Ne de güzel bir beldede yaşıyoruz.
Ne kadar güzel ziynetleri var şehrimizin.
Evliya Çelebi’nin deyişiyle Bursa’nın Ayasofya’sı olan Ulu Camii’miz var örneğin.
Niğbolu zaferinin ardından Yıldırım Bayezid’in emriyle 1396 yılında yapımına başlanıp, 3 yıl içinde tamamlanan yapının açılışı bir Cuma günü hutbe için davet edilen “Somuncu Baba” lakaplı, Şeyh Hamid-i Veli tarafından yapılıyor.
O gün Fatiha Suresi’nin 7 farklı tefsirini yapıyor Somuncu Baba.
Tabii sonrasında Ulu Camii’nin 3 kapısından birden çıktığına dair şahitlik edecek pek çok insanın beyanının ardından sırra kadem basıyor Bursa evliyalarından bu ermiş insan.
Bu eserin ilk imamı Mevlidin yazarı Süleyman Çelebi.
İlk müezziniyse o dönemin manevi önderlerinden Üftade Hazretleri.
Selçuklu’nun uç beyliği nişanesi olarak Osman Bey’e gönderdiği kudüm ve tuğun yakın zamana dek Üftade türbesinde sergilendiğini ancak, sonra ortadan kaybolduğunu söylemişti rahmetli Tankut abim (Sözeri) ama akıbetini hala bilen yok.
Camideki hat işlemelerinin büyük bir çoğunluğu Sultan Abdülmecid döneminde yapılıyor.
Ancak, bir “vav” harfi var ki, inşaat sürerken Somuncu Baba bir gün ekmek dağıtmak üzere mekana geliyor ve orada Hızır’ın olduğunu fark ediyor.
Hızır’ın sırrı kimliğinin asla deşifre edilmemesi!
Rivayet o ki, kolundan tutuyor Somuncu Baba onun ve “her gün bu harfin önüne gelip namaz kılmazsan senin kimliğini açıklarım” diyor.
“Tamam” diye yanıtlıyor Hızır onu, “ama hangi vakit kılacağım bana kalsın”!..
Ne kadar çok sır barındırıyor Bursa Ulu Camii.
Eğer bir gün “vav” harfinin dibinde namaz kılan kör topal birini görürseniz bilin ki Hızır olma ihtimali var!
Yavuz Sultan Selim Kabe’ye İstanbul’dan yeni örtü gönderip, eskisini de Bursa Ulu Cami’ye hediye etmiş mesela bilir misiniz?
Antepli Hacı Mehmed bin Abdülaziz ed-Devvaki tarafından kündekari tekniğiyle yapılan minberdeki geometrik şekillerse kafaları iyice karıştıracak kadar gizemli.
O yıllar henüz dünyanın düz ya da bir öküzün boynuzları arasında durduğu sanılan dönemler.
Bir yanında galaksi resmediliyor minberin, diğer yanında güneş sistemi!
Güneş sisteminde yer alan 8’inin haricinde cüce gezegen olan Plüton daha uzakta yer alıyor ki, inanılacak gibi değil.
Şimdi şurası da caminin batı kapısının açıldığı sokak.
Fotoğrafları gönderen orada işyeri olan bir okurumuz.
O canım sokak hemen yanı başındaki esnafı hiçe sayan, onların ticaret hakkını göz ardı eden birileri tarafından işgal edilmiş.
Hiçbir hukuku olmadığı halde gelen turistlere bir kutu daha fazla yemiş satabilmek için ürünler yola kadar sıralanmış.
Osmangazi Belediyesi’nin zabıtası bu duruma hiçbir şey diyemiyormuş.
Çünkü işgalci esnafın bi şeysinin bi şeysi belediye meclis üyesiymiş gelen bilgilere göre.
Hatta, Ak Parti Bursa İl Başkanlığı bile bu işgale müdahil oluyormuş!
Bir o kadar da sahipsiz Bursa evliyalarının şehri.
Önceki hafta oradan geçerken görüp dehşete düştüm!
Yeşil Camii’nin yanında bir imaret var.
“Milli ve manevi değerler eğitimi” verdiğini iddia eden bir anaokulu reklam duyurusu yaptığı pankartını ne yapmış biliyor musunuz?
O imaretin duvarına, yüzlerce yıllık tuğlaların böğrüne böğrüne çivilerle çakmış arkadaş!
Vakıflar Bölge Müdürlüğü uyuyor, Anıtlar Kurulu uyuyor…
Yıldırım Belediye Başkan Yardımcısı Ali Molla Salih’e iletelim bari konuyu, o duyarlıdır böyle densizliklere karşı.
Örneğin, Yeşil Türbe’nin çini kaplı duvarlarına reklam tabelası çakmakla aynı durumdur, Yeşil İmaretinin duvarına pankart çakmak!
“Yuh” diyorum, başka da bir şey demiyorum!
Dünyanın hiçbir yerinde göremezsiniz böyle bir tabloyu.
“Yuh” diyorum, ardından bir daha “yuh” diyorum!
Hızımı alamıyorum, ulu camide “vav” harfinin altında namaz kılan Hızır aleyhisselama havale ediyorum konuyu ilgili makama iletmesi için!
Allah topunuzun müstahakını versin!