Yazarlar

Cemil Aydın bu kez faka bastı!

post-img
Yaklaşık bir hafta bekledim. Bursa medyasından bir muhabir, bir editör, bir yazı işleri müdürü yahut, bir genel yayın yönetmeni olsun meseleye farklı bir bakış açısı getirebilecek mi acaba diye sağa sola bakındım durdum? Hepsi aşağıdaki metni yayınlayıp hamaset yaptılar ne yazık ki! Vay efendim “sadaka taşı” caminin duvarına üstelik de yatay vaziyette konulur muymuş?!. Bursa müfettişi, belediye meclis eski üyesi Cemil Aydın şu ifadeleri paylaştı WhatsApp mesajıyla öncesinde: “Hata mıdır, bilgisizlik midir? Türk-İslam Medeniyetinin önemli yerlerinden biri olan Muradiye Camii ve haziresi gelecek kuşaklara bırakacağımız muhteşem bir mekan. Geçmiş asırların ve medeniyetin aziz hatıraları ile dolu tarihi yerde geçmişte sadaka taşı olarak kullanıldığı iddia edilen taşın cami duvarına konulması bir hata mıdır, gözden kaçırılmış bir eksiklik midir? Geçmişte bölgeye revizyon amaçlı emekleri geçen, bugün de bakım ve koruma amaçlı hizmet veren Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Vakıflar Bölge Müdürlüğünü göreve davet ediyor, varsa bir hata ve yanlışlık acilen düzeltmeye çağırıyorum. Çünkü bilinir ki sadaka taşları Selçuklu ve Osmanlı Devletinin her döneminde konulduğu bölgedeki yapılardan bağımsız ve dik olarak durmaktadır.” Cemil beyinki bilgi eksikliği ancak, koskoca Bursa medyasında bu konudan az buçuk haberi olan birilerinin bulunmayışıysa tam bir felaket! Geçen gün Celal Sönmez için “basın mensuplarına hep az para verdi” demiştim. Sözümü geri alıyorum, ben olsaydım çoğuna şimdi aldıklarının yarısını bile vermezdim! Ulen biraz kitap okuyun, ören yeri, müze gezin, bu kadar mı kurudunuz be! Cemil bey… O bir sadaka taşı filan değil! Üzerinde bir yuva ya da delik olan her taş da Osmanlı ya da Selçuklu’ya ait değil üstelik! Muradiye Camii’nin duvarında taşıyıcı olarak ikinci kez kullanılmış taş Roma döneminden kalma. Üzerine bir heykel veya objenin konulduğu bir “kaidedir” o taş! Üstelik de bu taş restorasyon sırasında oraya konulmuş filan da değil; camii yapıldığı tarihten beri orada! Bu elemanlara mimaride “devşirme” denilir. Yani daha önce o bölgedeki bir yapıda kullanılmış bir malzemenin yerinden alınıp, yeni binada da değerlendirilmesidir uygulanan şey. Peki, “üzerindeki o delikler de nedir” diyeceksiniz? Sadaka deliği değil onlar, kurşun deliği! Yine “taş yapı tekniğinde” dikey bağlantı elemanlarına “zıvana” denirdi. Bunlardan üst üste getirilmesi gereken taşları birbirine bağlamak amacıyla yararlanılırdı. Antik Çağ’da da kullanılan bu teknikte, alttaki taşın üst yüzünde, merkezde zıvananın oturacağı genelde dörtgen biçimli bir oyuk (yuva) ve bu oyuğa kadar uzanan ince bir kanal açılır, zıvana yerleştirildikten sonraysa buradan eritilmiş kurşun dökülürdü. Nitekim, “zıvanadan çıkmak” deyimi de buradan türetilmiştir. Bu devşirme taşlar hemen hemen tüm Osmanlı eserlerinde kullanılmıştır Cemil bey. Bir büyüğüm şöyle anlatmıştı nedenini: “Hristiyanlar bulabildikleri her fırsatta Türklerin mezar taşlarına dek her şeylerini yok etmişlerdir. Üzerlerinde devşirme taş bulunan yapılaraysa dokunmamışlardır. Bu taşların manası, orada daha önce eski dönemlerden kalan bir bina bulunduğudur. Bunun için de ilişmezler.” Bu bir bakış açısı tabii. Ancak, tarih boyunca insanoğlunun kurduğu tüm uygarlıklar birbirlerinin üzerinde yükselmiştir. Kybele için inşa edilen adak yerlerinin üzerine pagan tapınakları, onların üzerine kiliseler, kiliselerin üzerine de camiler yapılmadı mı? Mesela gidin Çekirge’deki 1’nci Murat Camii’ne, iki katlı, yüksek tavanlı o yapının ilkin camii olarak inşa edilmediğini hemen anlarsınız! Üstelik de dış cepheden baktığınızda, camiye çevrilirken Bizans’tan kalan devşirme mermer sütun ve Korinth tarzı sütun başlarının kullanıldığını görürsünüz hayretle! Bence o bina ilkin kilise de değildi; kanımca bir pagan tapınağı olarak yapıldı, şifa bulmak üzere kaplıcalara binlerde yıl önce gelen ziyaretçiler için. Orduevi’nin karşısındaki Şehadet Camii de Bizans’tan kalan bir tapınaktır örneğin. Türkler’in, Bursa’da inşa ettikleri ilk ulu camiyse, Heykel’deki Orhan Camii’dir. Bak Cemil bey, oranın yapımında kullanılan Bithynia döneminden kalma devşirme sütun ve sütun başını görüyor musun? Muradiye Cami’sindeki taş da aynen böyle bir taştır işte. Sıkıntı yok yani! Her şey yolunda.

Diğer Haberler