Bursa’nın kesin ancak, belki de Türkiye’nin en büyük kitapçılarından Bursa Kültür Merkezi’nin (BKM) kurucusu Kubbettin Bingölballı, Facebook hesabından İbn-i Sina’yaatfedilen “iyiliğin şartı beştir” başlıklı bir tespiti paylaşmış.
Şunlarmış tam manasıyla iyilik yapmanın koşulları:
“Tez olmalı, gizli olmalı, gözde büyütülmemeli, sürekli olmalı ve yerini bulmalı.”
Ne kadar da doğru kavramlar bunlar değil mi?
Bundan tam 1037 yıl önce Asya’nın tam ortasında, Buhara yakınlarındaki Afşana kasabasında doğan İbn-i Sina her ne kadar birileri tarafından ısrarla Fars ya da Arap olarak tanıtılmaya çalışılsa da buz gibi Türk’tür ve taşıdığımız kültürel mirasın göğsümüzü kabartan tarihi, abide kişiliklerinden biridir.
Batı'da "Avicenna" ismiyle adıyla tanınır İbn-i Sina.
Felsefe, matematik, astronomi, fizik, kimya ve en çok da tıptır bu büyük bilgi adamının ilgi alanları.
Sadece doğuda değil, orta çağda Avrupa’da da dünyanın en büyük tıp bilgini sayılır.
Yalnızca astronomi ya da matematik değil, özellikle insanda “kalp-damar sistemini”inceledikleri başta olmak üzere pek çok eser bırakmıştır geriye.
İnsana, insanlığa çok büyük, en büyük “iyilikleri” dokunanlardan biridir.
Batıda 16’ncı, doğudaysa 19’ncu yüzyılın başlarına dek tıp mekteplerinde okutulmuş olan “el-Kânûnfî't-Tıb” yani “Tıp Kanunu” da onun eseridir.
Beş kitaptan oluşan bu ansiklopedik eserin birinci kitabı “anatomi ve koruyucu hekimlik”, ikinci kitabı “basit ilaçlar”, üçüncü kitabı “patoloji”, dördüncü kitabı “ilaçlarla ve cerrahi yöntemlerle tedavi” ve beşinci kitabıysa “çeşitli ilaç yapımlarıyla ilgili” ayrıntılı bilgiler verir.
Yaklaşık 150 kadar emaneti vardır rahmetlinin.
Dünya tıp tarihine tam 600 yıl aralıksız rehberlik etmiştir İbn-i Sina.
Daha o dönemden “mikropların” varlığını sezmiş, bırakın mikroskobu, büyütecin bile henüz bulunmadığı o sıralarda eserlerinde, “hastalık yapan ve göze görünmeyen mahluklardan”söz etmiştir.
Dahası Şems’le birlikte olağanüstü duygular yaşayan Mevlana, Mesnevi’sinde “aşkı”anlatırken, İbn-i Sina’nın “Aşkın teşhis ve tedavisini” de yazdığı “Şifa” isimli kitabından alıntılar bile yapmıştır!
Demek ki acısız olmayan ve tedaviye muhtaç “gerçek aşkın” bir hastalık hali olduğunu bin küsur sene önce keşfedenlerden biriydi İbn-i Sina aynı zamanda.
Bugün Paris Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin, St. Germain Bulvarı yanındaki konferans salonunun duvarında iki kişinin büyük boy portresi asılıdır:
“İbn-i Sina ve er-Razi”
Bir kişi kendisini hatırlayan son insan yaşamdan ayrıldığında gerçekten ölmüş sayılır.
Er-Razi de İbn-i Sina’nın çağdaşı bir Türk hekim ve bilim adamıydı.
Bugünkü gençlik bunları bilmiyor, öğretilmiyor artık okullarda bu sıra dışı kişilikler.
Er-Razi’nin de çok büyük iyilikleri oldu insanlara ve insanlığa.
Tarihte bilinen ilk göz ameliyatını o yapmıştır mesela, modern kimyayla, kimya mühendisliği arasındaki geçişi o sağlamıştır, alerjik astım üzerine yazılan ilk makale onundur, su çiçeğiyle, kızamığı bilimsel esaslara göre birbirinden o ayırmıştır, alkolü tıpta ilk o kullanmıştır, sülfürik asidi o keşfetmiştir…
Seni hatırlayan en son kişi bu yaşamdan ayrıldığında gerçekten ölmüş sayılırsın!
Bu insanların hiçbiri tam anlamıyla ölmüş değiller.
Geride bıraktıkları eserleri, yaptıkları “iyiliklerle” hâlâ yaşayıp gidiyorlar aramızda.
Doktor Abdi Gazioğlu da öyle.
Önceki hafta talihsiz bir kaza sonucu kaybettiğimiz Abdi abi de gördüğünüz gibi hâlâ hayatta aslında.
Bir insan bu kadar iyi, bu kadar mı iyiliksever olur.
Uzun yıllar görev yaptığı Muradiye Devlet Hastanesi’nde kapısını çalan hasta, çaresiz, yardıma muhtaç hiç kimseyi geri çevirmedi Abdi Gazioğlu.
Herkesin derdine derman olmaya çalıştı.
Güler yüzlü, neşeli, çevresine mutluluk saçan iyi yürekli bir Bursalıydı.
Gazioğlu ailesine ve evlatlarına tekrar baş sağlığı ve sabır diliyorum.
Bizler ölümlüyüz, yaşadığımız sürece Abdi abiyi iyilikleriyle, hayırla, duayla anmaya devam edeceğiz ama...
Keşke kardeşleri ve sevenleri bir araya gelseler de ata toprağı Orhaneli’ye onun adını taşıyan bir kütüphane, cami ya da ne bileyim güzel bir çeşme filan gibi bir şey yaptırılabilse.
Belediye Başkanı İrfan Tatlıoğlu bunun için her türlü destek ve katkıyı sağlayacaktır, eminim.
Aramızdan çok erken ayrıldın güzel insan, çok çok üzdün, kahrettin hepimizi…
Geride bıraktığın hoş seda yankılanmaya devam edecek şu güzelim gök kubbede.
İnanıyorum ki ardında bıraktığın hayır dualar seni iki cihanda da mesut kılacak.