Yazarlar

Bayram gelmiş neyime!

post-img
İbretlik bir olaydır… Bursa’nın eski avukatlarından Ali Abraş anlatmıştı bir vakitler. O dönemde 68 kuşağının hızlı gençlerinden biridir Ali abi. Ordu’daki fındık üreticilerinin tüccar tarafından sömürüldüğünü düşünen  Abraş ve arkadaşları oradaki köylüleri bilinçlendirip kurtarmak üzere Bursa’dan kiraladıkları bir otobüse doluşarak Karadeniz Bölgesi’ne doğru harekete geçerler. Ordu’ya gidilecek, oradaki fındık üreticilerine sınıf bilinci aşılanıp örgütlenmeleri sağlanacaktır. Onlar daha gidecekleri köye varmadan haberleri ulaşır köylülere: “Göyümüze gızıl gomanistle geliyomuş, yetişin ey ahali!..” Evinden kürek sapını, üvendireyi kapan meydana koşar. Daha oraya varır varmaz otobüsün camını çerçevesini indirdikleri gibi kendilerini tüccardan kurtarmak isteyen gençleri bir güzel sopalarlar Ordulu fındık üreticileri. Otobüsün zavallı şoförü kafası gözü patladıktan sonra fındık bahçelerine  kaçışan gençleri yollardan toplar daha sonra tek tek. “İşte o gün artık iyice anladım” demişti Ali Abraş, “Ordulu fındık üreticileri bizim tarafımızdan kurtarılmak istemiyorlardı!..” Sadece onlar mı? Bu gün “işçi sınıfı” da sol partiler tarafından kurtarılmak istemiyor! Kurtarılmak istemediği için oyunu AKP’ye ya da mensupları geçmişte işçi hareketine karşı grev kırıcı olarak taşeronluk etmiş MHP’ye veriyor. Hani gene bir aydın olarak her zaman sahip çıkarız, çıktık, bir gazeteci olarak da  her zaman sıkıntılarını yazar çizeriz ama kendi hakkını hukukunu koruyamayan, durması gerektiği yeri bilemeyen işçi sınıfı için bayram kutlamak onca yılın ardından dün artık hiç içimden gelmedi doğrusu! “Bayram kutlayacağız” diye yollara düşüp yürüyen pek çok insanın inancı ve samimiyetinden şüphe ediyorum zaten artık ben! Bir kere en başta zaten devlet riyakar! 1 Mayıs gününü resmi tatil ilan edip, “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanmasına karar vereceksin, ondan sonra da yolları kesip meydanları kapatarak bunun önüne geçmeye çalışacaksın! Var mı böyle komik bir şey? Nitekim dün Bursa’daki yürüyüş sırasında çekilen fotoğraflara bakınca kendime yine hak verdim doğrusu. Doğru dürüst işçi yok meydanda! İstemiyorlar işçi kardeşlerimiz solcular tarafından kurtarılmayı hala! Çalıştıkları otomobil fabrikalarından kendilerine biraz ucuz ve taksitle verilen yerli otomobillerine binip, mangallarını ve çalı çırpıyla ısınan saçtan imal edilmiş  semaverlerini de alarak, ana menüleri tavuk kanadıyla birlikte çoluk çocuk dağ yollarına pikniğe gitmeyi tercih etmişti bu kardeşlerimiz bayram kutlamak yerine; onların umurunda bile değil, “bayram gelmiş neyime” havasında hepsi? Onlar istemezken ben mi kutlayacağım 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı? Peki kim var meydanda? Bir ömür boyu geçimini ve akşamları rakı sofrasını “sendikacılıktan” sağlamış  bir avuç sendika ağası var mesela. Hiç birinin ağzından hak aramayı neredeyse imkansız hale getirmiş sendika ve grev yasalarına dair tek bir kelime dahi duyamazsınız son yıllarda onların ağzından. Keyifleri tıkırındadır çünkü, parayı kapıp, yan gelir yatarlar habire. İşte böyle 1 Mayıs’larda da dostlar eylemde görsün misali efelik taslayıp sloganlaşırlar. Başka kimler var mesela? Heykel’deki Atatürk anıtının önünde bildiri okumayı ya da merkez postaneden topluca telgraf çekmeyi şehvetle seven ve her fırsatta çıktıkları eylemleri bir mastürbasyon yani, Türkçe deyişiyle “öz doyurum” olarak gören, eski solcu üç-beş sivil toplum örgütü ve akademik oda yöneticisi de var zaten her zaman olduğu gibi. Yaşamı boyunca hiç olmadığı gibi işçiyle, emekle ne alakası varsa ova talancısı, kaçak inşaatçı ve de kira geliri rantçısı CHP’li bir milletvekili adayı da var orada, boyalı saçları güneşte parıldarken, tamamı porselen 32 dişini birden göstererek sırıtıp durmakta. Daha önceki 1 Mayıs’larda hiçbir zaman ortaya çıkmamış CHP’li yeni yetme bir aday daha çarpıyor göze üstelik de sıranın en başında yer tutmuş kendisine. Dünyanın en büyük kapitalisti, en azgın sömürücüsü Amerika’nın vatandaşı olsun diye doğumuna yakın oraya giderek çocuğunu bu ülkede dünyaya getiren bir insandan gerçek bir solcu ya da emek dostu olur mu Allah aşkına sevgili okurlar, siz söyleyin bana? İşçi bayramı kutlarken samimimi şimdi bunlar yoksa, fotoğraflarda görünerek vaziyeti mi kurtarıyorlar sizce? Partisinde çalışan çaycıyı, sekreteri bile geçmişte sigortalı yaptırmamış o CHP’li eski yönetici şimdi neyin iki yüzlülüğünü yapıyor insanlara? Bak sen! Taşeron işçi çalıştıran, personel ihalesini verdiği şirkete çalışanlarını boğaz tokluğuna, köle gibi ezdiren belediye başkanımız da oradalarmış! İşçi bayramını kutluyorlarmış şu kadarcık utanıp sıkılmadan. Yakışır abimize! Peki ya iki yüzlü bizim takıma ne demeli? Geçmişte arkadaşları grev yaparken birlikte görüleceğiz diye höt korkusuyla  gazete binasının kapısına çıkmaya bile korkan gazeteci-yazar takımı da ordaymış! Dım tıs, dım tıs, dım tıs! Sadece onlar mı? Değil elbette, başka gazetelerde çalıştıkları halde sütun ya da köşelerinde bu olaya dair “neme lazım” diyerek, tek harf bile yazamayan kardeşlerimiz de kutlarlarmış 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı, sevsinler siz! Hatta, pencere üstü camcam, öpsün hepinizi kıllı amcam! Siyasete şu kadarcık bir emeği ya da katkısı geçmemişken, CHP’de yapılan önseçim öncesi kahvehane kahvehane gezerek “abilerim, ablalarım… Aday olduğum için, mezhebim ve etnik kimliğim nedeniyle gazeteci kocamı işten kovdular” diye oy toplayanların bayramı olup gitmiş şimdilerde 1 Mayıs’lar! Bursa’da yürüyüp slogan atarak kendilerine piyasa yapan hiç kimsenin bayramı değildi dün 1 Mayıs. Asıl kimin bayramıydı biliyor musunuz? Ellerinde kızıl bayrakları olduğu halde binlerce polisin arasından yasağı delip Taksim Meydanı’na dalan 30-40 kişilik TKP’li gencindi. Ordulu fındık üreticileri tarafından değilse bile, mukaddes işçi sınıfımızın oy verip üç dönemdir iktidara getirdiği AKP’lilerin emriyle polisten yine sopayı yediler, feci şekilde dövülüp Emniyet’e götürüldüler ama… Helal olsun onlara, buradan binlerce selam olsun.    

Diğer Haberler