Bundan 15 yıl kadar öncesi…
Göğsümün sol yanı nasıl ağrıyor anlatamam!
O tarafa bıçak gibi saplanan sancı ciğerimi delip sırtıma, sol kürek kemiğime doğru uzanıyor ki, ara ara gelip sonra giden bu ağrıyı tamamen dindirebilmek için yanına varmadık doktor, yaptırmadık check up bırakmıyorum ama ne edersem edeyim nafile, bir türlü derman bulamıyorum bu derdime.
Bir gün akşam saatlerinde hasta ziyareti için Muradiye Devlet Hastanesi’ne uğradım. Çıkışta da görevlilere sordum, “Bu akşam nöbetçi kim var” diye?
Dediler ki “Murat bey var”.
“Hadi o zaman” dedim ben de, “uğrayıp bir çayını içeyim madem kendisinin”.
Bursa İl Sağlık Müdürlüğü yaptığı dönemden tanırım, o sıra devlet hastanesinde Başhekim Yardımcısı olan Doktor Murat Ünal’ı. Severim de kendisini, şeker gibi bir adamdır.
Yanına vardığımda hava kararmak üzereydi.
Neyse oturduk, dereden tepeden hoş beş filan, “Sen nasılsın” diye sordu Murat Ünal?
“Valla hiç iyi değilim doktorum” dedim, “vaziyet böyleyken böyle, şu göğsümün sağ yanına ara ara saplanan sancıya bir türlü çözüm bulamadılar”!
“Sen yarın sabah hiç yemek yemeden bana gel, bi de ben baktırayım burada” deyince , ertesi gün buluşmak üzere tam yanından ayrılmaya hazırlandığım sırada kapı çaldı.
İçeri giren kirli sakallı, deri montlu esmer bir adam daha ilk adımını atar atmaz Başhekim Yardımcısı Murat Ünal’a seslendi:
“İşlem tamamdır başhekimim. Basın filan görmeden bahçenin kıyısındaki tüm ağaçları devirip, beş dakikada yok ettik”!..
Doktor Murat Ünal’ın, ışığın mor ötesi tayfları arasında ton değiştiren yüzünün rengine mi güleyim yoksa, öylece donup kalan karşı taraftan yanıt gelmeyince durumu çakamayan dozer operatörünün ısrarla aynı şeyleri tekrar edip durmasına mı bilemedim bir türlü!
Adam dondu kaldı. Bendeniz, bana bir şey olacak diye korkarken gül gibi doktor gitti gidecek!
“Tamam ya” dedim, “sorun yok. Kasmayın kendinizi o kadar. Zaten biliyorum, yol dar. Biraz genişlemesi gerekiyordu.”
Meğerse belediyenin ricasını kırmayan hastane yönetimi bahçe duvarının bir-iki metre içeriye doğru çekilmesiyle açıkta kalacak at kestanesi ağaçlarını basın görüp de çevrecileri ayağa kaldırmasın diye o gün akşam saatlerinde düzenlenecek bir operasyonla gizlice indirme kararı almış.
Talihe bakın ki ben de tam üzerine gitmişim olayın o gün!
Böyle bir anım var Doktor Murat Ünal’la?
Ha! Tahlillerin, tetkiklerin sonucu ne mi oldu?
En sonunda dediler ki bana “Hiçbir şeyin yok, turp gibisin”!
-İyi de ben yalan mı söylüyorum?
-Elbette yalan söylemiyorsun. İnsan beyni işte böyle bir şeydir. Hakikaten yaşatıp, hissettirir o acıyı! Seninki psikolojik, belli ki son zamanlarda fazla yorulup gerilmişsin. Rahatla biraz.
Biliyor musunuz, bana kendi yaşattığı şeyin “psikolojik” olduğunu anlayan o üç kağıtçı beynim daha o dakikada kesti yaptığı hainliği ve bir daha asla hiçbir yerim ağrımadı!..
İşte onun için de benim o günkü derdime derman olan Sevgili Doktorum Murat Ünal’ın da yarınlarda psikolojisinin bozulmaması için kendisine bu günden bir dost tavsiyesinde bulunacağım:
“Doktorum, bu ay sonunda yapılacak Marmara Birlik Mudanya Kooperatifi’ne başkan adayı olmaktan hemen, derhal bu gün vaz geç yoksa, psikolojin gerçekten de çok bozulacak bak ona göre!..”
Murat Ünal aynı yere daha önce iki kere daha aday olmuştu, bu üçüncüsü ancak, asıl amaçları ileride Marmarabirlik’in şimdiki namuslu yönetimini devirip, yerine geçerek mamalanmayı uman namussuzlara alet oluyor hiç farkında bile değil!
Arkasına su çeliği birini alan sulu sepken bir AKP’li milletvekili itiyor Ünal’ı bu içi kokup kokuşmuş kirli zeytin havuzuna!
Acaba Ünal’ın bu adaylığının arkasında Marmarabirlik’in şimdiki namuslu üst yönetimi tarafından iptal edilen Avrupa distribütörlüğünü yeniden almak isteyenler, alamayınca da Bursalı bir avukat aracılığıyla birlik aleyhine 7 buçuk milyon dolarlık tazminat davası açanlar mı var?!
Marmarabirlik bu davayı geçen ay kazandı sevgili okurlar.
Sevgili doktorum, sen bu işe sakın girme! Kalibresi düşük, yağ asidi yüksek bu heriflerle birlikte hareket etme; pek yakında ben bunların hepsini salamuraya yatırıp, ipliklerini de pazara çıkaracağım ona göre, benden sana dost tavsiyesi, kendini de yakma!
Yoksa elindeki “tuz” kokacak bak ona göre!
Sadece o da değil, iksir diye sattığın zeytin yağı markan da yer ile yeksan olacak.
İçine koyduğun yağı nereden kaça aldığın, kaça sattığın gibi mevzular elden ele, dilden dile dolaşacak!
Etme kendini bir hayal uğruna deli, sonra uyarmadı deme!
Gir bir özel hastaneye yap muayeneni, bak dalgana.
Psikolojin fena bozulacak bak sonra, demedi deme!