Vergi ödemeye gittim Osmangazi Belediyesi Emlak Dairesi'ne geçen yıl, gişedeki başörtülü kıza yaklaşarak devletin verdiği belgeyi uzatıp, "Engelli olduğumu ve sıra beklememek konusunda gerekli kolaylığı sağlamasını" rica ettim.
"Git otur oraya" dedi hatun; "sıran gelince uğrarsın"!..
Canım sıkıldı, gittim "beyaz masalara" şikayet dilekçesi verdim, bir ay sonra gelen yanıtta "Personele gerekli ikaz yapılmıştır" deniliyordu...
Ben bilirim böyle ikazları, önden "cıss", artık kimin neyiyse arkadan "pıss"!..
Peki, benim kırılan kalbimin mimarı kim olacak?
Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar veya orada yetkili biri arayıp da personeli adına özür diledi mi?
Yok!
Hont bir belediyecilik anlayışı!
Ramazan mübarek gün, Osmangazi'den iki kangal sucuk, 250 gram antrikottan pastırma, bir kilo eski kaşar, yarımlık erken hasat 0.3 asit İlhan Sarı Zeytinyağı, 5 okka Gemlik sele zeytini, bir kilo filiz çay, 250 gram kurutulup, marine edilmiş domates kurusu, patlıcan herse, "millet tüm bu göz boyamaları yerse", yollandı mı tarafıma bir erzak kolisi?!.
Mustafa Dündar bir beyanatında "Biz, örnek alınan bir belediyeyiz. Tüm Türkiye, bizi takip ediyor. Vatandaşa hizmetin nasıl yapılaması gerektiği konusunda, çalışanlarımızı örnek alsınlar. Gönül belediyeciliği nasıl yapılırmış, gelsinler Osmangazi'ye baksınlar. Biz, göreve geldiğimiz günden itibaren parayı çarçur etmedik. Tasarruf ettik. Küçük büyük demeden işimizi yaptık" demiş...
Osmangazi Belediyesi'nin, "UNESCO'dan aldık" dediği ödül sahte çıktı mı?
Çıktı!
"Milletin daha doğrusu, Ak Parti Genel Merkezi'nin gözünü boyayacağız" diye boşa akıttıkları mangırlar heba oldu mu?
Oldu!..
CNN Türk ekranına toplam 12 buçuk dakikalık çıkma karşılığında televizyon kanalına verilen tam 35 bin 400 lira paranın belediye bütçesinden ödetildiği gerçeği meydanda mı?
Meydanda!
"Unesco Mustafa'nın" daha milyonlarca lira parayı yine benim ödediğim vergilerden ulusal ve yerel medyaya hiç düşünmeden sunduğu, üstelik de kedilerin bile izlemediği yerel televizyon kanallarının Dündar sayesinde yıllardan beri köşeyi döndükleri bir gerçek mi?
Gerçek!
(Hala kedilerin bile park etmedikleri o otoparka bu gün hiç girmiyorum bile!..)
"Unesco Mustafa'nın" vatandaş yerine, yerel medyadaki bazı çakalların gönüllerini hoş ettiği ve bunu yaparken de benim paramı harcayarak "siyasi ikbal" gözettiği vakıa mı?
Vakıa!
"Unesco Mustafa'nın" bundan böyle her söylediğinin mutlaka araştırılıp, incelenmesi gerektiği iyice ortaya çıktı mı artık?
Çıktı!
Yerde ne var?
"Yer boncuk...
"Gökte ne var?
"Gök boncuk..."
Kaldır beni hoppacık!
Mustafa Dündar yine açıklama yapıyor 2021 yılı için geçenlerde:
"İşçilerimize en yüksek asgari ücreti biz veriyoruz... Türkiye'nin asgari ücret rekoru 3 bin 835 lira oldu!.. Türkiye'nin en yüksek asgari ücreti büyük sevinçle karşılandı... Osmangazi Belediyesi, personel maaşlarına yüzde 25 ile 47'e varan oranlarda iyileştirme yaptı..."
Meğerse bu da doğru değilmiş!
UNESCO olayında yaşandığı gibi aslında bu da bir "asgari ücret" kandırmacasıymış!
İşin doğrusunu, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz'ın göreve geldiğinden bu yana yürüttüğü çalışmalarını anlattığı toplantıdan dönüşte "Yıldırım Bülten" isimli yayın organından öğrendik...
Meselenin gerçeği Oktay Yılmaz işçisine, Mustafa Dündar'ın verdiğinin çok ötesinde bir zam oranı uygulayarak (yüzde 44-56 arası) çalışanlarını ihya etmiş ve bu durumda Türkiye'nin "asgari ücret rekortmeni Osmangazi değil, Bursa, Yıldırım Belediyesi olmuş!
Yıldırım'da yeni giren bir işçi henüz bekarken, yol-yemek dahil en düşük 3.963 Lira...
Evli, 2 çocuklu, yol- yemek dahil en düşük alanınsa 4.140 Lira geçiyormuş eline!..
"Bu ne ya" dedim içimden; "Yıldırım Belediyesi'nin, insan kaynakları birimine başvurayım da hayatım kurtulsun bari"!..
Çalışanların hakkının layıkıyla ve zamanında ödenmesi gerektiğine dair hadisler vardır İslam içtihadında.
Yalan söylemek, gerçeğe aykırı beyanda bulunmaksa en büyük suçlardandır!
Öte dünyada "lak" diye dili ensesinden çıkartılıp, kişinin oradan kasap kancasına asılmasını gerektirecek kadar da ağır bir günahtır!
Serde bir miktar "muzırlık" var ya...
Ne geldi aklıma?
Şu insanoğlu ölümlerden, cesetlerden bile hiç akla hayale gelmedik sıra dışı fanteziler çıkarmasını beceriyor ya...
Eskiden Bursa'daki kasaplar vitrinlerine teşhir için astıkları parçalanmamış karkas koyunların afedersiniz kıçlarına, ayrıca birer demet de maydanoz sokuştururlardı!..
Artık öyle "daha güzel ve lezzetli göründüğünü" düşündükleri için midir yoksa, maydanoz marifetiyle ölü koyundan nefaset ve estetik çıkarmak istediklerinden midir nedir...
Şu dilin enseden çekilip, insanın oradan çengele asılması fantezisi de daima güldürmüştür beni!..
Sadece kendi personeline dost değil Yıldırım Belediyesi, oluşturulan "istihdam merkezi" sayesinde Bursa Ticaret ve Sanayi Odası ve İşkur'la irtibat halinde durularak 2 yılda 447'si engelli olmak üzere, tam 4 bin 740 hemşerimize iş bulunmuş!..
Osmangazi'nin personeli "engelli" kovalıyor, Yıldırım Belediyesi'yse engelli yurttaşlarımızı sarıp sarmalıyor...
Buyurun buradan yakın bakalım!
Mustafa Dündar iki eliyle, yedi yıl boyunca bir "panaromayı" doğrultamadı geçmişte!..
Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz'sa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'la eşgüdüm halinde canla başla çalışarak, ilçesine tam 1 buçuk milyon metre karelik yeşil alan kazandırmanın arifesinde!..
Tam 600 bin metrekarelik Yıldırım Kent Ormanı...
230 bin metrekarelik Vakıfköy Kent Parkı...
28 bin metrekarelik Sular Vadisi Kent Parkı...
48 bin metrekarelik Balaban Mesire Alanı...
Cazibe Merkezi ve Kaplıkaya Kent Parkı...
230 bin metrekarelik Gökdere Millet Bahçesi...
Cumalıkızık Mesire Alanı...
106 bin metrekarelik Değirmenönü Mesire Alanı...
Ve daha neler neler...
İlaveten yepyeni kültür merkezleri, mahalle meydanları, spor kompleksleri, kapalı pazar alanları ve sosyal belediyeciliğin dibi var şu sıralar Yıldırım'da.
Asfalt müteahhitlerine çıkma yapmaksızın kendi asfaltını kendisi üreten dahası, diğer ilçe belediyelerine de bu konuda destek veren, sözünü ettiğim yaklaşımı sayesinde de sadece 2 yılda toplam borcunu tam 200 milyon lira azaltmış bir belediye Başkan Oktay Yılmaz'ın maestroluğunu yaptığı Yıldırım.
Efendi, mütevazı, iş bitirici, sesiz ve derinden çalışan bir başkan profili çiziyor Oktay Yılmaz...
Bir kere adamın adı "Oktay"...
Hem "ok" hem "tay"!..
"Ahal Teke'nin" ta kendisi!..
Ünlü Hollywood karakteri 007 James Bond, Türkiye'de yapılan bir çekim sırasında Karadenizli "Mustafa'yla" karşılaşır...
James Bond elini uzatarak, filmlerindeki o klişe repliği uygular:
"My name is Bond, James Bond..."
Karadenizli bu uşağun altında kalacak değil ya...
O da elini uzatarak kendini tanıtır:
"My name is Tafa, Mus-tafa!.."