Yazarlar

Bir Ahmedinejad geçti Bursa’dan

post-img
Son derece mütevazı bir adam İran’ın 6’ncı Cumhurbaşkanı Profesör Mahmud Ahmedinejad. Necmettin Erbakan Vakfı Bursa Şubesi’nin konuğu olarak geldiği kentimizde, Hilton Otel’de ağırlandı. Ve o akşam onuruna düzenlenen yemeği “boşuna masraf yapmaya ne gerek var” diyerek iptal ettirdi. Kendi memleketinde işine belediye otobüsüyle giden, makamına sefer tasıyla yemek götüren bir adam Ahmedinejad. Geçen hafta Merinos Atatürk Kültür Merkezi’nde, Saadet Partisi eski Genel Başkanı merhum Necmettin Erbakan’ın vefatının 4’ncü ölüm yıl dönümü nedeniyle düzenlenen anma toplantısının şeref konuğuydu kendisi. Osmangazi salonunda misafiri beklerken gözlerim ister istemez duvarlardaki son derece kaliteli ahşaptan yapılmış kaplamalara takılıyor ve aklıma Bursa Büyükşehir Belediye eski Başkanı Merhum Hikmet Şahin geliyor. Ve elbette devamında da şimdi oraların sefasını süren ancak, geçmişte Merinos’u yaparken Şahin  hakkında demedik laf bırakmayan oraların şeysi Semih Pala’yı düşünüyorum. Bir ara kalkınca görüyorum ki kültür merkezinin helalarını bile idare edemiyor Semih Pala, klozetleri sanki yıllardır hiç temizlenmemiş gibi pis ve berbat bir halde. Ortam hayli gergindi. Biz salonda misafirin otelden gelmesini beklerken, Bursa İl Emniyet Müdürlüğü’ne ulaşan çok sayıda suikast ihbarı sonucu içerideki güvenlik önlemleri en üst düzeye çıkarılmıştı. Beraberinde 35 İran istihbarat teşkilatı (VEVAK) mensubu personelle gelmişti Ahmedinejad. Önce, Bursa’da tam 7 yıl kalan İran İslam Devleti’nin kurucusu Humeyni’nin bir süre barındırıldığı İpekçilik’teki evi ziyaret etmiş, ardından da Ulucami’de kıldığı Cuma namazından çıkışta halkın büyük bir ilgisi ve sevgi gösterileriyle karşılaşmıştı. Milli görüş liderinin ölümünün ardından Saadet Partisi’nin anahtarlarını bir türlü teslim etmek istemeyen eskinin dinozorları, Erbakan’ın oğlunu partiye bile sokmamışlar, bunun üzerine Fatih Erbakan da tam 60 ilde babası adına vakıf örgütlenmesi kurarak siyasetteki iddiasını sürdürmeye girişmişti. Ahmedinejad ziyaretinin davetini bundan kısa bir süre önce İran’a giden vakfın Bursa Şube Başkanı Naim Öztürk yapmış, İran eski Cumhurbaşkanı kendisine takdim edilmek üzere buradan götürülen hediyeleri görünce, “ne gerek var, siz zaten Erbakan hocamızın bize birer hediyesiniz” diyerek iltifat etmişti. Türkiye ziyaretinde önce İstanbul’a uğruyor Ahmedinejad. Orada da sadece eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le görüşüyor. Saraya gidip de Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmemesiyse siyaset kulislerinde çok manidar bulunuyor. Nitekim toplantı için gelen kutlama telgrafları okunduğunda özellikle 3 kişinin yolladığı mesajlar çok dikkat çekiciydi. Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Faruk Çelik de iyi dileklerini ilettiler oğul Erbakan ve salonda bulunanlara. AKP’li milletvekillerindense sadece şunlar telgraf göndermişti: Hüseyin Şahin, Önder Matlı, Hakan Çavuşoğlu ve Mustafa Öztürk. Refah Partisi kurucu Genel Başkanı Ahmet Tekdal ve Refah-Yol Hükümeti’ndeki “havuz sisteminin mimarı” Fehim Adak gibi isimler de ahde vefa gösterip, safları bozmayanlar arasındaydı. 27 Şubat 2011 yılında kaybettiğimiz Necmettin Erbakan’sız Türkiye siyaseti gerçekten çok eksik. AKP Hükümeti’nin daha göreve geldiği ilk günlerde yaptığı icraatlardan biri de sözünü ettiğim “havuz sistemini” derhal kaldırmak olmuştu. Oysa devletin tüm parasını bir havuzda toplayıp ihtiyaç duyan kamu kurumlarına oradan pay edilmesini sağlayan bu sistem bu coğrafyanın son 200 yılda gördüğü en “milli” uygulamalardan biriydi. Bu gün vatandaştan para toplayan maliye unsurları ertesi gün kasalarında olanları düşük faizle özel bankalara yatırıyorlar, yatırımcı bakanlıklar için sürekli sıcak paraya ihtiyaç duyan hazineyse bu tefeci kuruluşlardan devamlı borç para alarak milyarlarca lira faiz karşılığında devlet çarkını döndürmeye çalışıyor. Nerede Erbakan, nerede Recep Tayyip Erdoğan! Rahmetli Erbakan başbakan olduktan sonra dönemin Amerika büyükelçisi ziyaretine gidip diyor ki özetle kendisine, “Biz sizin gelmenizi istemezdik ama oldu bir kere ne yapalım! Ancak şu sayacağım hususlara dikkat ederseniz gül gibi geçinip gideriz, aramızda hiçbir sorun yaşanmaz. İran’la ticaret yapmayacaksınız bu bir, İran’a ziyaret yapmayacaksın iki, İslam ülkeleriyle ticaretini sınırlı tutacaksın bu üç, Amerikan üslerine ilişmeyeceksin dört, Çekiç Güç’e dokunmayacaksın beş, Irak petrol boru hattını açmayacaksın bu da  altı.” Necmettin Erbakan tam tersini yapar ve ilk resmi ziyaretini İran’a gerçekleştirir! Merinos’taki 1600 kişilik Osmangazi kongre salonu toplam üç adet balkonlarıyla birlikte tıklım tıklım dolu. Çok büyük bir sınav veriyor o akşam Erbakan Ailesi. Nitekim her şeyi saniye saniye birinci balkonun sahneye yakın tarafından izleyen Necmettin Erbakan’ın akıllı ve becerikli kızı Elif Erbakan, toplantı bitip de konuklar çıkışa doğru yöneldiğinde göz göze geldikleri kardeşi Fatih Erbakan’a sağ elinin baş parmağıyla “milli görüş işareti” yaparak ifade ediyor başarıdan duyduğu memnuniyeti ve takdir duygularını. Daha önce bir kere dinlemiştim Fatih Erbakan’ı. Konuşması zayıf ve acemiceydi. Ancak geçen akşam gördüm ki bu artık “maya” tutmuş! Üstelik de irticalen o kadar güzel bir konuşma ve hitabet sergiledi ki oğul Erbakan, çok beğendim  doğrusu. Bundan sonra Fatih Erbakan’ı izlemeye devam edin. Ülkede yaşanan siyaset zehirlenmesinin “panzehirinin hazırlanmasında” beş-on yıl sonra onun da çok önemli katkıları olabilir. Bir de konuşması, yürüyüşü, omuz yapısı, beden diliyle bir insan bu kadar mı çok benzer babasına!   Erbakan Vakfı’nın gençlik örgütlenmesindeki isimler salona gelip oturduktan sonra ürkek bakışlarla etrafı süzen yine genç o insanların bir şeyler planladıklarını daha o dakika fark ederek, etraflarına da belli etmeden sessizce yerleşmişler. Ahmedinejad kürsüye çıktığı anda protesto ve bayrak açma girişimini saniyesinde yine vakıftaki o gençler önledi. Ciddi de bir şey de yaşanmadı, biraz tartaklanıp dışarı atıldılar Ahmedinejad muhalifleri. Muhteşem bir konuşma yaptı İran eski cumhurbaşkanı. En az bir sosyalist kadar kapitalizm ve sömürüyü yerdi, adaletten, muhabbetten, özgürlükten ve barıştan dem vurdu. Sömürücülerin “milletlerin özgüvenlerini” hedef aldıklarını ve bunun önüne geçebilmek için neler yapılması gerektiğini anlattı. “Muhabbetle, dikenler çiçeğe dönüşür” dedi. Şu sözlerle bitirdi konuşmasını: “Yaşasın bahar, yaşasın insan, yaşasın birlik, adalet, yaşasın özgürlük ve aşk!” Gecenin sonunda sahnede konuğa hediyeler takdim edildi. Ama özellikle vakfın Bursa şube başkanı Naim Öztürk’ün, Ahmedinejad’a sunduğu ve Kütahya Porselen tarafından sadece 2 adet üretilen altın sırlı o koskoca billur vazonun hikayesi çok ilginçti. Özellikle seçilip satın alınmıştı. İslam ülkelerinin birlik ve dayanışması temennisiyle verildi o akşam sözünü ettiğim muhteşem vazo İran eski cumhurbaşkanına. Diğeriniyse, Recep Tayyip Erdoğan son ziyaretinde Katolik Papa Franciscus’a hediye etmişti.      

Diğer Haberler