Ülkemiz genelinde kadının sosyo-ekonomik konumu (akademik düzeyde yapılan pek çok araştırmanın sonuçlarından da anlaşılacağı gibi) Cumhuriyet’in devrimlerine karşın, Osmanlı dönemindeki yapıyla karşılaştırıldığında belirgin özelliklerin varlığı gözlenebilecektir. Bu özelliklerin içinde en öne çıkanı da Türk kadınının Cumhuriyet öncesinde olduğu gibi, Cumhuriyet döneminde de her türlü güvenceden yoksun ya da boğaz tokluğuna çalışan ücretsiz aile işçisi olduğudur.
Çağdaşlaşma/değişim/başkalaşım/yenilik/gelişim olarak tanımlanabilecek onca toplumsal olaylara, yasal uygulamalara karşın 21. yüzyılda ilerlerken de Türkiye’de kadın; sosyo-ekonomik yaşam içinde her türlü sosyal güvenceden (sigorta ve emeklilik haklarını içeren) yoksun bir aile işçisidir, emeğinin karşılığı yok sayılmaktadır.
Bugün Türk kadını; ekonomik yaşamda olduğu gibi, siyasal yaşamda da “ücretsiz aile işçisi” konumunu sürdürmektedir. Yine emeğinin karşılığını alamamakta, daha açık bir deyişle verdiği emeğin/gösterdiği özverinin karşılığı TBMM’ye yeterince yansımamaktadır. Kadın siyasal yaşamda da ekonomik yaşamda olduğu gibi sömürülmektedir.
Bugün tarladan, TBMM’ye değin her alanda Türk kadını varolduğunu başarılarıyla kanıtlamıştır, kendini toplumsal yaşama adamıştır, uyarlamıştır. Üstelik de özverisinin sınırları salt kadınlara özgü bir nitelik olarak tanımlanan analık duygusundan, analık özverisinden hiç de geri değildir. Örneğin sosyo-kültürel alanda kadının verdiği emek; sosyo-ekonomik alanda, bedelini almadan sürdüre geldiği ücretsiz aile işçiliğinden hiç de geri değildir. Değildir de bu durum Türk kadınına yapılan bir haksızlık değil midir?...
Savaşta, kavgada, sövgüde, yergide; aşağılanan kadın… Mirasta, siyasette, ziyafette dışlanan kadın… Madden ve manen her türlü sömürüde; kimliği de, kişiliği de kaynar kazanda haşlanan kadın…8 Mart senin gününmüş; öyle diyorlar...
Kadınlar yıllardır;“KOCALAR ÖLDÜRÜR, DEVLET SEYREDER!” diye avazları çıktığınca bağırıyorlar…Ama onların avazına, cevaz vermiyor etkili ve de yetkili merciler…Onların bu cevaz ve de cevap vermeyişleri; kadın/erkek nüfusundaki oransal dengenin, böylesine dengesizce, densizce ve de insafsızca kurulmasını istediklerinden midir, nedendir bilinmez bu durum…Giderek derinleşiyor uçurum; kadın yaşamının sürdürülebilirliği bağlamında…Ve giderek çoğalıyor bekleşen kadınlar; yaşamla, ölüm arasındaki yol ayrımındaki kavşakda…Hele bir de akıl, izan, irade, insaf, yürek olmayınca erkek görünümüne bürünmüş eli kanlı yavşakda…Kuşkusuz bu yavşakların neden olduğu toplumsal depremin şiddetinin yanında; 1.dereceden deprem kuşağında yerleşmiş ülkemizin yaşadığı nice sarsıntının neden olduğu şiddetin gücü, hafif kalıyor kadına yönelik işlenen suçlar ve günahlar bazında…
Her gün düşmekte kadın cinayetleri gündeme; erkeklerin elleri kanlıca… Yaşananlara karşı çıkmak, eleştirmek şöyle dursun; “ölen, ölür kalan sağlar bize yeter” aldırmazlığındaki beylerin hatunlarla keyifleri demlice… Ampulu söndürmek yerine, mumları söndürmek olmuş aslanların, kurtların işi…Gördüler mi afet-i devran bir dişi; işte o zaman “memleket sevdalısı” muhalefet, sandıktan çıkmak için atakta değil, “aşk adamı” olarak yatakta… Hayırlara vesile ve de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle kadınlarımıza hediye olsun; Baltacı Türkeş'le, Katerinası'nın son turfanda bebesi...
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün doğduğu ülkede; bugün bile “küresel kriz bahanesiyle” öncelikle kadınlar çıkarılıyorsa/atılıyorsa işten…Be hey kadınlar ne meded umarsınız bu günden?…Sarılın Devrim Yasaları’na… Kaptırmayın benliğinizi/boynunuzu gericiliğin tasmalarına...
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜNÜZ MÜBAREK OLSUN KIZ KISMISI...AMA YİNE DE ALDIRMAYIN BÖYLESİ DÜZMECE GÜNLERE; SİZ GÜZELLEŞMENİZE BAKIN...
BİR KISIR DÖNGÜDÜR YAŞAM...DERS ALINMADAN SÜRDÜRÜLEN...VE YİNELENDİKÇE YANLIŞLAR, YANILGILAR; YALNIZCA KADINA DEĞİL, ERKEĞE DE BU DÜNYA ZİNDAN...
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ DE...BU YIL YİNE (her yıl olduğu gibi) YEMEKÇİ KADINLAR KUTLAYACAK, ÇİÇEKLER, MÜCEVHERLER VE MÜKELLEF BİR ZİYAFET EŞLİĞİNDE, ELBETTE Kİ EN GÜZEL KIYAFETLERİYLE...
Kadınlar !...Dünya yalnızca erkeklerin kullanımına sunulmamıştır, tüm insanların ortak yaşam alanıdır. Lütfen burada yerinizi alın; var olun, ( erkek parasıyla ) varlıklı olmayı düşlemeden önce…