Yazarlar

Bakraç

post-img
NE İYİ NİYETLİ YAZILAR YAZARDIM GEÇMİŞTE... OYSA BUGÜN KARARAN İÇİMDE KOPAN YALNIZCA UMUTSUZLUK FIRTINALARI... *BAKRAÇ Leyla, Harun'un masasının üzerinde duran küçük bakraçları görünce sordu. -Bunları kızına mı aldın?... -Hayır; Firdevs armağan etti. Toplu iğne ve tutaçlarımı koymak için... Leyla'nın bakraçla ilgilendiğini gören Asım'la Firdevs de yanlarına geldi. Bu dört iş arkadaşı, masa üzerinde duran iki küçük bakraç üzerine söyleşmeye başladılar. Leyla'nın gözleri bu iki küçük bakraca takıldığında çocukluğundaki evcilik oyunlarının tencerelerini, tavalarını, küçük bakraçlarını anımsamıştı. Anımsadığında Harun'un da onları kızına oyuncak diye aldığını düşünmüştü. Oysa Harun'un masası üzerinde duran bu iki küçük bakracın kullanım amacı başkaydı. Onların işlevi toplu iğne ve tutaçları korumak, onları iç boşluklarında saklamaktı. Harun Leyla'nın bu ilgisi karşısında bakraçlar üzerine konuşmasını sürdürdü: - Biz de Karadeniz'de "bakraç" deriz. Demek siz de Bursa'da "bakraç" diyorsunuz öyle mi?... Bir de kova var bilir misin?... - Elbette biliyorum; "kova" olarak adlandırılan kesik koni biçiminde olanı... Ama işte böyle yayvan ve kısa olanına Marmara Bölgesi'nde "bakraç" deniyor. Firdevs verdiği armağan üzerine böyle bir söyleşi ortamının doğmasından hoşnut söze karıştı: - Çocukken bunun gibi bakraçlarla sokak çeşmelerinden evlerimize su taşırdık... Harun sabırsızca onu yanıtladı: - Taşırken de çeşme başlarında delikanlılarla fingirdeşirdiniz değil mi ?... Sessizce onları dinlemekte olan Asım, sonunda konuşabileceği bir konu bulmanın sevinciyle atıldı: - Bizim Muş'ta da "bakraç" denir... O an Leyla, Harun ve Firdesv Asım'ın yanlarında olduğunun ayırdına henüz varmışçasına boş gözlerle yüzüne baktılar; " Şimdi sana Muş'ta ne dendiğini soran oldu mu ? " dercesine... Asım konuşmasını sürdürdü: - Bizim orada da diğerine "kova" denir, aynı buradaki gibi... Leyla düşündü; "Muş nere, Bursa nere...Oralardan buralara kalkıp geldiniz... Yeşilimizi, ovamızı, dağımızı, ormanımızı talan ettiniz... Bir de söyleşimize burnunuzu sokmasanız olmaz mı ?" diye usundan geçirirken, ters ters Asım'a baktı, ama o an kendini denetlemesi gerektiğinin bilincine vardı. Anadolu'nun değişik yörelerinden kalkıp, Yeşil Bursaları'na gelen bu insanlara, yaban ülkelerden gelmişlercesine uzak durduğu; suları, elektrikleri kesildiğinde, trafik tıkandığında, konut bedelleri yükseldiğinde; " Bunlar bizim gönencimizden çalıyorlar " diye yakındığı olurdu, yine öfkesi tez geçer; " Sen demokrat kadınsın, insan hakları savunucususun, hoşgör... Kürt ağaların, toprak reformunu engellediği bir ülkede; bir de insanlar biraz hırssız ve de tembelse olur böyle çarpıklıklar... Ah şu bölgeler arası dengesizlik sorunu.." der, öfkesini dizginlerdi. İşte bugün de alttarafı toplu iğnelerin, tutaçların içinde toplanacağı bu küçük bakraçlar nedeniyle yaptıkları gevezeliğe sokmuştu burnunu bu sonradan olma Bursalılar'dan birisi... " Sanki ona soran oldu; Muş'ta siz ne dersiniz ? " diye... Belli bir kızgınlıkla içinden geçirdiği bu düşüncelerini bastırmaya çalıştı. Asım'a hiçbir yanıt vermeden bir kez daha küçük bakraçlardan birini eline aldı. O an tek tek arkadaşlarına baktı; Ordulu Harun, Muşlu Asım, Bursa'nın Uludağ eteklerindeki dağ köylerinden Firdevs, sonradan değil anadan doğma Bursalı Leyla; elinde bir küçük bakraç, Anadolu'nun bir özeti gibi... Anadolu'nun her bir yöresinde aynı adla tanımlanan bu su taşıma kabı, böyle değişik yörelerden dört insanı birleştirmiş; ortak bir sözcükte, gerçekteyse ortak bir kültürde buluşturmuştu... Leyla öfkesini benliğinden uzaklaştırarak Asım'a dostça yanıt verdi: - Elbetteki Muş'ta da "bakraç", Bursa'da da... Bizler bu güzel yurdun, Anadolumuz'un çocukları değil miyiz ?... İşte bu küçük "bakraç" bile bizi nasıl da ortak bir kültürde, ortak bir geçmişte buluşturdu. Bir de bizlerin paramparça olacağını düşleyenler var... Bizler ortak geçmişimizden gelen, ortak kültürümüzle, ortak geleceğimize güvenle bakıyoruz. Geçmişte evlerimize su taşıdığımız bakraçlarımız, bugün birlikteliğimizin simgesi oldu, ne güzel... Haydi söyleyin okkalı bir Türk kahvesi de içelim beyler...

Diğer Haberler