Olay Gazetesi’nde yazdığım yıllarda çıtı-pıtı bir kız vardı minnacık, adı Gülkan. Dün çalıp duran telefonu açtım ki karşımda o var.
“N’aptın sen sonra” dedim?
Sonra Sabah Gazetesi’nde çalışmış.
Şimdiyse emeklilik işlemlerinin tamamlanmasını bekliyormuş.
İnsan böyle anlarda ne kadar yaşlandığını hissediyor. Zaten geçen gün metroda da bir genç “Buyur amca” diyerek yerini bana verdiğinden bu yana pek mutsuzum.
İşte dün akşam saatlerinde arayan Gülkan Keskin’i böyle bir ruh haliyle dinlerken aklımdan geçirdim, “Gazetedeki arkadaşlara söyleyeyim de kullandıkları o gençlik resmimi kaldırıp, yerine acı gerçeği gösteren yaşlı ve şişman fotoğraflarımdan birini kullansınlar” diye.
Gülkan büyümüş, önce koca kız, ardından da anne olmuş ve şimdi de Bursa Anadolu Lisesi’nin okul aile birliği başkanlığını yürütüyor.
Okul müdürü ya da İl ve ilçe milli eğitim müdürleri aramadı ama sağ olsun Gülkan aradı “Bursa Anadolu Lisesi’ne kumpas” başlıklı yazımın ardından.
Gülkan Keskin her ne kadar “Mezunlar Derneği yöneticileriyle okulda yenen yemekte “mevcut bina yerinde korunarak okul arsasına yeni yapılar kurulmasının planlandığını ve o gün konukları bu şekilde bilgilendirdiklerini” söylese de derneğin İnternet sitesinden yapılan açıklamada bu konuya hiç değinilmiyor.
Ancak biz kendisinin doğruyu söylediğine inanmak istiyor, Bursa Anadolu Lisesi’nin şimdiki yerinden başka bir yere taşınıp da arazisinin birilerine peşkeş çekilmesi durumunda söylediği gibi önce kendisinin karşı çıkacağını düşünüp biliyoruz.
Biliyoruz ama Gülkan’ın bilmediği şeylerden biri de siyasetle kol kola girmiş bir bürokrasinin herkese rağmen ne kadar korkunç işlere cesaret edebileceği gerçeğidir.
Mesela Rabia Deniz’in geçen Ağutos ayında Bursa’da Bu Gün isimli İnternet sitesinde yaptığı haberin ardından BAL Okul Aile Birliği ne yaptı, nasıl bir girişimde bulundu doğrusu çok merak ediyorum?
Ha! Gelişmelerden kaygı duyan mezunlar derneği yöneticileri soluğu İl milli eğitim müdürünün yanında aldılar; bak onu çok iyi biliyorum.
Ne mi dedi İl Müdürü Veli Sarıkaya onlara?
“Herhangi bir protokol imzalanmadığını, çıkan haberlerin spekülasyon olduğunu ancak, Bursa’nın artık BAL kurulduğu yıllardaki gibi 250-300 bin nüfuslu bir şehir değil, 2 buçuk 3 milyonluk bir kent olduğunu ve ihtiyaçlara göre yeniden değerlendirmelerin yapılmasının doğal olduğunu” filan!
Devamında bir şey daha söyledi:
“Bu konu ilçe milli eğitim müdürünün bilgisi ve takibinde yürüyor.”
Peki çıkan haberde ne vardı, Rabia Deniz hangi durumu aktarmıştı okurlarına?
İl Müdürü Veli Sarıkaya’nın, “Oradaki durumdan o sorumlu” dediği Osmangazi İlçe Milli Eğitim Müdürü Gürhan Çokgezer, okuldaki müdür yardımcılarından birinden talimatla “binamız depreme karşı dayanıksızdır” yazısı alıyor!
Durumu fark eden Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Güney Özkılınç da bunun üzerine “Lise binası 1999 depreminden sonra güçlendirildi. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde bu konuya ilişkin tüm detaylar var zaten. Bu gerçek ortadayken, müdür yardımcılarının birinden “Binalar depreme karşı dayanıksızdır” yazısı almak da neyin nesi oluyor? Bu yazının içeriği doğruysa, yapılan güçlendirme yanlış yapıldı o zaman” diye çıkıp soruyor?
Mesleği mühendis ya da mimarlık olmayan bir öğretmenden yazı alıp, bununla iş yapmaya kalkışan insanlar daha başka neler yapmazlar sevgili Gülkan söyler misin bana?
Asıl amacın o binayı, oradaki binaları ortadan kaldırmak olduğu açık değil mi?
Nitekim daha sonra, okul arazisinin bir bölümüne “müdür beyin yeşil kürkünün” de bulunacağı yeni ilçe milli eğitim müdürlüğü tesislerinin yapılmak istendiği bile çıktı ortaya.
Ne okul aile birliği ne de mezunlar derneğine haber verilip, görüş de alınmadan kimin ne yapmak istediği belli değil orada.
Yaklaşık 43 dönümlük bu alanın birilerinin iştahını kabarttığı çok açık.
Sadece o da değil, bu süreç boşaltılan Bursa Merkez Komutanlığı, İç Tedarik Bölge Komutanlığı Cumhuriyet Lisesi, Hasan Ali Yücel Lisesi, Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi, Zübeyde Hanım Doğumevi, Çekirge Devlet Hastanesi, arazilerini de kapsayacak bir büyük vurgunun başlangıcı olabilir.
Şehir Hastaneleri Kampusu projesine rahatlıkla Çekirge Devlet Hastanesi’yle, Zübeyde Hanım Doğumevi'ni aktarabilirler.
Bir başka yere 'okulları bir araya getiriyoruz' projesiyle de birilerinin ağzının suyunu akıtan okulları taşıyabilirler pekala.
Özellikle İl Milli Eğitim müdürünün “Bursa artık küçük bir kent değil” yollu gevelemeleri çok manidar.
Diğer taraftan sevgili Gülkan, “Önce ben 3 yıldır bu görevdeyim Noel Baba uygulamasını hiç görmedim, ardından iyi de öğretmenler o kıyafeti giymek istemiyorlar ki” deyişin bir biriyle çok çelişti haberin olsun!
Hiç görmediğin şeyin nedenini nerden bilebilirsin? Belli ki müdür beyin yeşil kürkünün oluşturduğu mahalle baskısı had safhada oralarda!
Bu duruma ilişkin öğrenci ve mezunların geçen Aralık sonunda Facebook’tan yaptıkları yazışmaları eğer istersen gösteririm sana da?
Bu arada İstanbul’da yaşayan meslektaşımız Arzu Arınel de okumuş yazımızı ve hemen ardından telefonla arayarak taze bir haber verdi:
“Okulun yenilenmesi kararı bundan 10 gün önce Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından alındı.”
Ancak ön görülen projede ne var, yenileme aynı arazi içinde mi olacak, yeni bina eskisi yıkıldıktan sonra mı yapılacak, inşaat sırasında öğrenciler başka yerlere taşınacak mı gibi önemli ayrıntıların hiç birinden hiç kimsenin haberi yok henüz?
Arzu Hanım da aynen yakın arkadaşı Aytül Seyhan gibi okulun ilk mezunlarından ve 21 nolu öğrencisi.
Aytül Seyhan’sa, 1970 yılında Maarif Koleji adıyla ve binbir güçlükle Bursa Anadolu Lisesini kentimize kazandırıp binlerce nitelikli mezun yetişmesine vesile olan idealist Milli Eğitim Müdürlerimizden, Allah sağlık versin Ertuğrul Seyhan’ın kızı.
“Okulumuzun yer aldığı ve rant geliri çok yüksek arsamızın kesinlikle Bursa Anadolu Lisesi kompleksi dışında amaçlarla kullanılmasına ya da satılmasına karşıyız” diyor Arzu Arınel ve ekliyor:
“Milli Eğitim’in bu konuda iyi niyetli ve Bursa’nın yüz akı olan okulumuzun başarılarının artarak devam etmesi için çaba içinde olduğuna inanmak isteriz.
Öte yandan Müdürlüğün bu ilgisinin, “Türkiye’nin çeşitli illerinden başarılarıyla öne çıkan 41 okulun ‘proje okulu’ adı altında Milli Eğitim Bakanlığı’nın doğrudan müdahalesine mahzar olacağına” dair haberlerle bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Ancak bu 41 okulun tam listesi bilinmiyor.
BAL’ın bu listede yer aldığını umuyoruz ve okulun öğretim ve eğitim kalitesinin arttırılması için öncelikle, Kadıköy Anadolu Lisesi, Kabataş Lisesi, Galatasaray Lisesi ve benzerleri gibi, “lisan önceliğinin” iadesini istiyoruz.
Bu bağlamda, Bursa Anadolu Lisesi’nin de, örnek verdiğim diğer köklü Anadolu liseleri gibi “HAZIRLIK SINIFI”yla tedrisat yapmasına çok büyük önem atfediyoruz. BAL’ın elinden alınan “HAZIRLIK SINIFI”nın derhal iade edilerek, okulumuzun bugüne kadar çizdiği başarı grafiğinin devamının sağlanmasını mezunlar olarak önemle talep ediyoruz.”
“Arınel’e sordum, ikinci cümlede neden “Milli Eğitim’e güveniyoruz” değil de “güvenmek istiyoruz” ifadesi var” diye?
İşte yanıt:
“Ee her yıl müdür değiştirdikleri için, yabancı dilde hazırlık sınıfını kaldırdıkları için, çok uzun yıllardan beri artık bir gelenek halini almış Noel Baba uygulamasına son verdikleri için! Yetmez mi?”
Yeter, hem de fazlasıyla yeter.