Hay Allah iyiliğini versin Ahmet abi!..
Geçen günkü yazının giriş kısmını okuduktan sonra düşüyordum sandalyeden gülmekten!
Şöyle başlamış Ahmet Emin Yılmaz, Cavit Çağlar’ı parlatmak için kaleme aldığı makaleye:
“Bir tarafta… Sanayi yatırımlarıyla Bursa ve Türkiye’ye öncülük etmiş, 3 dönem Bakanlık yaparak ülkeye damgasını vurmuş deneyimli, bir siyasetçi olarak Cavit Çağlar var…”
Bi dakika…
Bir tarafta da hala gerçekleri yazabilen basın var!
Hem Çağlar 3 dönem bakanlık yapmadı ki!
1987 senesinde Bursa'dan DYP Milletvekilli seçildi.
1991 ve 1995 seçimlerinde tekrar Meclis’e gitti.
Ayrıca ilk olarak 20 Kasım 1991- 25 Haziran 1993 tarihleri arasında, ikinci olarak da 5 Ekim 1995- 6 Mart 1996 tarihleri arasında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Bakanlığı yaptı.
Hepsi o kadar!
Güneş Taner'in ekonomiden sorumlu olduğu 80’ler döneminde Cavit Çağlar'ın şirketlerinin Ziraat Bankası'na olan kredi borcu çok büyümüştü.
1987 yılında 16 milyar 552 milyon Lira olan Aksoylar ve Nergis şirketlerinin borçları takibat sonucunda 1989 yılında 75 milyar 138 milyon Liraya çıkmıştı.
Borç tutarı, bankanın uyguladığı birleşik faiz sonucunda 31 Aralık 1991 tarihinde 242 milyar 795 milyon liraya yükselmişti.
25 Şubat 1988 tarihinde Coşkun Ulusoy'un yönettiği Ziraat Bankası’na bir geri ödeme planı ile başvuran Cavit Çağlar’ın bu talebi reddedilmişti.
1991 senesine kadar Ziraat Bankası tarafından Çağlar ve şirketleri üzerine 50 adet ipotek ve haciz koyduruldu.
Toplam 11 bankaya borcu olan Çağlar’ın ANAP iktidarı döneminde Ziraat Bankası ve Vakıfbank'a 100 milyar lira kredi borcu vardı.
Bu dönemin Devlet Bakanı olan Güneş Taner 1989 senesinde kendisi için gazetecilere verdiği beyanatta "istersem 24 saatte işini bitiririm" demişti.
Cavit Çağlar 20 Ekim 1991 seçimlerinin devamında DYP iktidara geçince “Hazine'den ve Ziraat Bankası'ndan sorumlu Devlet Bakanı” olmuştu.
Merhum Özal’ın prenslerinden Adnan Kahveci de bu durumu “ciğerin kediye emanet edilmesi” olarak tanımlamıştı!
Ki, İnterbank ve “hortum muhabbetine” hiç girmiyorum bile!
“Gazetecilik birilerinin yazılmasını istemediği şeyleri yazabilmektir. Geri kalan her şey halkla ilişkilerdir” demiş George Orwell.
Oradan devam edelim:
Bursa Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Recep Altepe’nin kendisini ahirette uzun süre sıkıntıya sokacak günahlarından biri de Çelikpalas Otel’in hemen yanında, Heykel-Çekirge hattı gibi daracık bir güzergahta Çağlar’a ait o yüksek katlı otele izin vermesidir!
Başkalarına sağlanmayan imtiyaz O’na sağlanmıştır.
Peki neden?
Medyası var da onun için!
Çağlar’ın medyası artık tek dişi kalmış canavar!
Can Ertan’la birlikte On TV’de IP temeli üzerinden yaptığımız “Yüzyüze Programı” bile çoğu kez Cavit Beyin medyasından misliyle fazla izleniyor.
Kitle iletişim araçlarının artmasıyla birlikte devran döndü.
Doğru, Cavit Çağlar çok iyi bir işadamı ama hep kendine Müslüman!
Siyasetten ticaret ve rant çıkarmak O’nun ilgi alanı.
Yakın bir süre önce medyasını pazarlamak için görüştüğü işadamlarına “artık yoruldum, yetmiş beş yaşa merdiven dayadım” diyen Çağlar geçen gün her ne hikmetse birden bire canlanıverdi!
Katıldığı bir televizyon programında şunları söyledi Cavit Çağlar:
“Ekonomik ömrünü dolduran 2 fabrikamızı kapattık. AVM yapmayı düşünmüştük. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımıza açtım. O da ‘Öyle bir şey yapalım ki, ikimizin de arkasından konuşmasınlar’ dedi. Ben de hayalimin üniversite olduğunu söyleyince ‘Oldu bu iş’ dedi. Tıp Fakültesi’nin de olacağı 14 fakülteli bir üniversite planladık. İçinde yurtları olacak. Olmayan bir şeyi yapma düşüncemiz var. AVM’si ve oteli olacak. Öğrenci boş zamanlarında alışverişini yapıp yemeğini yiyebilecek. Konser ve tiyatro izleyebilecek. 150 bin metrekarelik alanda projemizi yaptık, şu an Bakanlıkta. İki kızım bir oğlum var. Çocuklarımdan 8 torunum var. Hepsi okuyor. Ben üniversite okuyamadım, ama okutan olmak istiyorum.”
Size bir şey söyleyeyim mi?
Hepsi palavra!
Uzun zamandır Mudanya Yolu’nda, Korupark’ın karşısına, Organize Sanayi Bölgesi’nin kenarına dev bir alışveriş merkeziyle, konutlar yapmak istiyor Cavit Çağlar.
İyi de kardeşim, orası bir sanayi bölgesi, hem de organize!
Sanayi arsasının değeri 1 liraysa, ticaret alanı olarak imara açıldığı vakit 100 lira olacak!
Oradaki diğer sanayiciler salak mı da böyle bir imtiyaz sadece Çağlar’a verilecek?!.
Korupark zaten Bursa’ya atılmış en büyük kazıklardan!
Mudanya yolundaki trafiğin hali özellikle sabah akşam malum, insanlar büyük eziyet çekiyor.
Bir de Çağlar’ın AVM’si sokulursa araya, ört ki ölsün Bursalılar!
Aynı alanda üniversite kuracakmış, öğrenciler AVM’de yemek yiyecekmiş, sinemaya gidecekmiş…
Hikaye!
Şimdi bu “üniversite” kamuflajını buldu ki çözüm olarak, tamamen göz boyama!
Bir kere Türkiye’de üniversiteler vakıflar vasıtasıyla kuruluyor.
Vakfı kuracaksın, geri almamak üzere 80 milyonluk gayrı menkul, 20 milyon liralık da nakit para vakfedeceksin, ardından hangi odanın hangi maksatla kullanılacağına dek YÖK karar verecek ve sen de üniversite kuracaksın!
Üstelik Çağlar’ın sözünü ettiği 14 fakülte arasında “tıp” da var!
Bu konuda danışmanı herhalde Engin Özpınar!
İşi bilenlere konuyu danıştım; en az 500 milyon lazım bir tıp fakültesi kurabilmek için, öğretim üyeleri, personel, bina hariç!
Ayıptır söylemesi, meseleyi YÖK bünyesinde de araştırdım.
Oraya bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı’ndan giden bir tek talimat yok!
“Oldu bu iş” diye bir şey yok yani!
Ne yapıyor Cavit Çağlar?
Aklınca rantına rant katmak için uzun süredir girişimde bulunduğu AVM işini Bursalıların gözünde ısıtmaya çalışıyor!
Yok, yemez bu sefer!
Olacak iş değil.