Yazarlar

Bir militan milletvekili adayı

post-img
Sizi bilmem ama ben de yaşlandıkça niteliksiz kalabalıklardansa, nitelikli yalnızlıkları tercih edenlerden biri oldum son yıllarda. Hep aynı şeylerin yaşanılıp, aynı şeylerin konuşulduğu birliktelikler çok sıkıyor beni artık. Onun yerine bilgisayar başında İnternetten bir şeyler okuyup izlemek daha çok mutlu ediyor ve zenginleştiriyor insanı. Aynı anda çok uzaktakilerle bile sesli ve görüntülü sohbet edip konuşma imkanı varken üstelik! Konuşmaktan, anlatmaktan, dinlemekten, anlamaktan asla sıkılmayacağım etrafımdaki çok az sayıda insandan biriydi Tankut (Sözeri) abim. Şiir, edebiyat, tarih, felsefe, bilim, astroloji, fizik, antika, obje bilimi, kısacası aklınıza hangi alan gelirse gelsin mutlaka sizinle de paylaşacağı, okunup araştırıldıktan sonra teyit edilmiş bir bilgisi vardı Tankut abimin. Kitaplarını Amerika ya da Avrupa’dan getirtir, en doğru kaynaklardan İngilizce yazılmış olanını okuyarak öğrenirdi. Kısa bir süre önce sadece kadim bir dostumu değil aynı zamanda koca bir hazineyi de kaybettim. Bundan yıllar önce yine davet etti evine bir akşam. Çilingir sofrasını hazırlamış. “Ben’im” diyen aşçılara şapka çıkartacak ölçüde kendi elleriyle hazırlayıp süslediği o güzelim meze ve yemekleri masaya serpiştirmiş. O gece laf lafı açtı konu siyasete geldi. Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçmesiyle herkesin ümitlenip heyecanlandığı sıralardı o vakitler. Geçmişte Barış Partisi’nin Bursa İl Başkanlığı görevini de yürüten Tankut abim “Mehmet Ali be “ dedi, “benim yaşım yetmişe dayandı. Yani hiç kimsenin gelip de bir yerlere aday olur diye benden korkmasına gerek yok. Bu saatten sonra bizden ancak istifade ederler sadece. CHP’ye üye olup katkı sunayım diye düşünüyorum. Sen ne dersin? Ayrıca nasıl yapmalı bu işi?” “Çok iyi olur Tankut abi” dedim, “hem ondan kolay ne var? Ben söylerim Gürhan’a, (Gürhan Akdoğan Bursa İl Başkanı o sıra.) senin üyeliğini değerli insanların CHP’ye katılımını hızlı biçimde düzenleyen 12’nci maddeden derhal yapar.” Hemen o hafta da bir toplantı için gittiğim CHP il binasında Akdoğan’a söyledim, “Tankut abi üye olup destek vermek istiyor. Kendisini bir ara. Çay içmeye davet et. Onurlandır” diye. “Ne demek Memedalicim, derhal” yanıtını verdi Gürhan Akdoğan. Aradan birkaç ay geçince Tankut abime “üyelik kartının gelip gelmediğini” sordum? “Ne kartı dedi” şaşkınlık içerisinde “arayan soran bile olmadı ki beni!..” Sonra tekrar uğradım CHP İl Merkezinde Gürhan Akdoğan’a: “Yoğunluktan dolayı unutmuş olabilirsin. Hem belki telefon numarasını da bulamadın. Al işte şuraya yazıyorum, Tankut abiyi bi ara, ayıp oldu adama.” “Ne demek Memedealicim, derhal” yanıtını verdi Gürhan Akdoğan! Aradan üç ay kadar bir süre geçtikten sonra bırakın üye yapmayı, Gürhan Akdoğan’ın nezaketen bir arayıp da hal hatır bile sormadığını öğrendikten sonra hayli canım sıkılmış, epeyce de üzülmüştüm doğrusu. “Küçük olsun benim olsun” anlayışının temsilcileri o koltukları işgal etmeyi sürdürüyorlardı demek hala! O günlerde CHP Osmangazi İlçe eski başkanlarından Ahmet Memişoğulları’yla karşılaştık. Genel Başkan Deniz Baykal kendisini önce Ankara’ya çağırıp İl Başkanlığı’na  “aday olma” diye baskı yapmış,  “hayır” yanıtı vermesinin ardından da  aralarında kendisini destekleyen Osmangazi İlçe eski başkanları Sabit Şerbetçioğlu ve Recep Tek de dahil olmak üzere yaklaşık 40 kişiyle birlikte Gürhan Akdoğan tarafından partiden ihraç edilmişti Ahmet Memişoğulları. Baykal’ın ilçe başkanlarını bizzat tek tek arayıp, aratmasına rağmen Bursa İl Kongresini sadece 6 oy farkla kaybetmişti Memişoğulları. İhraç edildikten sonra asla küsüp uzaklaşmamış, hukuki zeminde verdiği mücadele sonucu açtığı tüm davaları kazandığı sırada arkadaşlarıyla birlikte Kılıçdaroğlu yönetimi tarafından affedilerek partiye yeniden kazandırılmıştı. “Akdoğan’ın, Tankut abiyi bir türlü üye yapmadığını” anlatıp, serzenişte bulununca o günkü karşılaşmamızda, “Bırak sen onu b’olum” dedi, “Metin’e yaptırırız Tankut abinin üyeliğini!” Metin Çelik, CHP Nilüfer İlçe Başkanı’ydı o sıralar. Üyelik işlemini hemen yapıp, kartını da 15 gün içerisinde Ankara’dan getirtip, kendi elleriyle teslim etti. Ve Tankut Sözeri CHP üyesi olarak ayrılıp gitti aramızdan. Ahmet Memişoğulları’nı çok uzun yıllardan beri tanıyıp severim. Cumhuriyet Halk Partisi 1992’de yeniden kurulup hayat bulduğunda 24 yaşında bir Bursa İl Başkan Yardımcısıydı. O dönemde 12 Eylül yasaları hala hüküm sürdüğü için siyasi partiler gençlik ya da kadın kolları oluşturamıyor ve örgütlenmelerini vakıflar üzerinden sürdürmeye çalışıyorlardı. CHP’nin 1980’den sonra ilk gençlik örgütlenmesine ev sahipliği yapan Sosyal Demokrasi ve Gençlik Vakfı’nın da kurucu Genel Başkanıydı Ahmet Memişoğulları. 1999 yılında parti baraj altında kaldığında yaşadıklarını her fırsatta anlatır. O akşam seçim sonuçları belli olana dek ortalıkta bin kişiden fazla insan vardır. Vakit ilerledikçe içeride sadece kendisinin kaldığını fark eder Memişoğulları. Yine İl Başkan Yardımcısı sıfatıyla muhabirlerin tüm sorularını kameralar önünde yanıtladıktan sonra geç vakitte parti merkezini kilitleyerek göz yaşları içinde evine gider. Uykunun tutmadığı o gecenin sabahında saat tam sekizde gidip kapıyı inadına açtıktan yarım saat sonra içeriye birbirleriyle arkadaş üç genç girer. Biri jeoloji mühendisi, biri avukat, diğeri de mimardır bu gençlerin. “Bu durumdan biz de sorumluyuz. Bu bayrağı el birliğiyle yeniden kaldıracağız. Üye olmak istiyoruz” derler ve yine göz yaşlarına boğulan Ahmet Memişoğulları her birine ayrı ayrı sarılarak üyelik işlemlerini hemen yapar oracıkta. İsimleri gibi hem niyetleri hem de suretleri “kara” olan birileri yıllardan beri ısrarla “Memişoğulları ve arkadaşlarının partiyi küçük tuttukları, üye föylerini Ankara’ya giderken yakıp Mezitler Deresi’ne attıkları” gibi yalan ve iftira dolu çirkin iddialarını yaymaya çalıştılar. Oysa 2000 yılında başlayıp, 2007’de tam 7 sene sürdürdükten sonra CHP  Osmangazi İlçe Başkanlığı görevini devreden Ahmet Memişoğulları partiyi 500 üyeyle devralmış, giderken de 3 bin üyeyle bırakmıştı. Partiye inanmış üye değil, sadece önseçimde kendisine oy verecek yandaş kaydeden, -belgesiyle birlikte yayınlamıştık- üstelik de İl Başkanlığı tarafından 12’nci maddeye göre yapılmış üyelikleri iptal ettirmek için de “sabıkaları vardır” diye genel merkeze “yalan ihbarda” bulunan CHP Osmangazi’nin bir önceki ilçe başkanının bu partide yatacak yeri yoktur! Ahmet Memişoğulları yine bazıları gibi Kemal Ekinci’yle birlikte istifa ettikten sonra tam 10 yıl boyunca partiye uğramayanlardan biri değildir!.. Gürhan Akdoğan tarafından ihraç edilip, kurucusu olduğu CHP’den uzaklaştırıldıktan sonra bir yerel, bir genel seçim bir de referandum yaşamış, bunların tümünde var gücüyle partisi için mücadele edip gece gündüz çalışmıştır. Bizzat Gürhan Akdoğan’ın kendisi de dahil olmak üzere pek çok ismi bulup CHP’ye katan bizzat Ahmet Memişoğulları’nın kendisidir. Memişoğulları şimdi bu ayın 29’unda yapılacak ön seçimde “49’ncu sıradan” milletvekili aday adayı. Görev yaptığı dönemlerde Bursa’da renkli siyasetin güzel örneklerini uygulayan Ahmet Memişoğulları’nın Kuvva-i Milliye ruhuna atıfta bulunarak, “Meclis’te militan bir milletvekili olmak istiyorum” şeklindeki sözü çok hoşuma gitti benim. CHP’nin gerçekten sümsük, pısırık olanlara değil, Ahmet gibi mücadeleci, çalışkan, kendisini fazlasıyla ispatlamış ve kürsüye yumruğunu vurduğu vakit ses getirecek milletvekillerine ihtiyacı var. Ha! bir de, pek çok kişi için aynı şeyi söyleyemem, milletvekili seçildiği vakit  günün 24 saatinde kapısını çalabileceğiniz, sabaha karşı üçte arayıp da “başım darda kalk gel” diyebileceğiniz bir insandır Ahmet Memişoğulları. Sözünün eri, iyi insandır. Tankut abimi sağlığında mutlu ve onure edip, cüzdanında CHP üyelik kartı olduğu halde uğurlamamızı sağlayacak kadar da  “dost” insandır. Hayırlı uğurlu olsun, yolu açık olsun.    

Diğer Haberler