Yazarlar

Eşeklerin at koşturduğu bir mekan!

post-img
Şöyle diyor, Bursaspor’un Vakıfköy Tesislerinde dönen dolapları anlattığı yazısında: “Özlüce A takım tesisleri Bursaspor’un beyni ise Vakıfköy de kalbidir. Yaşadığımız mali çöküntüden kurtuluşun tek formülüdür. Hırsızlara karşı öncelikle ve dikkat ile korumamız gereken yegane  hazinemizdir. Son yıllarda Vakıfköy üzerinde torpil, iltimas, kirli menfaat ilişkileri çok konuşulur olmuştu. A takım tesislerinin ve idari kadronun  Özlüce’ye taşınması ile birlikte Vakıfköy, kontrolden tamamen uzak ve ne yazık ki  “eşeklerin, at koşturduğu bir mekan” haline geldi. Her kulvarda kulübü iyi yönetemediğimiz gibi ne yazık ki Vakıfköy’ü de bu dönemde hakkı ile yönetemedik.” Bunları yazan Bursaspor eski yöneticilerinden Avukat Hakan Dinçtürk. Pırlanta gibi bir insandır Hakan, ileri derecede Bursaspor düşkünüdür aynı zamanda. Camiada çok ama çok sevilir; sadece sevilmez, sayılır da. bspor.net İnternet sayfasında yazmaya başlamış. Yazısını tesadüfen görüp, “Eşeklerin at koşturduğu bir alan” tanımlamasını okuyunca bayıldım, bayıldım! Şimdi düşünün bir eşeğin atın sırtına binip, “dıgıdık, dıgıdık” koşturduğunu?!. Bu koşunun ardından ortaya bir de katır çıkar ki, Vakıfköy’deki tablo işte aynen böyle! Türkiye’de oynanan futbolda bir zamanlar beri yandaki takımın oyuncuları hoop, 10 kişi birden karşı takımın sahasına koştururken, az sonra karşı takımın tüm oyuncuları da hoop beri taraftaki takımın yarı sahasına doluşurlardı! Ne zaman ki Alamanya’dan Jupp Derwall adında eski bir futbolcu ve teknik direktör geldi Galatasaray’ın başına, ülkedeki futbol anlayışı değişti ve bir Türk takımı Nöşatel’e (Neuchâtel) 5 çekerek hepimizi birden sokaklara çıkarmayı başardı o yıllarda. Allah gani gani rahmet eylesin Derwall’e. O’nu çok sevdik, kendimizden biri gibi gördük hep; ölünce de sanki kendi insanımızı yitirmiş gibi yas tuttuk. Hakan Dinçtürk en son kaleme aldığı “Kitapsız” isimli yazısında ki, aslında kitabı olan bir adamı hicvederek, “yazarlık sendromunun” en zirvelerinden sinyaller verip, “merdiven altı” ve “çatı arası” yazarlarını itin kulağına sokuyor! Hadi beraber okuyalım: “Türk Futbolunun en büyük problemlerinden bir tanesi donanımlı yerli hocaların yetişmemesidir. Ülke olarak yurtdışına dönem dönem futbolcu ihracı gerçekleştirebilsek  dahi yerli teknik adamlar için ne yazık ki  bu durum  geçerli değildir. Türk Futbolu,  10-15 yerli teknik direktör tekelinde dönen bir sektördür. (Bravo, çok doğru. On TV’de yaptığımız bir program öncesi Teknik Direktör İsmail Ertekin de bunu doğrulamıştı. Ne yazık ki bu durum az sayıda insanın tekelinde yürüyen bir sektör.)   Alttan yeni hocalar çıkmamaktadır. (“Alttan” derken Hakan? Hocalar alttan mı çıkıyor yoksa, yokardan mı çıkıyor?) Bunun nedeni ise mevcut hocaların teknik-taktik yönlerini geliştirmek için harcamaları gereken zamanlarını lobi yapmaya harcamalarıdır. Şu an için görünen gerçek  ise bu lobi faaliyetlerinin çok işe yaradığıdır. Lobisi olan bir hoca 20 yıllık kariyerine 30 takım çalıştırmayı dahi sığdırabilmektedir. Gelişime kapalı, modern futbol gerçeklerinden uzak, futbolun oyuncuya  verilen  safi gaz ile oynanan bir oyun olduğunu düşünen bu bağnaz yapı Türk Futbolunda yıllardır kendine hoca olarak  bir şekilde  yer bulabilmektedir. Geçen sezonu birlikte tamamladığımız ve Süper Lig kariyerimize ara vermemize neden olan iki hoca da bu bağnaz kalıbın adamlarıdır. Samet AYBABA ilerde belki başka bir yazımın konusu olabilir. Ancak mevcut bu yazının konusu yukarıda ki açıklamalar ışığında Mesut BAKKAL’dır. (Ee adam atadan, dededen bakkal zaten; ne işi var futbol aleminde dey mi?!.) Takımın kötü gidişatı ile birlikte Samet AYBABA istifa etmiş ve ligin bitimine 7 hafta kala takımın başına Mesut BAKKAL geçmiştir. (Bakkaldan teknik direktör yapan kabzımala bakmak lazım asıl!..) Mesut Hoca yaptığı ilk basın toplantısında Türk futbolunun tozunu ne kadar iyi yuttuğunu hepimize göstermiştir. Türk Futboluna büyük emekleri geçen bu kalıp içinde yer alan tüm hocalarımızın hoşgörülerine sığınarak Mesut BAKKAL’ın basın toplantısında söylediklerinin teknik ve taktik analizini bu yazımda yapmaya çalışacağım. TEKNİK VE TAKTİK ANALİZ: MADDE-1 EN İYİ HOCA TRİBÜNE  OYNAYAN HOCADIR! Mesut BAKKAL: "Samimiyetle bunu söylüyorum. Sizin karşınıza çıkarken ne kağıt aldım, ne başka bir şey. Duygularımı paylaşacağım. Fenerbahçe'ye, Beşiktaş'a, Galatasaray'a gelmek gibi Bursaspor’a gelmek. O derece büyük bir camia. Bundan önce de çok teklifler aldım ama Bursa denilince ailem, çocuklarım, torunum bile heyecanlandı, Bursa inanılmaz bir yer, onun için de çok severek ve keyifli geldim. Bursa! Bursa ! Bursa yaaahuuu  auuuuuuuvvvvvvv!’’ (Bu “yaaahuuu  auuuuuuuvvvvvvv” kısmını tam olarak oturtamadım kafamda Hakan’ım? “Yehhuu” falan gibi bir şey mi? Tam olarak nerede, nasıl kullanılır? Bi örnek verir misin? Kızılderili dilinde Mohikanların kullandığı bir ünleme şekli mi ne o öyle?) TAKTİK ANALİZİ: Ego okşama çok etkili bir duygusal manipülasyon metodudur. Bu metot, takım ismi fark etmeksizin futbol camiasında kesin garantisi olan bir metottur. Gittiğin takımı, takımın şehrini abartılı bir şekilde öv, taraftarın egosunu okşa ve gönüllerini kazan. Yerlerse senindir! Yemezler ise hiç senin olmamışlardır! MADDE-2) PARA MÜHİM DEĞİL,MÜHİM OLAN İNSANLIK! Mesut BAKKAL: ‘’Başkan ile hiç para konuşmadık. 7 maçımız var, 7 maç için anlaştık. Hiç fark etmez, Bursaspor ile 3 maça da anlaşırdım. 2'nci Lig'de de olsa çalışırdım. Bende bu camianın bir parçası olur, faydalı olursam inanılmaz mutlu olurum. Bugün ben varım yarın yokum Bursaspor camiası her zaman var olacak. Bursa'ya niye gidiyorsun dediler, 5'inci büyük takım oldu, şampiyon oldu yaaahuuuu auuuuuuuvvvvv  dedim" (Yaaahuuu  auuuuuuuvvvvvvv, yaaahuuu  auuuuuuuvvvvvvv, yaaahuuu  auuuuuuuvvvvvvv!.. Zagor: Aahyaakk!..”) TAKTİK ANALİZİ: Şunu sakın unutma! Futbol her ne kadar büyük paraların döndüğü bir sektör ise de futbol sever amatörce bir sevgi ile bu oyuna bağlıdır. Bu yüzden mümkün olduğunca maddi konulara girmekten kaçın. Girmek zorunda olduğunda da  ne de olsa eski futbolcusun topu mümkün olduğunca  ayağında dolaştır. 7 hafta için bir asgari ücretlinin 77 yılda (935 ay) kazanabileceği bir parayı kazan! Devlete hizmet vermiş bulunan 15 tane 1. Derece memurun 30 yıllık hizmetlerinin karşılığı olan toplam parayı 7 hafta içinde kazan! Ama ne olur ise olsun ‘para mühim değil, önemli olan insanlık!’ söyleminden asla vazgeçme.. Mütevazi görün.. Mutlaka yiyen olacaktır!    MADDE-3 SENİ TAVSİYE EDENİ KORU VE  KOLLA! Mesut BAKKAL: ‘’Samet Aybaba ve ekibine teşekkür ediyorum, veriler üzerine konuşuyorum çok atletik bir takım bıraktılar. Gideriz, geliriz ama çalıştığımız yerlerde iyi şeyler bırakmak önemli. Bu olduğu zaman bazı şeylerde hakkınızı veriyorlar, ben Bursa'nın benim hakkım olduğu için çok mutluyum. Burayı seviyorum." TAKTİK ANALİZİ: Seni yıllardır var eden şeyin lobicilik olduğunu sakın unutma. Bu neden ile kendi lobine ve onun   çevresine vefa göster. Onları toplum gözünde  yücelt. Unutma! Bugün sen ona yaparsın, yarın o sana aynısını yapar.. O gider sen gelirsin! Sen gidersin o gelir!  MADDE-4 VİCDANINI BIRAK AMA PARANI BIRAKMA! Mesut BAKKAL TEKNİK ANALİZİ: "Vakit nakittir! İnsanın dakikası, günleri, haftaları çok kıymetlidir. Bu zamanın  bir bedeli vardır. Bu bedeli ve hakkını hukukunu sakın kimseye bırakma. Çalıştırdığın takım küme düşmüş olabilir. Ancak kalan 750 bin TL alacak, senin gibi bir değerin koskoooocamannn 3.5 haftalık emeğinin karşılığı. Bunu sakın bırakma.. Gerekir ise hemen icra takibi yap… Sakın geç kalma… Bursa… Bursa… Bursa ya hu auuuuuuvvvvvvvvvvv! (Ya hu auuuuuuvvvvvvvvvvv!..) Bursa şehri bu… Öyle böyle öder senin paranı. Yeter ki yakasını bırakma! MADDE-5 BOŞ VAKTİNİ DEĞERLENDİR! Mesut BAKKAL TEKNİK ANALİZİ: "Bu hayatta hiçbir iz bırakamadım. Dünyalığım da fena değil. Torunlarımın torunlarına yeter. Vaktimde bol… Hadi  bir de kitap yazayım. Yazayım da  arkamdan kimse bana  KİTAPSIZ demesin. Kitabın ismini de  “Mesut’ Bir Adam” koyayım. Kendi adımla, kitabın ismi arasında kelime oyununu da çok iyi yaptım. Yaptığım çok zekice ama  umarım insanlar bunu anlarlar. Neticede herkes benim kadar zeki değil. Tüm tecrübelerim  gösterdi ki insanlar gerçekten de benim kadar  zeki değiller.’’ Bursaspor ne yazık ki böyle donanımlı ve mükemmel bir hocayı kaybetti. Küme düşmüş olabiliriz. Ancak nesiller boyu sürecek tek tesellimiz bu değerin ismi ile Bursaspor’un  ismi bir araya geldi ve Mesut BAKKAL ismi tarihimizde ki unutulmaz yerini aldı. Mesut BAKKAL’ın hayatında ki tek kusuru şimdiye kadar KİTAPSIZ bir kişi olmasıydı. Artık ne mutlu bizlere ki kitabını da yazmış. Tarihte Bugün: Bursaspor TFF 1. Ligde! “Mesut’ Bir Adam” kitabı tüm  bayilerde! Biz Üzgün! Biz kederli! Son bir yılımız Kanserli, kalkerli. Ama hoca Mesut! Hoca yerli! Bakkal için şimdilik bu kadar yeterli! Saygılarımla…” İşte böyle, saygılı da bir adamdır Hakan Dinçtürk. Çok beğendim yazıyı. Son aylarda okuduğum en güzel futbol eleştirisi. bspor.net’ten takip etmeyi sürdüreceğim. Size de öneririm. Yaaahuuu  auuuuuuuvvvvvvv!

Diğer Haberler