Serbest Güreşin dünyadaki efsanevi isimlerinden biri olan Koca Yusuf’u tanırsınız?
Heybetli iri gövdesi, muhteşem güreş becerisi, sıktığı vakit taşın suyunu çıkarabilecek derecedeki kuvveti ve örnek sporcu ahlakı ile "Koca" lakabını alan Yusuf pehlivan, batıda da “Terrible Turk” yani, “Korkunç Türk” diye anılmıştır.
Kendisi de güreşe çok meraklı Sultan Abdulaziz’in başpehlivanı olan ve tam 26 yıl boyunca Kırkpınar’da şampiyonluğu hiç kimseye kaptırmayan Kel Aliço’nun elinden 1885 yılında almış bu ünvanı.
Kel Aliço’nun çırağı meşhur Adalı Halil’i de iki kez üst üste yeniyor.
Kara Ahmet, Katrancı Mehmet, Kazandereli Memiş, Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet ve Hergeleci İbrahim gibi devleşip aleme nam salmış pehlivanlar bir bir yenilip, O’nun kendilerinden üstün bir pehlivan olduğunu kabul etmek zorunda kalıyorlar.
Davet üzerine önce Avrupa, sonra da Amerika’da pek çok güreş yapıp ününe ün katıyor Koca Yusuf pehlivan.
Ve sonra 1898 yılının esintili bir Mayıs akşamında memlekete dönmek üzere bindiği Fransız bandıralı La Bourgogne isimli transatlantiğin, bu kez talihsiz bir Temmuz sabahı New York’un kuzey doğusundaki Sable Adası’nın 60 mil açığında, İngiltere bandıralı Cromartyshire isimli bir şileple çarpışması sonucu kendisini denizde buluyor.
Ve kurtulabilmek için içi tıka basa insan dolu bir filikaya can havliyle yapışan Koca Yusuf, kayığa çıkıp da kendilerini denize atacağından korkan yolcular tarafından elleri balta ve küreklerle bileklerinden koparılıp kesilince, okyanusun soğuk ve karanlık sularında sonsuzluğa doğru gözden kaybolup gidiveriyor.
İşte o dünyaya nam salan Koca Yusuf’un anne tarafından torunu bir gençle sohbet ediyoruz geçen akşam.
Büyük dedesi gibi iri ve cüsseli bir insan, ayağa kalktığında heybetiyle salondaki herkesin bakışlarına hedef oluyor.
Bursa’da yaşıyor; Allah bağışlasın iki de evladı var.
Ve Cumhuriyet Halk Partisi üyesi; yaklaşık 10 yıl boyunca dört dönem de Nilüfer İlçe yönetim kurulunda görev yapmış.
Bundan 20 yıl öncesinin soğuk bir Mart günü, komando asker olarak vatan görevini tamamlamak üzere bulunduğu Iğdır’da, askeri araçla bağlı oldukları tabura dönerlerken kalleş, hain bir pusuya uğruyorlar.
Çapraza alınmış iki ağır makineli tüfek ve uzun namlulu silahlarla yapılan saldırı sırasında başı yana ilk düşen asker gencecik Bölük Komutanı Üsteğmen Cevdet Çiftçi oluyor.
“Doğalı 6 gün olmuş evladını hiç göremeden gitti komutanım” diyor Güneydoğu gazisi, pehlivan torunu Birol Kurt.
Kendisi tim arkadaşlarına göre daha şanslı ama vücudunun çeşitli bölgelerine tam 7 adet mermi isabet ediyor Birol Kurt’un, bedenini korkunç bir hızla delen yivli çekirdekler girdikleri yerlerde parmak kadar bir delik açıyorlar ama çıkarlarken avuç içi büyüklüğünde hasarlar bırakıyorlar geride.
Bu durumda bile isabet almayan tek koluyla teröristlere karşılık verip, ateş etmeye çalışıyor.
Aylar süren tedavi ve ameliyatlar sonucu çok şükür, artık olabildiği kadar sağlığına kavuşuyor Birol Kurt.
Ancak kendisine ve şehit arkadaşlarına yapılanları asla unutup affetmiyor.
Bazen içindeki acı daha da bir kabarıp derinleşiyor. Üyesi olduğu kendi partisinden birinin, bu hainlerin içinden çıkıp gelmiş başka biriyle el ele kol kola fotoğraf çektirip de birbirlerinin ellerini havaya kaldırdıklarını gördüğü vakit örneğin, çok üzülüyor ve de kahroluyor!
Geçenlerde Nilüfer İlçesi’nde gaziler günü nedeniyle düzenlenen bir yemek sırasında beraberinde CHP Bursa İl eski Başkanı Metin Çelik olduğu halde Milletvekili Sena Kaleli geliyor oturdukları masaya.
Kaleli’nin kendisine doğru uzanmış eli öylece havada kalıveriyor!
“Ben bir teröristle birlikte el kaldıran birinin o elini sıkmam” diyor Birol Kurt, “lütfen çekin elinizi”!..
Bu arada Sena Kaleli’nin, Bursa Kent Meydanı’nda elini havaya kaldırarak poz verdiği BDP’li Milletvekili Sebahat Tuncel’e, İstanbul 10’ncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından PKK terör örgütü üyesi olduğu için 8 yıl 9 ay hapis cezası verildiğini, Tuncel’in şimdilik milletvekili dokunulmazlığının ardına sığınarak bu cezadan kurtulduğunu da unutanlara anımsatmış olalım.
Sena Kaleli’nin konuşması sırasında da protesto için yerinden kalkarak salonu terk edip gidiyor Güneydoğu gazisi Birol Kurt.
Bu arada ilk CHP Nilüfer İlçe Yönetim Kurulu toplantısında da konuyu açarak “Sena Kaleli’ye karşı bir yaptırım ya da uyarı açıklaması yayınlanarak” bir şeyler yapılması gerektiğini söylüyor.
Yönetim kurulundaki arkadaşlarının yanı sıra, o sıra İlçe Başkanı olan Özgür Şahin de kendisine hak veriyor ama sonradan hiçbir şey yapmıyor.
Birol Kurt, “Sanırım İl Başkanı Metin Çelik’i aşamadı” diyor!
Ve yaptığı pek çok çıkışla sadece CHP’lilerin değil, başka partilere oy veren diğer vatandaşların da tepkilerini toplayan Sena Kaleli geçenlerde Diyarbakır’a giderek yine kendi kendine gelin-güvey olup da “Kürtlerden özür dilemeye” kalkışınca, bu kez de CHP Nilüfer İlçe yönetim kurulu üyeliğinden istifa ediyor Birol Kurt.
“Kemalistim, devrimciyim, Atatürkçüyüm” diyen insanların, en başta da Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu tabloya ses çıkarmıyor olmalarından dolayı çok şaşkın Birol Kurt.
“Hep sustuk, hep sustuk… Konuşma, partiye zarar verirsin dediler, yıllarca sustuk… Biz kendi içimizde azıcık eleştiri yapınca partiye zarar veriyoruz da şimdi bu Sena Kaleli konuşunca partiye zarar vermiyor mu peki” diyor.
Bir ara gözleri doluyor Birol Kurt’un tüm bu yaşananları anlatırken.
Belli ki, hain kurşunlarıyla yere düşüp de sevdiklerini görüp doyamadan gencecik yaşta şehit olan arkadaşlarının, bedenlerinden sızan kanı durdurabilmek için bir yandan yaralarına elleriyle tampon yapmaya çalışırlarken, diğer taraftan aynı anda “anne, anne” diye haykırışları geliyor gözlerinin önüne.
Parayı bastırıp çocuğuna askerlik yaptırmayan insan bunu nereden bilir?
Sena Kaleli gibi insanlar bunları nereden anlayıp, nereden bilir?
Onlar için Bursa Kent Meydanı’nda Sebahat Tuncel’le el ele tutuşup göbek atmak, Hawaii’de şezlonga uzanıp da güneşte yatmakla eş değerdir, hepsi o kadar!