Yazarlar

Her şey yalan bir tek sevgidir gerçek

post-img
Binlerce yıl sonra torunlarımız, maddenin artık enerji haline dönüştüğü ışık hızına ulaşmayı, ardından ışığı da tekrar madde haline dönüştürmeyi başarsalar dahi, görebildiğimiz yakın evrende bile bizimkisi gibi milyarlarcası olan mütevazı büyüklükteki Samanyolu Galaksimizden dışarı çıkabilmek için göstergenin ışık hızının altına hiç düşmemesi kaydı şartıyla tam 20 bin yıl boyunca gitmemiz gerekiyor. Tabii bu seyyahların dönmek için bir o kadar daha yol aşıp da dünyaya geri geldikleri  vakit, Einstein’ın izafiyet teorisi gereği karşılaşacakları manzaraya hiç girmiyorum; artık bilmeyen pek kimse kalmadı ama şimdiye dek haberi olmayanlar açıp okusunlar bir zahmet! İnsanoğlu şimdiye dek Samanyolu Galaksisinden dışarıya hiç çıkamadı. Son derece gelişmiş teleskoplar vasıtasıyla çekilip de bir araya getirilen fotoğraflara göre Güneş gibi tam 200 milyar yıldıza daha ev sahipliği yaptığı gibi, merkezinde de ışık dahil olmak üzere kendisine yaklaşan her şeyi yutan bir karadelik var. En yakın komşumuz Andromeda Galaksisi. Bizimkinden iki kat daha büyük ve çok daha fazla yıldız barındırıyor içinde. Ve asıl sorun şu ki, bu galaksi saatte tam 1 milyon kilometre hızla üzerimize doğru gelmekte! Gelecekte çarpışma kaçınılmaz. Şimdilik iyi haberse bu korkunç boyutlardaki patlama olayının gerçekleşmesi için önümüzde daha 3 milyar 750 milyon yıl kadar süre var. Diğer taraftan gerçi Güneş’in sadece yaklaşık 4 buçuk milyar yıllık ömrü kaldı ve bu yaşlı yıldız tamamen söndükten 8 dakika sonra dünya üzerinde yaşayan tek bir canlı kalmayacak ama korkmayın, insanoğlu bu kara günü de göremeyecek çünkü çok değil, günümüzden 1 milyar 750 milyon yıl sonra Güneşin büyümesi, sıcaklıkların artması, okyanusların buharlaşması gibi nedenler yüzünden yeryüzü insanların yaşayabilecekleri bir yer olmaktan çoktan çıkmış olacak. Tabii bu arada Dünyaya orta büyüklükteki bir göktaşı çarpmaz ya da insanoğlu kendisinin çıkaracağı nükleer savaşlar sonucu gezegenimizi yine kendisi yok etmezse! Adını “Dünya” koyduğumuz ve bırakın evreni, içinde bulunduğu galakside bile toz kadar hükmü olmayan, güneşin etrafında saatte 100 bin kilometre hızla dönüp duran bir zerrenin içinde kendisini çok önemli sanıp, buna göre davranmaya çalışan minnacık yaratıklarız. Makam mevki sahibi olmak, toprak edinmek ya da para için birbirimizi öldürüyor, savaşlar çıkarıyor, başka ulusları boğazlıyor ve kainatta her şeyin insanoğlu için yaratıldığını sanarak yine kendi kendimizi önemseyip, işi kutsala bağlayıp duruyoruz! Evren öyle birilerinin sandığı gibi bizim için filan yaratılmadı sevgili okurlar! Biz onun zerre hükmünde bir parçası kadar bile değiliz. Üstelik de hurafelerin değil, sadece çalışıp düşünerek elde ettiğimiz bilimin sayesinde uzak geleceği görebiliyoruz sadece. Dört buçuk milyar yıl nasıl geride kaldıysa, bundan çok değil en fazla 2 milyar yıl sonra uzayda insan isimli bir canlının esamesi dahi okunmayacak. Kendinizi öyle o kadar çok ciddiye almayın, ihtiyacınız olandan fazla o kadar çok mal, mülk, para, makam peşinde dolanıp da kendinizi yormayın. Sizin kıyametinizse öyle birkaç milyar yıl filan değil, en fazla 100 yıl içinde kopuyor! Sevelim, sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz ama sadece kendimizi ve kendimiz gibi olanları değil, böceğinden kuşuna dek doğada ne varsa hepsini sevelim ve koruyalım. Şahin Gençal… Geçmişte CHP’nin İl başkanlığını da yapmış bir güzel insan. Önceki hafta hani çok kar yağdı da Bursa’da pek çok köye ulaşım tamamen durdu ya? İşte tam o sıralarda arkadaşlarına Facebook üzerinden bir mesaj yayınladı. Ben de bir gün sizlerle de paylaşabilmek için bir kenara yedeklemiştim bu üzücü ama güzel satırları. Hadi bu gün Şahin Gençal’ın yazısıyla tamamlayalım buluşmamızı, biraz içimiz ısınsın: “Değerli Dostlar, Yıllardır Uludağ yolunda terkedilmiş kedi ve köpeklere yiyecek götürüyorum. Haftada iki gün Milli park girişine kadar olan bölgede yaşayan hayvanlara ulaşmaya çalışıyorum. Her seferinde üç yüz adet ekmek ve altmış kilo civarında et veriyorum. Yaklaşık kırk kilometrelik yol boyunca yaşam savaşı veren bu canlıların zorlu kış koşullarında hayatta kalmaları çok zor. Nitekim son bir ay boyunca sadece benim görebildiğim üç köpek soğuk ve açlıktan ölmüştür. Üzüntüm, yol boyunca her geçen gün artan hayvan sayısıdır. Ve bu hayvanların çoğunun tasmalı ve terkedilen ev hayvanlarından olmasıdır. Arabamın sesini çok uzaklardan hisseden bu canlıların, açlığın yanında sevgiye olan ihtiyaçları, insan olanlar için yürek parçalayıcı bir durumdur. Hep insanın yanında olan ve insan için canını veren bu can dostlarımıza biz insanlar, neden bu kadar acımasız davranıyoruz.? Aslında bu duruma çok şaşırmıyorum. Bu coğrafyanın kaderi bu. Yeşili, suyu, doğayı, hayvanı sevmeyen bir toplumun, insan sevgisinin olmadığı ortadayken, kendisi dışındaki canlıları sevmesini beklemek bir hayal olsa gerek. Sevgi en küçük canlıdan başlayıp insana doğru uzanan bir duygu bütündür. İnsana dost olan bu canlıları sevelim. Çocuklarımıza hayvan sevgisini öğretelim ki, insanı sevmeye giden yolları açılsın... Sevgiyle kalın.” Bizler de seni seviyoruz güzel insan, dost insan, iyi insan Şahin Gençal.

Diğer Haberler