Benim de ortaokul dahil, lise 3’ncü sınıfa kadar okuduğum Bursa Erkek Lisesi’nin pilav günü vardı geçen pazar.
Sonra bir baktım, akşam sosyal medyada katılımcılardan biri eski binada koridorda asılı duran “Abdülhamit portresini yadırgadığını” duyuran bir paylaşımda bulunmuş.
Neden hiç okumayız, neden resmi tarihin bize“doğru” diye dikte ettiği yanlışları sorgulayıp, kendimizi yenilemeyiz bir türlü anlayamam doğrusu?
Bunlardan biri de “Sultan Abdülhamit’in çok kötü ve zalim bir idareci olduğu”uydurmacasıdır.
Büyük bir önyargı vardır pek çoklarında O’nun için.
Oysa, Bursa Erkek Lisesi de dahil dünyada pek çok ülkede yığınla eğitim kurumu yaptıran bizzat Abdülhamit’in kendisidir.
“Bursa Mekteb-i Sultanisi” diye anılır Erkek Lisesi.
1886’da temeli atıldıktan sonra yapımı sırasında dönemin Valisi Mahmut Celalettin Paşa bir kitabe hazırlatarak şunları yazdırıyor ancak, açılıştan önce tayini çıktığı için de yerine konamıyor:
“Celal itmamına vali iken nazmeyledi tarih Bu ali mektebi Abdülhamit Han eyledi nev-bünyad”
(Bu yüce mektebi Abdülhamit Han yaptırdı. Tamamlandığında Vali Celal, şiiriyle tarih düştü.)
Sultan Abdülhamid Hân'ın hüküm sürdüğü Osmanlı topraklarında şu an, Türkiye dışında 19 bağımsız ülke mevcut.
Yani Sultan Türkiye dâhil toplam 20 ülkeyi 34 yıl tek başına yöneten bir hükümdardı.
Ve çoğu insan bilmez, saltanatından geriye tam 1552 eser kaldı.
Kendisinden sonra tahta çıkartılan Sultan Reşat’ın İstanbul’u terk etmeye hazırlandığını öğrenince O’na şunları yazar Ulu Hakan:
“Birâderim Sultan Reşad Hazretleri, tehlike altında olan vatan topraklarını terkediverme âdetini kimden öğrenmiş acaba? Son Bizans imparatoru dahi, ülkesini terk etmemiş, savaşarak ölmüştü. Balkan harbi çıktığında Selânik'i terk etmek de yanlıştı. Eğer ecdadımız da böyle davransaydı, biz hâlâ Domaniç Yaylası'nda koyun otlatıyor olurduk!..”
Bugün pek çok tarihçi Sultan Abdülhamid Han tahttan indirilmeseydi eğer, Osmanlı Devleti’nin ne Balkan harbi felâketine, ne de 1. Dünya Savaşı faciasına sürükleneceğine inanıyor..
Saltanatı boyunca cami, mektep, medrese, hastane, fabrika, tezgâh, bakım ve terbiye evi gibi tam 1552 adet tesis yaptırmıştır Sultan.
Haydarpaşa'da ne kadar millî ve resmi tesis varsa hepsi O'nun zamanındandır.
Lise binası, hastaneler, baytar mektebi, mendirek...
Yıldız üstündeki bütün binalar, kışlalar...
Çapa mektepleri, Gureba hastanesinin ilâve pavyonları, Hamidiye Etfal hastanesi, bugün hâlâ bütün İstanbul'u süslemeye devam eden Hamidiye çeşmeleri…
Üsküdar'da Şaban Ağa Tekkesi civarındaki mektep ve binaları, Beykoz Cam Fabrikası, Sultanahmet Sanayi Mektebi, Yüksek Ticaret Mektebi binası, Küçükçekmece Kibrit Fabrikası, Hereke Dokuma Fabrikası, Yıldız Çini Fabrikası, İzmir, Bursa, Diyarbakır, Sinop, Konya sanayi mektepleri, koskoca Tıbbiye ve Mülkiye mektepleri, mühendishane ilâveleri…
Her vilâyette okullar, hastaneler, yollar, çeşmeler...
Viyana'dan başka bir yerde, bir eşi benzeri bulunmayan modern bir tıp fakültesi…
Ayrıca hicrî takvimle 1293'te Mektebi Mülkiye, 1297'de hukuk fakültesi ve Divân-ı Muhasebatı (Sayıştay) ve Beyoğlu Kadın Hastanesi, 1299'da Güzel Sanatlar Akademisi, 1300'de Yüksek Ticaret Mektebi, 1301'de Yüksek Mühendis Mektebi ve yatılı kız lisesi, 1308'de Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi, Kâğıthane'de Poligon…
1303'te terkos suyunu İstanbul'a getiriyor.
1307'de Bursa İpekçilik Mektebi, 1309'da Bursa demiryolu ve Aşiret Mektebi, 1310'da Üsküdar Lisesi, Rüştiye mektepleri ve yeni PTT binası, Osmanlı Bankası, Yafa-Kudüs-Ankara demiryolu, Hamidiye Kâğıt Fabrikası, Kadıköy Havagazı Fabrikası, 1311’de Osmanlı Sigorta Şirketi, Küçüksu Barajı ve Manastır-Selanik demiryolu, 1312 de Hamidiye Yüksek Ticaret Mektebi ve Galata Tophane rıhtımı, Dolmabahçe Saat Kulesi, 1313’te Beyrut-Şam demiryolu, Darülaceze binası, mum fabrikası, Afyon-Kargu demiryolu, Sakız Limanı, şimdiki İstanbul Erkek Lisesi binası, İstanbul-Selânik demiryolu, Bakırköy Akıl Hastanesi, 1315 te Selânik Rıhtımı, Şam-Halep demiryolu ve Şifa Hastanesi.
1316 da Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi, 1318 de Medine’ye kadar telgraf hattı, 1320'de Hamidiye-Hicaz demiryolu, Kâğıthane'de Hamidiye İçme Suyu, Haydarpaşa rıhtımı, Modern Arama Mektebi, Şam'da Tıbbiye-i Mülkiye.
1322 de Dilsiz ve Sağırlar Okulu, Bingazi'ye telgraf hattı, 1323’te Yıldız Sarayı ve önündeki Hamidiye Camisi, İstanbul-Köstence kablo hattı. Haydarpaşa İstasyon Binası…
Eyfel kulesinin çelik tekniğiyle yapılması planlanan ilk boğaz köprüsü…
Saymakla bitecek gibi değil…
Her şey O'nun eseri neredeyse.
Ayrıca her yaz toplu sünnet törenleri düzenletip, her çocuğa çeyrek altın gönderdi.
Şahsi parasının bir kısmını borç yüzünden hapse düşenlerin kurtarılması için ayırdı.
Her yıl 30 bin saksı satın alıp çiçek ektirdi.
Almanya’nın güçlü bir imparatorluğa dönüşmesini sağlayan Bismarck O’nun için şöyle demiştir:
“Dünyâda 100 gram akıl varsa, bunun 90 gramı Abdülhamit Han’da, 5 gramı bende, kalan 5 gramı da diğer dünya siyasilerindedir.”
İngiltere’ye karşı İRA’yı O’nun kurdurduğu söylenir hep!
Voltaire’nin yazdığı Hazreti Muhammet hakkında aşağılayıcı ifadeler içeren bir oyunun sahneye konacağını öğrendiğinde Fransa kralına şu mektubu gönderir:
“Ben şu anda sizi bertaraf edecek durumda değilim, ama şunu bilin ki eğer bu oyun oynanırsa, yarından tezi yok tüm Arap ve İslam ülkelerine haber salıyorum ve sizinle olan tüm ilişkilerini koparıyorlar.”
Bunu göze alamazlar ve oyun sahnelenemez!
Siyonizmin kurucusu Theodore Herzl’in“Kudüs’ü bize verin, tüm dış borçlarınızı Dünya Museviler Cemiyeti olarak biz ödeyelim” teklifini, “Atalarımın kanla aldıkları toprakları ben parayla veremem” diyerek reddeden de O’dur!
Nitekim Abdülhamit’in tahttan indirilmesiyle Yahudiler Filistin’de toprak satın alma iznini koparmışlar ve bugünkü İsrail Devleti’nin temellerini atmışlardır.
İlber Ortaylı’ya göre dünyanın son hükümdarı, son evrensel imparator II. Abdülhamid Han’dır.
Şöyle der Mustafa Kemal bir konuşmasında:
“… Bak çocuk, kişisel kanımı kısaca söyleyeyim: Tecrübe göstermiştir ki, toprakları üstünde yaşayan insanların çoğunun durumu kuşkulu ve sınırları düşmanlarla çevrili bir büyük devlette Abdülhamit’in yönetimi büyük hoşgörüdür. Hele bu yönetim, 19. yüzyılın sonlarında uygulanmış olursa…”
Atatürk’ün bu sözlerinin altında hiç kuşkusuz Mithat Paşa’nın, o da şüpheli ölümü haricinde görev yaptığı 34 yıl boyunca hiç kimse hakkında idam kararı vermediği gerçeği yatar.
Bursa Erkek Lisesi’ni de eserleri arasına katarak benim gibi binlerce insanın okumasına vesile olduğu için merhum Abdülhamit Han’ı saygı, rahmet ve minnetle anıyor, aziz hatırasının önünde eğiliyorum.