Kendisine “Sakın önseçimde aday olma. Çok çirkin ve bel altı yürüyor işler orada. Sonunda hırpalanıp üzülürsün” dediğimde ben de dahil olmak üzere, bu kadar çok gönle girip, insanlar tarafından bu kadar çok sevildiğini hiç tahmin edememiştim doğrusu.
Bir ömür boyu biriktirdiği “insan sevgisiyle” CHP’nin Bursa milletvekili listesinin birinci sırasına gelip oturdu Doktor Ceyhun İrgil. Gerçekte oturduğu yer milletvekili adaylığı filan değil, Bursalıların gönül tahtına oturdu kendisi. İrgil’in koca bir ömür boyunca dertlerine derman olduğu insanların hayır duaları sonucu ilahi adalet, küçük bir dokunuşla ödüllendirdi onu. İnanıyorum ki CHP’ye başka partilerden de çok sayıda oy getirecek, ilk sırada bulunduğu halde partiye genel seçimde lokomotif olacaktır.
İkinci sıraya yerleşen Lale Karabıyık hakkındaki görüşlerimi daha önce de ifade etmiştim. Gerek bir akademisyen, gerekse siyaset yapmak isteyen biri olarak ne ülke yönetimine ne de kente karşı geçmişte her hangi bir tavrı ve duruşu yoktu. Genellikle bayramlarda veya özel günlerde uğradığı parti binasında ya da Heykel’deki Atatürk heykelinin önünde giydiği döpiyesiyle birlikte resim çektirir, etliye sütlüye karışmadan çizdiği hanım hanımcık bir kadın portresiyle de işi götürmeye çalışırdı. İsminin başında bulunan “Profesör Doktor” titri sayesinde geçen dönem listenin altıncı sırasına konulunca tanındı ve yine onun bu avantajından yararlanmak isteyen pek çok adayın kendisine listelerinde yer vermesi sonucu fazla oy alarak ikinci sıraya yerleşti. Seçmen açısından ikinci sırada hanım hanımcık, döpiyesli, üstelik de hem kadın, hem de profesör olan birinin bulunması iyidir ve bu da bir ilahi bir dokunuştur.
Üçüncü sıradaki isim Orhan Sarıbal’sa oraya yıllar yılı çalışarak tırnaklarıyla gelen siyasetçi tek isimdir. İlahi adalet onun da emeklerini boşa çıkarmamış ve hak ettiği ödülü koymuştur önüne. Çok iyi bir milletvekili olacağına da yürekten inanıyorum. Ancak CHP’deki Alevi üyelerin topluca erkeklerde Orhan Sarıbal’a, kadın adaylardaysa Nurhayat Altaca Kayışoğlu’na yüklendiği birbirine yakın ve paralel rakamlardan açıkça çıkıyor ortaya. Bunu da not olarak düşmüş olalım.
Orhaneli’nin, Serçeler Köyü’nden çıkma dağlı aday Erkan Aydın’ın kısa süre içerisindeki önlenemez yükselişiyse tam bir başarı öyküsüdür. Erkan Aydın’ı Osmangazi ilçesine belediye başkan adayı yapan CHP eski İlçe Başkanı İsmet Karaca aynı zamanda kendi ipini de çektiğini nereden bilebilirdi ki? Hazır “Karaca” demişken, asılları varken çakmasına asla taviz vermeyen yine partideki Alevi kesim kendi üzerlerine oynayan Karaca’ya fazla destek vermemiş ve dokuzuncu sırada bırakmıştır. Esasında girdiği siyasi uğraşta daha en baştan beri en çok kaybedenlerden biridir İsmet Karaca. Kendisine hiç de yakışmayan anlamsız hırsı sonucu pek çok dostunu, arkadaşlarını kaybetmiştir. Son olarak da birlikte hareket ettikleri Mustafa Şenyurt’un kazık atması sonucu İlahi adalet ona da dokunmuştur böylece. Erkan Aydın’ın bu sürpriz başarısının ardında yatan asıl nedense “dağ oylarını pazarlaması” ve pek çok aday ve ilçeyle liste pazarlığı yaparak, mümkün olduğu kadar fazla anahtar listede kendisine yer bulabilmiş olmasıdır.
Nurhayat Altaca Kayışoğlu da siyaseten bir duruşu olmayan sönük bir kişiliktir. Kısa bir süre kala Amerika’ya gidip doğum yaparak çocuğunun Amerikan vatandaşı olmasını isteyecek kadar da solcu ve CHP’lidir. Eğer seçilirse, yatıp kalkıp dua etmesi gereken üç faktörden ötürü milletvekili olacaktır:
“İsmail Öztat, Olay Gazetesi ve eşi Yusuf Kayışoğlu.”
En sondakinden başlayalım. Yusuf Kayışoğlu Olay Gazetesi’nde yıllarca etliye sütlüye dokunmayan, kimseye “gözünün üstünde kaşın var” bile demediği sade suya tirit yazılar yazdı. Üstelik de taşra ilçelerindeki siyasetçi ya da kamu yöneticilerini kendine hedef seçti Kayışoğlu. İsimlerinin ve düşüncelerinin Olay Gazetesi’nde yer almasından dolayı mutlu oldular bu insanlar.
Sonuçta da karısını koluna takıp, ilçe ilçe gezerek CHP’li ilçe başkanlarına ve yöneticilerine “listelerinizde bizim hanıma da yer verin” diyen Kayışoğlu, eşi Altaca’ya pek çok listede yer bularak, rakiplerinden fazla oy almasını sağladı. Tabi başlangıçta bunu yaparken gazetecilik ahlakı gereği yazılarına ara vermek yerine muhataplarında bir güç algısı oluşturarak Olay Gazetesi’ni de kullanmış oldu.
CHP’deki seçimlerden bir süre önce Olay Medya’nın yöneticilerinden İsmail Öztat gazetede bir yazı yazıp orada, partide seçilme şansı bulunan Alevi kökenli adayların isimlerini geçirir. Yazıda Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun da adı vardır. Bunun üzerine Alevilik sanki ayıp, gizli, utanılacak bir şeymiş gibi en başta Yusuf Kayışoğlu olmak üzere bazı insanlar ortalığı “bak bizi teşhir ederek, hedef gösteriyor” diye ortalığı velveleye verirler! Hatta artık emekliliğini hak ettiği için kabarıp kendine güveni gelen Kayışoğlu daha sonraki yazısında İsmail Öztat’a da çakar üstüne bir de cila olarak! Tahmin edilense kendisini Olay’dan kovdurup, kahraman olma arzusudur! Fakat beklediği ilk anda gerçekleşmez. Öztat’ın yazısının çıktığı gün gazeteye CHP’nin eski yöneticilerinden Gürhan Akdoğan ve Ali Nihat Irkörücü de uğramış ancak, herkesin yanına gittikleri halde bir tek kendisine gelmemişlerdir. Demek ki Öztat’a bu isimleri veren ve Alevi kökenli adayları teşhir eden bu ikilidir! Aranan kan bulunmuştur! Karısını yine koluna takan Kayışoğlu bu kez mağdur edebiyatı yapmaya başlar. Zaten kendileri yüzyıllardan beri mağdurdur. Partide yine birileri onları ötekileştirmeye çalışmakta ve fena halde zulüm etmektedir.
(Bu arada benim verdiğim bu kulis bilgilerini suistmal edip benim de aleyhimde kullanmaya kalkışacak Facebook yazarı “Sefil Bülo” gibi karaktersiz bazı şahsiyetler çıkabilir ama işlemez! Bizim ömrümüz Alevilere düşmanlık yapanlara karşı düşmanlık yapmakla geçmiş bir kere. Kişiliği ve kendine güveni gelişmemiş karakter yoksunu, hayat pratisyeni birkaç zavallının havlaması vız gelir, tırıs gider. Gülüm, bak yazımı yine buraya kadar da okudun! Sana yasak, okuma bir daha, hadi yürü, iç rakını da yat zıbar oralarda!)
Evet, ardından bir de Olay Gazetesi’ndeki yazılarına ara verilen Yusuf Kayışoğlu’nun yürütüğü bu “mağduruiyet politikası” fazlasıyla iş görür ve partideki Alevi oylarını karısına kilitleyerek beşinci sıraya yerleşmesini sağlar.
Gittikleri her yerde Kayışoğlu “bizi mağdur ettiler, hakkımız yediler” derken, Nurhayat da “yediler valla” diye kendisini tasdikler ve üyelerden çuvalla oy toplarlar.
Peki sonra ne mi olur? Seçimden bir gün önce Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz, Yusuf Kayışoğlu’nun “Alevi düşmanlığı yapmakla” suçladığı Ali Nihat Irkörücü’yü arayarak, “Yusuf’un çok selamı var. ‘Anahtar listelerde benim karımı fazla vurdurmasınlar’ diye beni aracı koyarak rica ediyor” diye konuşur!
Kayışoğlu, aynı yöntemi bu kez de bir başkasına aratarak Gürhan Akdoğan’a da uygular.
Altaca ve Kayışoğlu’yla ilgili “ilahi adaletiyse” genel seçimden sonra göreceğiz!
Diğer taraftan altıncı sıradaki Mustafa Şenyurt zaten yıllardır gül döktüm yollarına misali profesyonel aday, partideki herkes bilir bunu! Avukat Asude Şenol’un yedinci sıraya yerleşmesi tam bir sürpriz oldu benim için. Asude hanım keşke yüz oy daha alabilseydi de altıncı sıra çok daha fazla şenlenseydi.
Beri yandaysa CHP Bursa Örgütü, geçmişte örgütü yöneten Gürhan Akdoğan, Metin Çelik, Ahmet Memişoğulları, İsmet Karaca, Hasan Taşkut, Özgür Şahin gibi isimleri adeta tasfiye, daha önce milletvekilliği yapmış olmalarına rağmen gözleri doymak bilmeyen Yahya Şimşek, Kemal Demirel ve Orhan Ocak gibi adaylarıysa açıkça rezil rüsva etti!
Bu arada Milletvekili İlhan Demiröz’ün hakkını teslim etmek lazım, diğerleri gibi sandıktan kaçmak yerine, seçilmeyeceğini bile bile sandığa girdi Demiröz.
Ha! Bir de geçmişte “Bursa, Recep Altepe’nin belediyeciliği sayesinde altın çağını yaşıyor” gibi zırva laflar edip, kendisini darı ambarında gören birileriyse iyice kepaze oldular.
Erkan Aydın gibi elinde diğer adaylarla ittifak yapacak “dağlı oyları” kozu bulunmayan CHP’nin son Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Necati Şahin’in tek başına aldığı 5081 oyu çok önemsiyorum.
Çok değil, bir-iki yerle anlaşabilseydi Şahin, ilk beşe girmesi işten bile değildi.
Ee bu da ilahi adalet!
“Öyle hemen her zaman belediye başkan adayı olmakla Meclis’e gidilmiyor, biraz otur bakalım yerine” dedi Necati Şahin’e!
Kısmet artık, darısı bir dahaki seçime.
Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.