Yazarlar

Bursa Anadolu Lisesi’ne kumpas

post-img
Bir vakitler Bursa’da beş yıllık ilkokulu bitirip de kız ya da erkek olsun, ortaokul ve devamında da liseye gitmek isteyen her çocuğun rüyasıydı Bursa Anadolu Lisesi’ne giriş sınavını kazanabilmek. Sadece bu okula öğrenci sokabilmek için dershaneler açılır, kampanyalar düzenlenirdi 1970’li yıllarda. Öncesinde bir yıl boyunca hafta sonları Heykel’deki Valilik binasının hemen arka sokağında bulunan Ercengiz Dershanesi’ne devam ettik. Yüksek duvarlarla çevrili küçücük avlusunda fıskiyeli beyaz mermerden bir süs havuzu bulunan iki katlı o eski Bursa evinin yerinde şimdi bitişik nizam,  betondan devasa çirkin bloklar var. Ne güzel de açarlardı mevsiminde o avlunun köşesindeki ağaçtan nar çiçekleri, son bahar geldiğinde boş havuzun içine düşen sarılı kırmızılı yaprakların oluşturduğu o tablo gibi görüntüler hala daha dün gibi aklımdadır. Canım Bursam, o eski güzel Bursam şimdi nerelerde, gitti yok artık? Atatürk İlköğretim Okulu’nu artık tamamlamak üzere olan bizim sınıf yani, Hamdi öğretmenin okuttuğu 5-C ekibi topluca Bursa Kız Lisesi’nde girmişti Bursa Anadolu Lisesi sınavına. Başımıza verilen öğretmenin “Bakın çişi olan varsa şimdi gitsin yoksa, imtihan sırasında göndermem bak ona göre” uyarısıyla olan da olmayan da parmak kaldırmıştı yerlerinde zıplayarak. Ve okulun tuvaletlerine varıp da kapıyı kapatınca hayatımda ilk kez liseyi okumakta olan kız öğrencilerin duvarlara ve dahi kapı arkasına ne kadar ayıp şeyler yazıp, ne kadar da ayıp ötesi resimler çizebileceklerini orada görmüş, sinemada bile öpüşme sahnesi çıktığı vakit avuçlarıyla yüzünü kapatan bendeniz kıpkırmızı bir suratla dönmüştüm utancımdan dolayı sınıfa! Bizim erkek dünyasındaki sadece bir tek şey bilen zavallı gariban “Tosun”, kızların alemindeki “Edepsiz Hüsniye’nin” yanında sabi çocuk gibi masum kalırdı inan olsun! Bilmem aklım heladaki duvara çizilmiş resimlerde kaldığından, bilmem oturup ders çalışmak yerine haylazlık yapıp, Teksas-Tommiks çizgi romanlarını okuyup durmaktan ötürü sonuçta kazanamadık sınavı tabii. Bizim koskoca sınıftan adını hatırlayamıyorum, annesi uzun kırmızı saçlarını iki yandan örüp, uçlarına kurdele bağladıktan sonra göğüslerinden öne doğru sarkıtan kırmızı gözlüklü, çilli bir kız kazanmıştı; Hamdiciğim yaşıyorsa sağolsun, rahmetli İsmail Ercengiz’inse toprağı bol olsun, hepimiz dökülmüştük resmen. Yıllar yılı içimizde hep bir imrenme biraz da kıskanma besledik Bursa Anadolu Lisesi öğrencilerine karşı. Birinci yıldan sonra şakır şakır İngilizce yazıp konuşuyorlar, kadınların bir araya geldiği günlerde veya ev gezmelerinde ebeveynlerinin “İşte bizim çocuk da Anadolu lisesine gidiyor” yollu övünmeleriyle insanı sinir ve de gıcık ediyorlardı! Bursa Erkek Lisesi’nde okurken orta okuldan itibaren lise sona dek tiyatro ya da  müzik yarışmalarında, Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen basketbol maçlarında en büyük rakibimiz oldu her zaman Anadolu Lisesi. İşin en berbat yanıysa hemen yan tarafımızda komşu olan alçak Bursa Kız Lisesi öğrencilerinin bizim takımı değil, Anadolu Lisesi Erkek Basket takımını tutmalarıydı ki, biz de sinir etmek amacıyla onların başka okullarla voleybol maçları olduğu vakit salona topluca gider, tribünlerden karşı ekip lehine tezahüratta bulunurduk. Sonraları Bursa’da pek çok Anadolu lisesi açıldı ama 1970 yılında Maarif Koleji adıyla kurulan ve hem sanat, hem müzik, hem de spor alanlarında Türkiye genelinde çok büyük başarılara imza atan, kaliteli ve nitelikli öğretmenleri sayesinde pek çok genci en iyi üniversitelere sokan seçkin bir eğitim kurulu oldu bu ilk göz ağrısı güzel okulumuz. Ayrıca yönetici ve öğretmenlerinin yanı sıra öğrenciler ve aileleri de çoğunlukla yetişmiş, iyi eğitim görmüş, aydınlık kafalı insanlardan oluşuyordu ki, bu durum da ayrı bir kalite katıyordu Bursa Anadolu Lisesi’ne. Mesela bir gelenek vardı yıllar yılı süren. Her sene yılbaşı arifesinde öğretmenleri Noel Baba kılığına girer, öğrencilerine küçük hediyeler dağıtırlardı. Bunun gibi küçük atraksiyonlarla zenginleşip anı biriktiren öğrenciler adına gülüp şakalaşmak için çok hoş bir sürpriz olurdu Noel Baba kılığında derse gelen öğretmen esprisi. Gerçi uzun zamandır her sene yeni birininin atamasını yapıyorlardı ama sanırım bu kez kafalarına göre birini bulmuşlar AKP’li badem kardeşlerimiz. Yeni Müdür İsmet Aksu’nun son icraatı Noel Baba uygulamasını yasaklayıp, kaldırmak olmuş çünkü! Ama velilerden gelen bilgiye göre asıl tehlike Noel Baba uygulamasının kaldırılması ya da bunun yerine kaval uygulamalı Nasrettin Hoca deneyimine geçilmek istenmesi filan değilmiş. Asıl tehlike, Cumhuriyet Lisesi’nden aşağıya önce Bursa Anadolu Lisesi’ne, sonra da polis merkezine dek uzanan o kıymetli arazinin birilerinin iştahını fena halde kabartıyor olmasıymış ki, az ileriye inşa edilen stadyumu ve yine o bölgedeki çevre düzenlemesi yapılıp yeşillendirilecek park alanlarını düşündüğünüzde, ne kadar büyük bir rant oluşacağını varın siz hesap edin! Belli ki milleti buna hazırlaması için yukarıdan işaret alan Müdür İsmet Aksu geçenlerde okul aile birliği ve mezunlar derneği mensuplarını okulda yemeğe alıp, işte “Bina yaşlandı, artık sağlıklı değil” gibi laflar etmeye başlamış. Bazı velilerin, “Olur mu Müdür bey, binamıza son teknolojiye göre daha yeni güçlendirme yapıldı” diye çıkışmaları üzerine de yan çizip, “Tamam ama su ve elektrik sistemleri sorun çıkarıyor, her sene yenilemek zorunda kalıyoruz” şeklinde sahada top çevirmiş. Fakat ağzındaki asıl baklayı da şu sözlerle çıkarmış yeni müdür: “Osmangazi İlçe Milli Eğitim Müdürü Gürhan Çokgezer bey de okulumuzun layık olduğu bir yapıya sahip olması gerektiği düşüncesinde. Bu konuya dair yaptığımız bir toplantıda velilerin ve mezunların fikir ve desteklerinin alınmasının önem ve gereğini konuştuk.” Gerçi orada okuma şansını elde edemedik ama Bursa Anadolu Lisesi aslında hepimizin okulu! Aç gözlü, doymak bilmeyen bir takım heriflerden orayı korumak hepimizin görevi aynı zamanda. Başta mezunları olmak üzere herkesin dikkatini bu konuya çekiyor, o güzelim kurumu çakallara yem etmemek için hep birlikte mücadeleye davet ediyorum.        

Diğer Haberler