Günümüzde hala sefere çıkan veya tatbikata giden Türk savaş gemileri Beşiktaş önlerine geldiklerinde, oradaki kabrinde ebedi dinlenmeye çekilmiş birini selamlarlar, gümbür gümbür top atışlarıyla.
Osmanlı’nın ilk Kaptan-ı Deryası Barbaros Hayrettin Paşa’dır bu kişi.
O’nun adına dikilen anıtın arkasındaysa, Yahya Kemal Beyatlı‘nın şu dizeleri yazılıdır:
“Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!
Adalar`dan mı? Tunus`dan mı, Cezayir`den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?”
Osmanlı Devleti’nin kaptan paşaları, hilatlerini Barbaros’un Beşiktaş’taki türbesinde giyerlerdi, bu törende dualar edilir ve fakir fukaraya yemek verilirdi.
Barbaros’un deniz cenkleri sonucu Osmanlıların Akdeniz’deki denetiminin artması üzerine Papalık, Venedik, Ceneviz, Malta, İspanya ve Portekiz gemilerinden oluşan bir “Haçlı donanması” kurdu ve başına da Andrea Doria getirildi.
Osmanlı donanması ile Haçlı donanması 1538’de Arta Körfezi önlerinde karşılaştı.
Haçlıların 600’den fazla gemisi vardı.
Bunların 308’i harp teknesi, 120’siyse en büyük oturak gemileriydi.
Haçlılar donanmaya on binlerce forsadan başka 60 bin de asker bindirmişlerdi.
Hayrettin Paşa komutasındaysa 122 kadırga ve forsalar dışında 20 bin asker vardı.
Toplamı 80 bin kişiyi bulan bir deniz savaşı daha önce tarihte hiç görülmemişti.
Savaş sonucunda haçlı donanması 128 gemisini kaybetmiş, 29’u da Osmanlı denizcileri tarafında ele geçirilmişti.
Hayrettin Paşa hiçbir gemisini kaybetmedi ancak, 400 kadar levendini bu savaşta kaybetti.
Hayreddin Paşa, tarihe “Preveze Deniz Savaşı” olarak geçen bu muharebenin mutlak zaferini Osmanlı devletine kazandıran Kaptanı Derya olarak adını tarihe altın harflerle yazdıracaktı.
Bu zafer Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’deki egemenliğini pekiştirdi.
Türklerin onayı olmadan bir tahta parçasını bile yüzdüremedi Latinler.
Kutsal Roma-Cermen İmparatoru Şarlken, Preveze’nin öcünü almak için 1541’de Cezayir’e saldırdıysa da başarılı olamadı.
Bu arada Fransa Kralı I. François, Şarlken’e karşı Osmanlılardan yardım isteyince, Kanuni Barbaros’u Fransa’nın Akdeniz kıyılarına gönderdi.
Barbaros, Toulon’da Fransız donanmasıyla birleşerek 1543’te Nice’i de aldı.
Türk denizciliğine altın çağını yaşatan Barbaros Hayreddin Paşa, 1534 yılında fiilen başladığı yeni görevinde on iki yıl süreyle çok büyük ve önemli seferler yapmış, birçok zafer kazanmıştır.
Bunlar artık bir Türk toprağı olan Cezayir’in haricinde Tunus, Mayorka, Pulya, Korfu, Venedik Seferleri, Adalar Denizi ve Akdeniz Seferleri ve özellikle 27 Eylül 1538 tarihinde Andrea Doria komutasındaki Haçlı Donanması’na karşı kazandığı Preveze Deniz Zaferi’yle, Fransa Kralını himaye için yaptığı Nice Seferidir.
Çok sayıda da denizci yetiştirmiştir koca reis, bunların en ünlüleri; Turgut Reis, Salih Reis, Piri Reis, Murat Reis, Seydi Ali Reis ve Kılıç Ali Reis’tir.
Şimdiki nesil tarih bilmiyor.
Oysa bir millet, geçmişiyle, ecdadıyla, kültürüyle var olur ve yoluna öyle devam eder.
Dünyanın en büyük denizcisinin ismini taşıyan sismik araştırma gemimiz Barbaros Hayrettin Paşa, al bayrağımızın renklerini yansıtarak, beraberinde kendisine refakat eden korvet ve hücumbotlarımız eşliğinde “Mavi Vatan’ın” sularını köpürte köpürte ilerlerken Kaptan-ı Derya’nın ruhu şad oluyor…
O sularda can veren on binlerce levendin hepsi birden artık ayaklanmış, filolarımızdaki gemilerin küpeştelerinde sabahlara kadar nöbet tutuyor.
“Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?”