Yazarlar

CHP Nilüfer Örgütü’ndeki bu etkinliği kadınlar sakın kaçırmasın

post-img
Ünlü mimar ve keyif adamı Aydın Boysan ilk kitabını tam 63 yaşındayken yazdı. Şu an 95 yaşında; 32 yıla 34 kitap sığdıracak kadar da zengin, varlıklı bir insan. Bu arada, pek kimse bilmez, “Tofaş Otomobil Fabrikası’yla”, Atatürk köşkünün karşı köşesindeki “Villa Biçen’in” de mimarıdır Aydın Boysan. Hayatın ilerlemiş yaşlarına koskoca bir hazinenin sığdırılabileceğine dair en güzel örneklerden biridir onun yaşamı. Hep söylerim, “hayat sürekli yürünen, bitmeyen bir yolculuktur, tükense ömür biter zaten” diye. İşte onun için de “an”ı yaşayıp, şimdinin kıymetini bilmek gerek. “Şimdi” her şeyin yapılıp, her şeyin yaşanabileceği bir zaman dilimidir herkes için. Geçmişe takılıp kalırsanız eğer, cümleleriniz hep “keşke”yle başlar. Gelecekten korkarsanız da “ya öyle olursa, ya şöyle olursa” diye konuşurken bulursunuz kendinizi. Oysa “şimdi” her şeyi yapabilirsiniz! Yıldızlara bile gidebilirsiniz eğer isterseniz. İşte size “şimdi”nin kıymetini ortaya koyan “roman gibi” bir yaşam öyküsü daha… İlkokul mezunu, 3 çocuk annesi köyde doğup, orada yaşamış bir kadın Ümmiye Koçak. Ve bu insanın okuduğu ilk kitap Gorki’nin “Ana’sı” olsun ve çektiği ilk uzun metrajlı filmiyle de New York’tan ödül alsın, var mı böyle bir şey?!.     1957 yılında Adana’da Çelemli Köyü'nde doğuyor Ümmiye Koçak, okumayı çok istemesine rağmen 10 kardeş oldukları için ilkokuldan sonra okula gidemiyor. Ancak bu durum okumasına ve kitaplarla kendisini geliştirmesine hiç de engel değildir.     Evlendikten sonra Mersin’in Arslanköy’üne taşınan Ümmiye Koçak, oradaki kadınlarının yaşadıklarını tüm dünyaya göstermek için, 2001 yılında “Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu”nu kuruyor. Ve sadece 5 yıl sonra kendi yazdığı bir oyunla da Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali’nde sahne alacak kadar mesafe katediyorlar.     Topluluğun sahneye ilk koyduğu oyun Remzi Özçelik'in “Taş Bademleri” adlı oyunu oluyor. Grup, daha sonra kendi hikayelerinden oluşan bir derleme yaparak “Kadının Feryadı” adlı oyunu sahneye taşıyor. “Hasret Çiçekleri” adlı oyunsa Ümmiye Koçak’ın kaleme alıp bizzat yönettiği, Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali’nde sergilenen oyun. Sıradaysa artık "kadının kadına olan şiddetini” anlatan uzun metrajlı o film var.     Kadının kadına olan şiddetini konu alan Yün Bebek adlı uzun metraj filmi hem yazmış hem yönetmiş Ümmiye Koçak. Bu filmi çekebilmek için de çok büyük zahmetlere katlanmış. Tarlada çalışarak biriktirdiği paraları, son kuruşuna kadar "Yün Bebek" için kullanmış.     49’ncu Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde galası yapılan filme Mersin Sinema Derneği, Toroslar Belediyesi, Mersin Valiliği, Mersin Ticaret Borsası ve Akdeniz Belediyesi sponsor olmuş. Tüm bu zahmetler ardından ona New York'tan “Sinemada en iyi Avrasyalı Kadın Sanatçı” ödülünü getirmiş!     Ne var ki ödülünü bizzat gidip alamamış Ümmiye hanım. Uçak bileti edinip de oraya gidecek parası yokmuş çünkü.     Sonrasında, ödülü kendisine filmin ikinci yönetmeni olan Yasin Korkmaz takdim etmiş. Filmde yörük kadınların yaşam hikayelerini anlatan Koçak, yaşamı renklendirip keyif almaya devam etmiş.     Şimdilerde Arslanköylü Yörük Kadınlar olarak, Türkiye'deki kadınların sorunlarına dikkat çekmeye çalışıyorlar. İnternet’te kendisinden "Afife Jale'nin Ruhunu Taşıyan Kadın" diye söz ediliyor.     Sabancı Vakfı’nın toplumsal gelişmeye katkıda bulunan “sıra dışı kişilerin olağanüstü öykülerini” anlatan, “Fark Yaratanlar” programında “Ümmiye Koçak” kendine çok yakışan o ünvanın sahibi olmuş. "Afife Jale'nin Ruhunu Taşıyan Kadın" ünvanını alan Koçak, "Afife Jale hayalim. Birçok yerde, birçok yaptığı işle kendimi yıllardır hep özleştirmiştim," açıklamasında bulunmuş. Ümmiye Koçak, insanın kendini kendini geliştirerek ne noktaya getirebileceğinin canlı bir örneği.     34 yıllık evli ve 2 çocuk annesi olan 58 yaşındaki Ümmiye Koçak, bugüne kadar 11 tiyatro oyunu yazmış, kurduğu tiyatro topluluğu ile 500’den fazla sahneye çıkmış ve oyunlarını Türkiye'nin dört bir yanından 30 bini aşkın insan izlemiş. Aldığı ödüller ve kurduğu topluluktaki kadınların başarıları onun azminin ve taşıdığı o eşsiz ruhun açık bir kanıtı. Bundan 159 yıl önce Amerika’da korkunç bir olay yaşandı sevgili okurlar. 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, ardından da çıkan yangın sonucu işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan da  kaçamaması nedeniyle tam 129 kadın işçi can verdi. Bu olaydan 53 yıl sonra 26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde toplanan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, tekstil fabrikası yangınında ölen o kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag-Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını önerdi ve bu teklif oybirliğiyle kabul edildi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ülkemizde de kutlanıyor.     CHP Nilüfer Kadın Kolu Başkanı Gülnur Alçiçek ve arkadaşları da bu etkinlik kapsamında 12 Mart Cumartesi günü Ataevler’deki, Ataçarşı’da, Atalay Düğün Salonu’nda saat 13.00’le, 17.00 arası bir söyleşi tertip etmişler.     Kimi getiriyorlar Bursa’ya biliyor musunuz? Ödüllü Yönetmen Ümmiye Koçak ve köydeki ekip arkadaşlarını. Bir başarı öyküsünü ilk ağızdan dinlemek, Yün Bebek filmini de yaratıcısıyla birlikte izlemek istiyorsanız eğer, “sakın kaçırmayın” derim! Helal olsun Gülnur hanıma, mükemmel bir tercihte bulunmuş, tebrikler.

Diğer Haberler