Yazarlar

Oğlan paraları ne yaptı?

post-img
Hatırlarsanız Deniz Baykal, özel yaşamıyla ilgili görüntüler İnternet ortamında yayınlandıktan sonra “Bana komplo kurdular” dedi, “Bu yapılan komplodur” dedi ama “Yansıtılanlar doğru değildir. Benim Nesrin Baytok’la aramda hiçbir özel ilişki yoktur” diyemedi? Nitekim aynı tabloyu Recep Tayyip Erdoğan’da da görüyoruz. “Montaj” diyor, “şantaj” diyor ama aileye mensup bireylerin evlerinde odalar dolusu paranın var olup olmadığı konusunda “tık” etmiyor! Diğer bakan yavrularının evlerine yapılan operasyonlardaki gibi Kısıklı’daki villalarına gidilip arama yapılacağını, Bilal oğlanın gözaltına alınacağını, odalar dolusu paranın kameralarla görüntülenip televizyonlarda yayınlanacağından korkmuş Başbakan besbelli! Manzarayı şöyle bir gözünüzün önüne getirin? Bakan yavrularının evlerindeki paralar kutular dolusu, bu yakadaysa e olacak o kadar canım, maşallah odalar dolusu! Hatta o günlerde yayımlanan haberlerde polis ve savcıların kapıya dayanıp zorla arama yapmak istemeleri halinde Başbakanlık koruma ordusunun mensuplarına “vur emri” verildiği bile yazılmıştı hatırlarsanız?!. Düşünebiliyor musunuz, polis, polise ateş edecek?!. Demek ki içerideki tablo o kadar vahimmiş! Önce mutlaka ama mutlaka boşaltılması gerekiyormuş! Demek ki, Türkiye’de en güvenli yerin kendim evi olduğunu, oraya polis de dahil hiç kimsenin girmeye cesaret edemeyeceğini, saklanması gereken bir şey varsa en doğru mekanın kendi evi/evleri olduğunu düşünmüş işin öncesinde Başbakan. …………. Deniz Baykal’ı koltuğundan eden asıl neden biriyle yaşadığı özel ilişkisi değildi. Hani Başbakan o sıralar meydanlara çıkıp da “Özel değil bu genel, genel” diyerek kendince meseleye açıklık getirmeye çalışmıştı ya? Şunu tekrar bir vurgulayıp ezber bozmak lazım: Siyasette, kamuda sorumluluk almış insanların özeli olmaz arkadaş! Günün birinde açığa çıkarsa yaşadıkları özele mözele bakılmaz, birinci dereceden haber değeri taşır. Bu durumu vurguladıktan sonra gelelim Baykal’ı koltuğundan eden gerçek nedene: “Hırsızlık!..” Evet, resmen hırsızlık. Nesrin Baytok’u üstüne bir de milletvekili yaparak başkalarının hakkını çalmıştır Deniz Baykal! Yıllarca savunduklarına, demokrasiye ters düşmüştür. Çalmanın büyüğü küçüğü, azı çoğu, nakit ya da gayrı menkulü olmaz! Yine gündeme dönersek,  bunlar da çok fazla götürmüşler be birader! ………….. Fakat dolandıkça ayaklarına dolanıyor. Yaşanacakları önceden kestirip de tarihin en büyük sansürünü uygulamak amacıyla çıkardıkları İnternet yasasını bile kullanmaya fırsat bulamadılar! Erdoğan’la, oğlu arasında yapılan görüşmelerin ses kaydını iki günde 6 milyondan fazla insan dinledi. Başbakan hala “montaj bu montaj” deyip duruyor. Doğru, “montaj” bu ama 17 Aralık’ta ve ertesi gün yapılan görüşmelerin arka arkaya eklenmesiyle oluşturulan bir montaj! Peki, montaj ama yalan mı? Kamyonlar dolusu paralar o evlerden kaçırılmadı mı? Bülent Arınç’ın deyişiyle, “Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor, verdikçe veriyor”!.. Belli ki Fethullah Hoca’nın bedduası tuttu! Ve şimdi de 2’nci bölümü bekliyoruz. Yani kamyonların kapıya yanaşıp yüklerini aldıktan sonra nereye yönlendikleri var sırada. Ardından da “Bas bas paraları Leyla’ya, bi daha mı gelcez dünyaya” kısmı! Dün ayrıca 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sürerken ailenin sadece paraları sıfırlamadığı bir takım sakıncalı(!) belgeleri de eve öğütücü makineler getirterek yok ettiği ortaya çıktı! Bu artık bir otuz iki kısım tekmili birden “tükeniş” hikayesidir. Velev ki bu kel oğlan keleş oğlan babasının “sıfırlayın” uyarısını yanlış anlayıp da onca parayı gidip öğütmemiş olsun!  

Diğer Haberler