Yazarlar

Yükselen Değerler

post-img
Yükselen değerler ya da son trendler söz konusu olunca... Bu anlamda ilk sırada; KILIÇDAROĞLU'na tepki göstermek bugünlerde çok moda... Sözde Halkın Partisi savıyla siyasal alanda boy gösterenler, "şaşalı" yenilgilerini hazmettiler bile, ama halkın dinginleşmesi, yenilgiyi içine sindirmesi epey süre alacak gibi... Durum böyle olunca; gençlik başladı "Kılıçdaroğlu istifa" haykırışlarına... Anında "disiplin" kurulu, disiplin soruşturması, disiplin kovuşturması yanıtları verildi CHP'li yandaşlara...  Oysa... Bir taşla iki kuş vurup; hem RTE'den, hem de her Kurultay'da karşısına geçen M.İnce'den kurtulma hesapları yapan Kurnaz Kemal; televizyon yansılarına öfkeli, kızgın, oldukça sinirli boy göstermekde... Kolay mı işte?... Yenemedi ne RTE'yi, ne de İnce'yi... Üstelik de "bireysel koltuk hesapları yapanların partide yeri yoktur" içerikli sözleriyle öfkesini,kızgınlığını ve  kıskançlığını iyice dışa vurunca... Belki de Disiplin Kurulu toplayıp, İnce'nin üzerine hoplayıp, onu partiden dışlayıp rahatlama çabasında görünürken...Ansızın ağız değiştirdi; buyruklar verdi; 81 ile gezi düzenlemek için yola çıkacak olan İNCE'ye, destek verilsin diye... Tam da diyecekdim ki zat-ı alilerine; yandaşlarını/candaşlarını alıp da yanına, rahat bırakıversene  CHP'yi... Ama diyemedim  ansızın çark edince... Çünkü... Nasıl ki Karaoğlan diye bağrımıza bastığımız ama 90'ların sonunda içine FETOŞ kaçtığını anladığımız ECEVİT gibi... Sanki Kurnaz Kemal'in de içine çokça HDP kaçmış gibi... Durum böyle olunca; hep diyesim var "şu Kılıçdaroğlu'nun ne işi var ATATÜRKÜN kurduğu CHP'de?", bıraksın Halkın Partisi'ni, gerçek sahiplerine... Evet, neyse ki 27 Haziran 2018 öğleden sonrası "İnce'nin yanındayım" diye açıklama yapınca... Bu trend de son bulacakdır belki de, Mahir Ünal bile saygı duyarken İnce'ye, Kılıçdaroğlu'nun karşıdında yer alması olamazdı, olmamalıydı.... Bir başka son trend de hayalperest olmak... Sürrealist, Türkçesi ile gerçeküstü düşlere dalmak... Çünkü öylesine hayalperest, öylesine pembe düşlere dalan ve uydurulmuş böylesi düşlere kanan bir toplum yapısı oluşmağa başladı ki... İşte son örnek; 23 Haziran 2018 günü Maltepe Mitingi nedeniyle sanal ortama düşen bir tatlı yalan... Hani İDO; halk, Muharrem İnce'nin mitingine katılmasın diye, seferleri kaldırmış ya...  Bunun üzerine Ali KOÇ; deniz otobüslerini kiralayıp,CHP mitingine gidenlerin kullanımına sunmuş-muş ya...Bu duyumun sanal ortamda bir kaç saatlik dolaşımının ardından; hemen açıklama yapılmış KOÇ hanedanlığından yok öyle bir şey diye... Kuşkusuz böyle bir girişim elbette ki olamazdı, olanaksızdı. Çünkü 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle; SABANCI kadınları gibi, tüm KOÇ kadınları da katılmışlardı, Sayın Emine Erdoğan'ın Beştepe'de verdiği yemeğe... Ne diyelim?... Gezi düşlerine dalanlar, anlaşılan hala o düşlerden uyanamamışlar. Değişen dengelerin ayırdına  varamamışlar. Sağlık olsun, ama bu hayalpererstlik trendleri de artık son bulsun. Ve gelelim giderek yükselen, ama yükselişi hiç durmayan bir başka trende... Hayvan hakları bağlamında, İnsanat değil, hayvanat bahçesinde yaşar durumlara getirilişimize, önce hayvan diyenlerin giderek yayılmasına... Anımsanacağı üzere 22 Haziran 2018 günlü yazımızda; bir köpekçik ve belki de "imar affı" kapsamından yararlanabileceğini düşündüğümüz yol kıyısına kondurulan kulübesinden söz etmişdim. Konuyu da DİDİM BELEDİYESİNE BİR SORU başlığı altında paylaşmışdım. Yazımızın yayın gününden, 27 Haziran 2018 gününe değin; ne gelen, ne giden, ne de bu "kaçak" gecekondu kulübe ile ilgilenen olmamışdı. Bu durumda; sabah yürüyüşüm sırasında ve elbette ki kulübenin içinde köpek de yokken...Çünkü kediden, köpekden ürkerim ben; tüylü yaratıklara dokunamam, fobim var... Dedim ki bu kulübeyi  buraya, yolun kıyısına, evimin karşısına konduran...Ne düzen biliyor, ne intizam... Üç kez uyarmama karşın; "sıkıyorsa kaldır" diyerek diklenen değil mi ki kendi elleriyle kondurdu buraya, ben de "kısasa, kısas" mantığıyla kaldırırım buradan, kamusal haklarıma saldıranın eylemine, karşılık bir eylemle... Benim de ellerim, armut toplamıyor ya... Sözden, uyarıdan anlamayanlara karşı tavır olarakdan...Ardından kulubeyi itiverdim, ruhsatsız olduğu gerekçesiyle, durdurulmuş yapının önündeki boşluğa... Aman efendim; sen misin bu boş kulübeyi,yolun kıyısından boşluğa atan.. Evin karşısında toplanmış; Aydın'dan gelmiş,AYDIN Hayvan hakları vs. vs. derneği üzerine fetva veren, bir kaç ba'yan... Yaylım ateş saldırıya geçdiler...Hayvanları sevmiyormuşum gerekçesiyle; beni insanat bahçesinden attılar.  Onlara yalnızca "kamusal alan" kavramından söz ettim, evimin karşısına köpeğinizi de, kulübesini de koyamazsınız dedim. Mahkemede görüşürüz tehditleriyle yaylım ateşe sürdürdüler. Ben size uyarımı  üç kez yapdım..Yetmedi "ihbar niteliğinde" köşe yazıma konuyu taşıdım. Ama ne yazık ki ne etkili, ne yetkili...İlgilenmiyor ki sokakların durumuyla...Demek ki bundan böyle bizler de Amerika'daki BOSS POLITICS uygulamaları gibi, kendi işimizi kendimiz göreceğiz...Kafalarına göre ORMAN KANUNU uygulayanlara gerekli karşılığı vereceğiz. Ve bunca yakınma... Kendimizi bu saldırganlardan sakınma... İnsan hakları tartışmalı bir dünyada, hayvan hakları diye tutturanlar karşısında; saldırıya uğradığımızda, acaba hangi merciie başvuracağız?... Bilen var mıdır aradınızda?... Kedilere, köpeklere dokunmam, fobim olduğu için dokunamam... Sakınırım onların tüyünden; üzerinde taşıdığı mikropdan, virusden, bakteriden... İnsan Kaynakları Ekonomisi'ne göre; çok daha değerli olduğumu biliyorum, sokakdaki kedi ve köpekden... Üstelik de ev vergilerimiz Didim Belediyesi'ne giderken...Gelirlerimizi Didim kentinde harcarken...Dolayısıyla kente olan sosyo-ekonomik katkılarımız bağlamında; diyorum ki Didim Belediyesi'ne...Lütfen kentle biraz ilgilenin... Yok ilgilenmeyecekseniz; bilelim...Yerel Yönetim seçimleri öncesinde; kente kim daha iyi hizmet verecekse onu seçelim... Ah köpekçik ah; senin kamusal tutum ve davranışlardan habersiz, kentlileşememiş  sahiben yüzünden...Ne yazılar yazmak durumunda kalıyorum; okuyorsun değil mi?... Benden değerli olduğuna göre; okuman-yazman olduğunu varsayarak soruyorum bu soruyu sana... Ali Cenap şahsiyetinize Saygılarımla...

Diğer Haberler