Bugünlere kolay gelmedik...Kimler taşın altına elini koymadı ki?...Kimler emek vermedi ki?... 12 Eylül 1980 sonrasında; ÖZAL döneminde başlayan, ÇİLLER döneminde ivmesi daha da artan FETOŞ sever gelişmeler, 15 Temmuz 2016'da yaşanan olaylara gelip dayanıncaya kadar...
Öyleyse ne yapmalı?...Şöyle bir geriye dönüp; düne bakmalı...
Ama dünde bir tek güne...O gün ki 19 Şubat 2001 günü...Ve o günde yaşanan önemli bir olaya...Ki o olay; kolay, kolay belleklerden silinmedi, silinemez de...Çünkü o olaydan sonra hızla geldik bu günlere...
Neydi o unutulmayan olay?...
19 Şubat 2001 günü gerçekleşen MGK toplantısında; Cumhurbaşkanı SEZER ile Başbakan ECEVİT arasında yaşanan tartışma ve ECEVİT'in önüne atılan bir ANAYASA kitapçığı...İşte bu olaydan sonra düzen değişdi, herkes yutuverdi uyuşukluk hapçığı...
O günden, Türk Siyasal Tarihi'nin sayfalarına kazınan öyle karşılıklı konuşmalar var ki onca yıldan sonra anımsamak çok gerekli ve çok yerinde olacakdır. Üstelik ECEVİT'in FETOŞ'un elinde nasıl bir kukla olduğu da Hüsamettin Özkan'ın ağzından dökülen sözlerden açıkça anlaşılacakdır.
İşte o karşılıklı konuşmalar belkl de atışmalar desek daha doğru olur:
-SEZER: Bana sürekli engeller çıkartıyorsunuz. Beni kamuoyu önünde küçük düşürmek istiyorsunuz. Hukuk bilmiyorsunuz, anayasa bilmiyorsunuz, bilenlerden de yararlanmıyorsunuz. Sürekli önüme hukuka aykırı kararnameler gönderiyorsunuz. Siz hep benim tersime hareket ediyorsunuz. Böyle şey olmaz.
-ECEVİT: Hukuk devletini oluştururken Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik durumunu da anımsatırım. Her şey sabırla olur.
-SEZER: Yolsuzlukların üzerine gidilmesinden neden korkuyorsunuz?...Savcılara müdahale ediyorsunuz. Yürüyen soruşturmalara müdahale ediyorsunuz.Bu, yargıya müdahale ve anayasaya aykırıdır.
-ECEVİT: Bitti mi?...
-SEZER: Hayır bitmedi. Yolsuzlukların örtbas edilmesine izin vermeyiz. Ülkeyi soydurtmayız. Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'in istifası gerekirdi, ettirmediniz. Bazı bakanlarınızla ilgili çok ciddi iddialar var. Çamurun üzerinde oturuyorsunuz. Örtbas etmeye çalışmayın, bırakın biz temizleyelim.
-HÜSAMETTİN ÖZKAN: Biz kiraları düşürmek için yasa çıkardık, siz kiranıza yüzde 25 zam yaptınız. Sizin yasadan anladığınız bu mu?... Sizi üç lider buraya getirdi. Bu üslupla konuşamazsınız. Boşuna tribüne oynamayın.
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu araya giriyor...
-ÖZKAN (Nehrozoğlu'na dönüp): Sen işine bak.
ECEVİT ayağa kalkıyor...
ÖZKAN( Ecevit'e dönerek): Gidelim.
Nasıl; manzara-i umumiyeyi anımsayıp, anlayabildiniz mi o günlerdeki ahval-i şeraiti?...
ECEVİT'e hükmeden kimmiş?...FETOŞ'un sevgili Hüsamettin'i değil miymiş?... ECEVİT döneminde FETOŞ; iktidar koltuğuna kurulmamış mı?...
Kararnamelerle ülke yönetimi; FETOŞ ay pardon ECEVİT döneminde başlamamış mı?...
Yolsuzlukların üzerini örtmek, savcıların işlerine karışmak; ECEVİT hükümetinin en öncelikli görevleri arasına girmemiş mi?...
İşte böyle, dünü anımsadıkça diyorum ki...
-Sürekli düşünüyorum ve sürekli iç içeyim yaşadığımız olaylar bağlamında ortaya çıkan neden-sonuç ilişkileriyle ...
Koltuk sevdasına düşen ECEVİT iktidar olmak için şu ahir ömründe; Hüsamettin ÖZKAN aracılığıyla F tipi cemaatle girmeseydi gerdeğe, gelebilir miydik acaba bu günlere, böylesine ışık hızıyla ?...
Ve bu tartışma izleğinde, ECEVİT yerine ERDOĞAN yazdığınızda; demokrat kesilen tüm zevat nasıl da sıçrar havaya...Ama nedense o günlerde Cumhurbaşkanı SEZER'den başkası bir tek eleştiri yapmamış bir dönemlerin şu Karaoğlan'a...
Son yıllarda ülkenin gündeminde böylesine sık, sık seçimler oldukça; elimde değil, anımsayorum her defasında bu günleri tetikleyen ilk eylemi ve SEZER tarafından, ECEVİT'e fırlatılan ANAYASA kitapçığını...