Yazarlar

Biraz nostalcik bi yazı oldu bu

post-img
N’apayım?   Biliyorum kırıldı, hatta belki de yine küstü, daha da ötesi bundan böyle hiç konuşmayacak da olabilir benimle; çok kıymetli, çok özel bir insan Arzu Arınel biliyorum ama n’apayım şimdi?   Bu “n” ile “a” arasına apostrof koyup, vurguyu güçlendirmeyi bile bundan çok uzun yıllar önce ondan öğrenmiştim mesela, daha pek çok şey öğrendiğim gibi.   Ama uzun zamandan beri yazılarımın altına yaptığı taciz ve de tahrik unsurları barındıran yorumlarına daha fazla dayanamadım ve dün ben de yanıt verdim kendisine.   Gazetenin internet sitesinde yayımlanmasının ardından kısa bir yazışma yaptık içeriği kendi aramızda, orada bile “çat çat” iki yerde ayak üstü dövdü beni!   Olsun, ondan gelen tokat, şifa olsun!   N’apayım?   Tarihe bir dip not olarak mesela, şunları da düşmeyeyim mi:   Dünkü yazının yayımlanmasının ardından telefonun öte yakasından kentimizde uzun yıllar gazetecilik yapmış arkadaşlardan biri konuşuyor…   “Necati Sevinç diye bir adam vardı 75-76 yıllarında Bursa’da” diye başladı söze, “Güneş Emlak”…   Evet, Heykel’deki Ziraat Bankası’nın yanındaydı irtibat ofisi.   “…Bu adam o yıllarda Bursa Ovasını parselleyip parselleyip satardı…”   Doğru, anımsarım ben de, Hatice Abla’yla, Ayhan abi (Alıç) mesela o yıllarda Güneş Emlak’tan, Arabayatağı semtinde 5 bin liraya taksitle arsa satın almışlardı; dahası, her devlet memurunun gücü yeterdi bu meblağı ödemeye o vakitler.   Arsa almayanı döverlerdi!   “…Bu Necati Sevinç önce ‘Hürses’, sonra da adı ‘Milletindir Hakimiyet’ olacak bir gazete de çıkarmaya başlamıştı…”   Şimdinin Kutlucan’larının devlet ihalelerinde koz olarak kullanabilmek için “Len İbrahim’den” satın aldıkları Yeni Dönem Gazetesi gibi, uyanığa bak sen, hem şehri parselleyecek, hem de kendisini koruma altına alabilmek için gazete çıkaracak!   “…Engin Özpınar gibi solcu geçinen ancak, tavşan boku misali yaşamı boyunca ne akmış, ne de kokmuş bazı insanlar bu herifin yayın organında çalışıyorlardı o vakitler…”   Hakikaten öyle, Engin abi ne akar, ne kokar, ne de bulaşır; ben evden çıktığına bile inanmıyorum artık!   “…Aynı zamanda Adalet Partisi’nde İl Başkan Yardımcısıydı bu şahıs…”   Vay “…” vay!..   “…Arzu o yıllarda Bursa Hakimiyet Gazetesi’nde çalışıyordu…”   Evet, gazetenin başındaki rahmetli Saruhan Ayber, Vamtes’in karşı sokağında bulunan Arınel Apartmanı’nda kiracıydı, babasının ricası üzerine işe almıştı kızı.   Sonra onun bir muhabirden daha üstün yetenekleri olduğu görülünce de köşe yazarı yapıldı.   Fakat kaderin o garip cilvesine bakıp görün ki siz Arzu, Bursa Hakimiyet Gazetesi’nde önce Aykan Hocanın (Uzoğuz), sonra da uzun yılların ardından tekrar yönetime gelecek olan Saruhan Ayber’in başını yiyecekti ileriki dönemlerde, kurum içinde oluşturduğu çeteyle; çetenin Mirlivası Arzu, Gedikli Çavuşu da Nuri abi (Kolaylı) Gedikli olmuştu her daim.   Onbaşı, bestekar Udi Mudi İhsan’ı da (Bölük) es geçmeyelim bu arada!   Pis işleri yapardı İhsan, mesela ben Bursa Hakimiyet’teyken telefon açıp, “Abüü, seni 15 gün ücretsiz zorunlu izine çıkardık” diyerek, yazarınızı işten kovma görevini o üstlenmişti!   Aslında milli mücadele döneminde yaşasaydı Arzu, örneğin “Kara Fatma” gibi çeteci bir halk kahramanı olabilirdi pekala; 70’li yıllarda katıldığı için gazetecilik mesleğine, dediğim gibi “bu kadın milletinden korkulur”, “İvir Kurdu” gibi başına kimler geldiyse onları yedi habire!   “…Arzu o yıllarda ‘High Society’ takılıyordu…”   Aman, yüksek sosyete takılsa ne olur, takılmasa ne olur; bir Acar Disko’su vardı o senelerde Bursa’nın, dağda Otel Fahri’si, ha bir de Burgaz’da zenginlerin yazlık hobisi; Pinokyo markalı bisikletlerin Harley Davidson, Murat 124’lerin Ferrari sayıldığı vakitlerdi o dönemler.   Şimdinin fakirleri bile o günlerden daha “high society” günümüzde.   Ama yine de siz siz olun, fakirden ürküp de geçin, her an borç isteyebilir çünkü; zengine sürtünün de geçin!   “…Arzu’nun çalıştığı gazetede de o sıralar çarşaf çarşaf hisseli parsel satışlarına ilişkin ilanlar yayınlanırdı. Neden bu duruma karşı çıkıp da ‘Bursa ovası elden gidiyor’ diye haberler yapmadı o vakitler? Aklı başına yeni mi gelmiş? O sıralar çalıştığı gazetenin manşetlerinde ‘şehrin doğusuna uydu kentler kuruluyor’ diye yayınlar yapılırken neredeymiş bakalım Arzu hanım?..”   Dediğim gibi, maksadım polemik yaratmak değil; hem biraz nostalji, hem de tarihe dip not düşmek amacım.   Geliyoruz o yılların Cumhuriyet Halk Partisi’ne…   İnanın şimdikinden hiç farkı yok!   Günümüzdeki belediye meclis üyelerinin çoğunun çapı, kapasitesi ortadayken, bundan 40 sene öncekiler de aynı.   Bursa Ovası talan ediliyor, kent hisseli parsellerle yağmalanıyorken CHP’nin çıkıp ne demesi beklenir?   En azından bir açıklama yapması beklenir değil mi?   Dönemin belediye meclisi grup sözcüsü Mustafa Körfez…   Doğan Körfez Otobüs İşletmesinin sahibinin kardeşi…   Yanında Doğan Pala var; o da otobüsçü, şoför…   Bursa Belediyesine yolcu taşımak için 302 otobüsler alınıyor…   İpekçilik’teki kütüphanede hepsinin arşivi var, açın dönemin gazetelerini bakın…   Adamlar gazetecileri yanlarına alıp açıklama yapıyorlar, “bunların tekerlerinde 15 bijon var, gerçek 302 Mercedes’lerde 16 bijon mevcut, bunlar sahte” diye!..   Hey yavrum hey!   Yapılan muhalefetin hepsi bundan ibaret!   O günlerin gazetecileri gerçekten habercilik, politikacıları da doğru muhalefet yapabilselerdi eğer, kent bugün bu halde olmazdı elbette; iğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batırmak gerek.   “Bekara karı boşamak kolay” misali, sonradan çıkıp da “Anadolu’dan kopup gelen cahil, görgüsüz, kültürsüz halk oralara yerleşti, sonra da AKP’nin oy deposu haline geldi” demek kolay; iyi de sen ne yaptın?   Bir de şey hoşuma gidiyor, “okurlarımın dikkati”!   Dün arıyor Sürmeli (Karabulut), “ 'yazılarımın altına yapılan yorumları hiç okumam’ demişsin, Arzu hanımınkini nasıl okudun madem” diye hesap soruyor kerata benden!   Sürmeli, yakışıklı gardeşim, gazetenin internet sitesinde yayınlanan yazılarıma yapılan yorumları okumuyorum, biri uyarırsa müstesna tabii ki, yoksa Facebook’a yapılanları niye okumıyim len?   Bu arada Arzu, tekrar kusura bakma valla, yazdın yazdın, bak son bir yıldır cevap vermedim, ulu orta değil de fikirlerini özelden yazsaydın yine asla girmezdim topa ancak, ben de insanım, dayanamadım n’apiim ya?  

Diğer Haberler