Yazarlar

Alo Bilal?

post-img
-Alo Bilal? -Efendim babacım? -Baban değil yavrum ben, annen Emine ben. -Efendim babacım pardon, yani annecim? -Bak şimdi, ocağa kapuska koyduydum önce onun altını kıs bi? -Tamam anneciğim, kısıyorum inşallah. -Afferin sana. Maşallah benim akıllı oğluma maşallah. -‘……..’ -Bilal? -Efendim babacım? -Otomatiğe bağladı bu oğlan yine kendini! -Pardon annecim. -Şimdi bak babanın yanında söyleyemedim… -Hı? -Kendinden tırtıkladığım için kızacak bana diye… -Bi daha söylesene annecim? -Babanın yanında söyleyemedim diyorum… -Evet? -O ocağın altındaki fırında ve yandaki bulaşık makinesinin içinde şeyler var. -Neyler var annecim? -Evladım, anlayıver işte şeyler var! -Bulaşıklar mı var annecim? -Yok yavrum şeyler oluyo ya hani şeylerden? -Paralar mı yoksa annecim? -Açık konuşma evladım? -Bizi kim dinliyo olabilir annecim yaa? Korumalar mı dinliyo, yoksa yan villada oturan Kerimeler mi dinliyo, kim dinliyo? -Şimdi sen o makinelerdeki şeyleri, şeyini şey ettiğimin şeylerini… -Hı? -Aşağıdaki dolapta düdüklünün içinde de var biraz… -Evet halacığım, pardon anacığım? -Sonra çeyiz sandığımın içinde kefen şeysi olsun diye ayırmıştım… Benim eski yeşil mantoya sarılı bir çuval da olacaktı orada yavrum… -Sümeyye yanımda çağırayım mı annecim? -Hayır evladım, hayır… Sonra, misafir odasındaki halının altına da diktiydim biraz… -Hı? -Tavus kuşu desenli eflatun yün yorgan da olucaktı yüklükte, 2 çift yastığıyla beraber? -Yuh anne! Sen de bayağı ilerletmişin bu işi yaa! Hani, “Körle yatan” diycem ama!.. -Sus evladım, o kadar açık konuşma! -Evet annecim? -Sen onları da bi şey ediver. Yani sıfırlayıver. -Sümeyye yanımda çağırayım mı anne? -Sümeyye’ne sı..cam şimdi az kaldı bak!.. -Tamam anne tamam ya ne kızıyon? Tamam ben o paraları alır, Feriha yengemlere, Nezaket halamlara filan dağıtırım… İstersen düdüklüdekileri bi taşım kaynatıp öle dağıtayım, akşama suyuna pilav pişirirsin ne dersin? -Komik çocuk! Maşallah benim yavruma maşallah. -İnşallah annecim inşallah. Az sonra seninkileri de sıfırlarım Allahın izniyle. Var mı  söyleyecek başka bir şeyin annecim? -Bu tarlaya bir şinik kekere mekere ekmişler. Bu tarlaya da bir şinik kekere mekere ekmişler. O tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlıklı pis porsuk, Diğer tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlıklı pis porsuğa demiş ki; Sen ne zamandan beri bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala başlıklı pis porsuksun? O da ona cevaben, sen ne zamandan beri bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala başlıklı pis porsuksan, Ben de o zamandan beri bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala başlıklı pis porsuk'um demiş! -Bi daha tekrar eder misin annecim? -Zııt Erenköy! -Sizin sesiniz niye böyle kalınlaşmaya başladı babacım, pardon yani annecim? -Sesimi sana daha iyi duyurabilmek için yavrum! -Sümeyye yanımda çağırayım mı? -Çarşı ben çarşı!.. Çarşı’dan Rıfat! (Telefonun diğer ucundan gülüşme sesleri gelir.) -Siz hangi numarayı aramıştınız? -46'yı aramıştım, orası mı acıba? -Yanlış numara kardişim! (Düt düt düt…)  

Diğer Haberler