsun!..” Hani Türkan sultanda da vardır ya… Bir güzelin yanağındaki “ben” gibi ayrı bir çekicilik, apayrı, kışkırtıcı bir işve katmış Nilüfer Halk Evi’nin etrafına yerleştirilen o güzelim heykeller. Az ötede Bursa’dan çıkan merhum Müzeyyen Senar oturuyor bir bankın üzerinde. İleride de Nazım Hikmet’i görüyorum. Bense onlara selam verip, Yılmaz abinin yanına yerleşiyorum. Keyifle yazdığım her makalenin ardından, beğendiğini paylaşmak için açtığı telefondaki ilk sözleri yankılanıyor zihnimde: “Gözlerinden öperim evladım…” “Bu gözlerinden öperim” seslenişini oldum olası çok severim. Rahmetli dedem de çok kullanırdı. Bir nesille birlikte artık yavaş yavaş yok olup gidiyor sanki. Öldürmeyelim bunu. Siz de öpün her fırsatta büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden; uzakta da olsanız söyleyin bunu? Balat’taki kent ormanına uzun süredir gitmemiştim. Nilüfer Belediyesi’nin 5-6 Eylül tarihleri arasında ilkini gerçekleştireceği uluslararası müzik festivalinin tanıtım toplantısı için vardığımız Balat’ta muhteşem bir manzarayla karşılaşıyoruz. Asırlık meşe ağaçlarıyla kaplı oradaki 200 dönüm araziyi piknik alanı olarak düzenleyip, Atatürk Kent Ormanı’ndan sonra Bursalıların hizmetine sunmaya hazırlanıyor Mustafa Bozbey. İnanılmaz bir artı değer oluşuyor orada, Nilüfer’e yeni bir ziynet takılıyor. Başkan’ın basın danışmanı arkadaşımız Hande (Koç) meslektaşlarını karşılarken bir heyecanlıydı ki dün hiç sormayın. Ee kolay değil tabii, bir ekip olarak bundan sonra geleneksel hale dönüşecek uluslararası ölçekte kaliteli bir müzik festivalinin iskeletini çatmışlardı hep birlikte ve ilk kez görücüye çıkmaya hazırlanıyorlardı. Daha da ötesi Nilüfer’de yeni bir bebek doğuyordu. İki dirhem bir çekirdekti dün Hande yine. Şu Uzay Pastanesi’ni de senelerdir verdiği son derece kaliteli catering hizmetinden ötürü tebrik etmeden geçemeyeceğim arkadaş! Sundukları yiyecekler yiyecek, personeli deseniz hepsi eğitimli ve özenle seçilmiş insanların arasından. Bundan yıllar önce Radyo S’te birlikte çalıştığımız, uzun zamandan beri de oranın müdürlüğünü yürüten Volkan Gültekin kardeşimi bir kez daha kutluyorum. Sadece pastacılıkta değil, yiyecek içecek alanında da Bursa’da son derece kaliteli ve başarılı hizmetler sunan bir marka yarattılar. Başkan Bozbey’le birlikte armut minderlerin üzerinde, açık havada kahvaltı ederken yanımıza Hande de geldi. “Biliyor musun” dedi, “Kent Meydanı’ndaki sinemada yedi günde bir iki film değişirdi. Rahmetli Hikmet Şahin her hafta oraya gidip, o iki filmi birden mutlaka izlerdi. Hatta, son seferinde tesadüfen karşılaşıp, Issız Adam’ı da birlikte seyretmiştik.” “Ağladın mı filmi izlerken” diye sordum ama işin o kısmını geçiştirdi Hande? Hikmet Şahin’i andık yine hep birlikte orada da. Ufku, vizyonu olan bir adamdı Hikmet Şahin. Mesela Bursa’ya İpek Yolu Film Festivali’ni kazandırdı ama yerine gelenler becerip yürütemediler. Kıymetini bilemediler; yok oldu gitti. Atadan kalan perdeci dükkanını da batırdıktan sonra iş güç sahibi olsun, eli para yüzü görsün diye Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’ne baş yapılan Semih Pala, her yıl Ramazan ayında, çimenlikler üzerinde panayır gibi bir etkinlik düzenleyiveriyor işte; yeter de artar bile! Karagöz filan oynatıp, Kumtepe İlahi Grubu’na sahne aldırıyorlar orada. Neyse… Semih Pala’yı arada bir dürtmek son zamanlarda hayli keyif veriyor bana! Balat Ormanı’nda düzenlenecek Nilüfer Müzik Festivali’ne katılmayı düşünen  Bursalı veya yakın İllerden gelecek sanatseverler para ödemeyecekler. Ancak, eğer gönüllerinden geçerse, www.nilufermuzikfestivali.com adresindeki siteye girip, 5 lira ve onun katları kadar bağış yapabilecekler. Nereye mi? Bir gün Bozbey ve arkadaşlarının bu çok önemli çalışmasını da anlatmak istiyorum sizlere ancak, bu bağışlar “Tohum Kütüphanesi Projesi’ne” destek olunması amacıyla, Ekoloji Derneği’ne gidecek. Kaybolan yöresel tohumlarımızın saklanıp korunması çok çok önemli, stratejik ve milli bir görev ancak, bunun gerekliliğini pek az kuruluş kavrayıp da kendine görev ediniyor ne yazık ki. İlk bağışı Başkan Bozbey, kincisini de daha sonra gereğini yerine getirmesi ricasıyla belediyenin yeni göreve başlayan Kültür Müdürü, Nazım’ın Bursa Yılları Kitabı’nın yazarı, Şair Güney Özkılınç’a 5 lira emanet ederek bendeniz yapıyoruz. Bu meseleyi sadece bireylerin değil, Bursa’da faaliyet gösteren şirketlerin de dikkate alması ve sosyal projeler geliştirilmesi gerekir. Efendim, kimler yok ki festivalde? Mazhar Fuat Özkan, Şebnem Ferah, Kollektiv, Dubioza, Oi Va Voi, Riff Cohen ve diğerleri tam iki gün boyunca gece ve gündüz rock ve blues sevenleri mest edecekler. Alanda çadır kurmak ve konaklamak serbest. Eylül’ün 4’ünden itibaren gençler ve daima genç kalanlar çadırlarını götürüp erkenden yerleşebilirler oraya. Bir nevi Gezi Parkı ruhu oluşacak Balat’ta yani, üstelik de kızlı oğlanlı. Güney Özkılınç’a yeni görevinde başarılar dileyerek festivale yaklaşık 60 bin kişinin gelmesinin beklendiğini de duyurmuş olalım. Balat’taki etkinlik alanına fast food ürünlerinin sokulmaması, bunun yerine yöresel kadın derneklerinin ürünlerinin sunulacak olması, ücretsiz servis, ücretsiz konser, dört ayrı sahne gibi fikirler de festivalin yanağındaki “ben” kadar çekici kılıyor bu organizasyonu. Ne demişti şair? “Yanağında bir beni mutlaka olsun!..” Unutmadan, Nilüfer Müzik Festivali’nin simgesi, doğayı ve özgürlüğü temsil eden sevimli ama gözlerindeki kırmızı gözlüğüyle mürekkep yalayıp, okuduğu her halinden belli olan şirin bir geyik! Organizasyonu hazırlayan yapı yine son derece profesyonel ve kurumsal bir çalışma yaparak her türlü takdiri fazlasıyla hak etmiş. Başkan Mustafa Bozbey, Başkan Yardımcısı Bukle Erman, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü Berhan Soner, Kültür Müdürü Güney Özkılınç ve Basın Danışmanı Hande Koç’la, arkalarındaki görülmeyen mesai arkadaşlarından oluşan bu ekip, yine sessiz sedasız Nilüfer Belediyesi’nin diğer birimleri tarafından da organize bir şekilde desteklenip, gelişebilecek her türlü aksaklığın giderilmesi için sürekli gözetilmekte. Basın toplantısı ve konser öncesi doğada var olabilecek kene gibi zararlılar için bölgede personeline ilaçlama yaptıran Veteriner İşleri Müdürü Fikriye Eker, doğallığı bozmamak kaydıyla çevreyi şöyle bir elden geçiren Park Bahçeler Müdürü Hakan Tanrıöver ya da gidiş gelişlerin aksamadan sürdürülebilmesi için çalışan Ulaşım Müdürü Ender Vapur, festivalin diğer gizli kahramanları arasında mesela. Hem ismine baksanıza, Ender Vapur’un soyu sopu bile resmi olarak da ulaşım konusuna endekslenmiş durumda! Tek fark şimdi kendisinin karada görev yapıyor olması, bir nevi arabalı vapur gibi bir durum söz konusu yani sizin anlayacağınız! Sözünü ettiğim ekip tarafından müzik festivali için üretilen sloganla tamamlayalım bu günkü yazımızı: “Dünyayı sev, geyiği öp, festivale gel!..” Ve son olarak da: “Yanağında bir beni mutlaka olsun!..”  

Diğer Haberler