Yazarlar

CHP Bursa listesinin 6’ncı sırasına kim konulmalı?

post-img
Efendim, şimdi şöyle konuşuluyor Cumhuriyet Halk Partisi kulislerinde: Mesela CHP Bursa’dan sadece 5 milletvekili çıkarabildi ya? Altıncı sıraya konacak kişi önseçimden çıkan değil, kendi kendini taşıyabilecek güçte yani, kendi otunu yine kendisi getirecek bir eşek olacak!.. Peki, kendi otunu nasıl taşıyacak bu merkep hazretleri? Elbette parası pulu sayesinde! Bir kere yerini hak edebilmesi için genel merkeze 1-2 milyon lira bayılacak bu bir… Bir o kadar da gazete ve televizyonlarda çıkacak reklamlar için olsun, giydirilmiş bolca minibüs ve ses tesisatı için olsun, seçim zamanı gelsin de sakalı kapalım diye tekkede bekleşip duran taşradaki küçük ilçelerin başkan ve yöneticileri için olsun harcaması da gerekecek elbette. Kimde var bu para? İşadamı ya da sanayicilerde değil mi? İşte onun için de Kemal Kılıçdaroğlu’nun son ziyareti ve burada işadamlarıyla buluşması akıllara acaba CHP kendine Bursa’dan paralı bir aday mı arıyor sorusunu getirdi ister istemez? Hülasa, Ziya abinin (Hısımcıl) oğlu Haluk Hısımcıl da BTSO’daki toplantı sırasında Kılıçdaroğlu’na “sayın başkan, hep işadamlarının öneminden bahsediyorsunuz ama Bursa’dan milletvekili listesine neden hiç işadamı koymuyorsunuz” diye yapıştırınca soruyu ortalık yeniden alevlendi. CHP son seçimde Bursa’da altıncı milletvekilini sadece 25 oyla kaybetti. Bana kalırsa paraya pula hiç gerek yok. Bu oyu rahat rahat getirebileceği tescillenmiş biri var kentimizde. O kişi de CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Necati Şahin’den başkası değil. Diğer taraftan, üç namzet var sözünü ettiğim business class bu koltuk için: İşadamı İlhan Parseker, Sanayici Ertuğrul Kaplan ve Boyacı Salih Top. İlhan Parseker çok yetenekli, başarılı, sıcak ve sevimli bir insan. Burada yani, Bursa’da “bizim oğlan” hükmünde geçiyor ancak Odalar ve Borsalar Birliği üst yönetiminde aldığı önemli görevlerden ötürü başta ticaret ve sanayi dünyasında olmak üzere, siyasi çevrelerce de çok tanınıp, seviliyor. Mesela geçen dönem Turhan Tayan’dan önce CHP’den milletvekilliği teklifinin Parseker’e yapıldığı kesin bilgisini verirsem ne demek istediğimi sanırım anlayacaksınız. Sordum. Samimiyetle ve oldukça net, kesin bir dille yanıtladı İlhan Parseker: “Bu dönem hiç bir siyasi partiden milletvekilliğine kesinlikle aday değilim.” Anlaşılan, yaklaşık bir buçuk sene sonra yapılacak Bursa Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerinde başarısız başkan İbrahim Burkay’ın kulağını burkmaya hazırlanıyor İlhan Parseker. Ertuğrul Kaplan’a gelince… Kendisinin sözünü ettiğim miktardaki paraları ödeyecek gücü yok! Her ay 20-30 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren o koca koca fabrikaları kuran Ertuğrul Kaplan resmen yokluk ve fakirlik çekiyor düşünebiliyor musunuz? Hatta geçenlerde dedim kendisine, “abi para lazım olursa hiç sıkılma hemen söyle” diye? Şimdi kendisini tanıyanlar bu lafıma asla inanmayacaklardır! Vallahi doğru, billahi doğru! Aile kendi arasında bir karar almış. Herkesin durumuna göre bir maaş belirlenmiş ve bunun haricinde başka hiçbir ödeme yapılmaması ilkesi konulmuş. Burada amaçlanan şey herkesin ayağını yorganına göre uzatmasını sağlamak ve geriye kalan kazanılmış parayı da sürekli yatırıma dönüştürmek. Ertuğrul Kaplan’a her ay Kaplanlar Soğutma’dan 50 bin lira para veriliyor. “Peki, insan düzenli olarak bu miktarda para alıp da nasıl yokluk çeker” diyeceksinz? Bu paranın en az 25 bin lirasını kredi kartının asgari borcunu ödemek için kullanıyor çünkü, kart ağzına kadar dolu yani, artık patlamak üzere! Her ay düzenli olarak burs verip yardımda bulunduğu öğrencileri var Ertuğrul Kaplan’ın. Öyle kimileri gibi ayda kişi başı 200-300 lira ayırıp da ardından “öğrenci okuttum” diye böbürlenenlerden biri değil. Tepeden tırnağa, giyimden kiraya kadar tüm ihtiyaçlarını gideriyor himaye ettiği zeki ve çalışkan çocukların. O da yetmiyor, yurt dışına, Avrupa ya da Amerika’ya tahsile de gönderiyor. İşte 50 bin liranın 10 bini de böyle gidiyor. Kaldı mı geriye 15 bin lira? Maaşını alır almaz gerekli ödemeleri yaptıktan sonra kalan parayla kapalı çarşıya gidip hemen döviz alıyor Ertuğrul Kaplan. Neden mi? Av merakı var da onun için. Beş-altı ay boyunca biraz para biriktirdikten sonra artık Afrika mı olur yoksa Asya mı elde tüfek, aslan kaplan peşinde koşuyor. Şimdi deseniz ki kendisine şuradan seçim için çıkar bir 500 milyon at ortaya? Bırakın 500 milyonu, 500 lira verecek hali yok çünkü, tüm harcamalarını ay başı gelene dek sürekli kredi kartıyla yapmakta! Bursaspor’un başkanı ikinci Recep (Bölükbaşı) bile Ertuğrul Kaplan’dan daha zengin hale geldi vallahi, kurbanlık koçlar gibi iyice semirdi oralarda. Evet, yine Kaplan’dan çok daha zengin bir milletvekilliği sevdalısı daha var kentimizde; o da hiçbir zaman CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ya da Genel Sekreter Gürsel Tekin’in totolarının peşinden ayrılmıyor aynen elleri arkasında sürekli hatun peşinde dolaşan Yeşilçam filmlerindeki Aydemir Akbaş gibi. Hatta geçenlerde Çin’e kadar gitmiş. Kılıçdaroğlu da Tekin’e, “çekin şu adamı arkamdan, huylanıyorum vallahi” demiş! Ve huzurlarınızda hop hop hop, Salih Top!.. Salih Top yaşamının hiçbir döneminde gerçek manada solcu olmamış, kendini solda hissetmemiş enteresan bir insandır. Lenin’i gösterseniz mertek, Marks’ı gösterseniz Kars sanır! Kars’ın Arpaçay İlçesi, Melik Köyü’nden çıkma Kürt kökenli bir yurttaşımızdır kendisi. Köyünden kan davasından ötürü kaçıp, bitli bir yorganla Bursa’ya, Teleferik Mahallesi’nde oturan akrabalarının yanına gelmiştir. O yıllarda Bursa’da kurtarılmış mahalleler vardı. Teleferik ve Teferrüç bölgesi sol fraksiyonların elindeydi. Aşağısı Davutkadı ve Kurtbasan taraflarıysa  MHP’lilerin hakimiyetindeydi. Akşam olup da hava karardığı vakit her iki taraf da sınır nöbetlerine çıkar, hatta karşılıklı bir birlerine rasgele ateş ederlerdi. Teleferik semti sol gruplarda olduğu için çaresiz, gelince solculara sığınmıştı Salih Top. Köyünde Kalaşnikof silahlarla insanlar birbirlerini tarıyorlardı. Artık orada yaşama şansı hiç kalmamıştı. Bursa’da da Halis isimli bir kan davalısı vardı. Salih Top’u bir bulup yakalasa kevgire çevirecekti ama sol örgütlerden korkusuna yanına yaklaşamıyordu bir türlü. Kendisini TİKKO’cu diye tanıtmıştı Salih Top. O bölgedeki tek TİKKO’cu oydu! O yalnız bir ceviz ağacıydı Gülhane Parkı’nda, ne TİKKO onun, ne de o TİKKO’nun farkında! 12 Eylül darbesinin ardından TİKKO’culuğu bırakıp, boya ve badanacılığa başlıyor kendisi. Hayat fakültesinden mezun. Elde fırça ev ev gezip duvarlara kireç sürüyor. Bakın böyle enteresan hikayeleri başka köşelerde bulup okuyamazsınız, kıymetimi bilin, hep İnternet’ten okumayın, her gün bayiden 50 kuruş verip bir gazete olsun alın ona göre; ayıp oluyor bak! Neyse… Salih Top’un, Nizamettin isimli Karslı, boyacılık yapan bir hemşerisi daha var. Borç para istemiş ondan ama bir türlü ödeyemiyor. O “Hırbo, versene lan paramı dedikçe” uzaklaşıp kaçıyor Salih Top’tan. Ve en sonunda Top’un kaderini değiştirecek gün gelip çatıyor. “Ula Salih” diyor Nizamettin, “ben senin parayı ödeyemirem. Buna karşılık olarak sana hayatının kıyağını yapam?” Ve Nizamettin kendisinin aldığı, Cavit Çağlar’a ait Kurşunlu’daki Yeşim Sitesi’nin boya-badana işini Salih Top’a devredecek, bunun ardından Allah da Top’a artık, “boya ya kulum boya” diyecektir. Kendisini sevdirir Salih Top. Daha sonra yıllarca yine Çağlar’a ait Sifaş, Nergis gibi fabrikalarının boya işlerini de yapar. Eski Bursalılar bilirler, eskiden Ünlü Cadde’de, Sönmez İş Sarayı’nın altında Turan Pastanesi vardı. Kafkas’la beraber en popüler dükkanlar onlardı. Bir gün Yavuz İskenderoğlu uğradı oraya. Söz dönüp dolaşıp Salih Top’a gelince sordu: “Bir kardeşi varmış onun, savcıymış öyle mi?” Evet, Top’un bir kardeşi vardı ama kendisi değil, sadece adı Savcı’ydı! “Allah allah” dedi Yavuz İskenderoğlu, devam etti: “Geçen gün Uludağ’da, Cavit’le sofrayı kurup oturduk, içiyoruz. Meğerse bu onun boya işlerini yapıyormuş. Bir yeri yanlış mı yapmış, eksik mi yapmış ne? Cavit tam o sıra yanımıza gelen Top’u çok fena haşlayıp kovdu. ‘Bundan sonra sana iş miş yok’ dedi...” Sonra ne mi olur? Fırçayı yiyip işten kovulan Salih Top, bir süre sonra ellerini ovuşturarak Cavit Çağlar’ın yanına tekrar gelir: “Covit beğ, şimdi biz bu rengi nasıl yapaceyiz?!.” CHP’nin müzmin milletvekili adaylarından Salih Top’ta hikaye çok. Mesela bir devlet tiyatrosu sanatçısıyla aralarında yaşanan boya-badana hikayesi var ki resmen evlere şenlik. Daha sonra kurduğu Sanpaş isimli firmasıyla kuru ve sıvı olmak üzere her nevi boya ticaretine devam ediyor şimdilerde Salih Top. Ve bıkıp usanmadan CHP’den milletvekili olabilmek için uğraşıyor. Bunun için de özellikle hemşerisi Gürsel Tekin’in peşinden ayrılmıyor. Altıncı sırasına da çok yakışırdı Yeni CHP’nin. Seçim sloganını da ben buldum: Hop hop hop, Salih Top.          

Diğer Haberler