Doktor Ceyhun İrgil’in önerisiyle bu yıl Cumhuriyet Halk Partili Bursa Milletvekilleri ortak bir metin hazırlayıp, partililerinin yeni yıllarını hep birlikte kutlamışlar.
Tek bir kağıtla, beşte bir masrafla, üstelik de bu işi kolektif bir şekilde kotarmak dahiyane bir fikir doğrusu.
Şöyle demişler orada CHP’lilere Bursalı vekiller:
“Sevgili üyemiz,
Cumhuriyet Halk Partisi’nin saygıdeğer üyesi,
Bursa milletvekilleri olarak öncelikle yeni yılınızı kutlar, 2016’nın yaşadığımız coğrafyaya, ülkemize ve milletimize huzur ve barış getirmesini dileriz.
2015 zor bir yıl oldu. Son on üç yılın bu toprağın insanlarını kutuplaştırmasıyla, ayrışmanın sosyal hayatın her anında kendini göstermesiyle bütün bir sene boyunca birlikte mücadele ettik. Üst üste geçirdiğimiz seçim dönemlerinde birlikte emek sarf ettik. Önseçim ve 7 Haziran seçimlerinin yorgunluğuna rağmen 1 Kasım’da da gönlümüzü ve enerjimizi partimize verdik. Bizim yanımızda olduğunuz için, bize gösterdiğiniz yürekten destek için en içten duygularımızla teşekkür ederiz.
Sevgili üyemiz,
Bursa milletvekilleri olarak kapımız size daima açık. Bu noktada öneri ve taleplerinizi yazılı olarak bize iletmenizi özellikle rica ediyoruz. Böylece kayda geçebilir, takibini sağlayabilir ve sonuçlandırmaya gayret ederiz. Bunun çin gerek sosyal medya, gerekse e-posta adreslerimize her türlü öneri ve taleplerinizi bekliyoruz.
Bu duygu ve düşünceyle tekrar yeni yılınızı kutluyor, aileniz ve yakınlarınızla sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yıl geçirmenizi diliyoruz.
Prof Dr. Lale Karabıyık, Opt. Dr. Ceyhun İrgil, Orhan Sarıbal, Erkan Aydın, Nurhayat A. Kayışoğlu “
Dediğim gibi, güzel bir girişim.
Ama hem “yanlış bilinenleri düzeltmek”, hem de “yaptığı, yapanın yanına kar kaldı”, algısını yok etmek için “fikri takip” bakımından bu gün birkaç şey daha paylaşmak isterim.
Gerek sosyal yaşamda, gerek siyasette, gerekse hukukta “usul” çok önemlidir.
Yasal açıdan haklı olabilirsiniz ancak pek çok yargılamayı “usulüne uygun” yapılmadığı için bozar üst mahkemeler.
Milletvekilliği makamı o göreve gelen insanların yakınlarına menfaat temin etmek için kullanacakları bir yer olamaz, olmamalıdır da.
İşi yasal kılıfına uydurabilirsiniz ancak insanların gözündeki kalibreniz çok düşer bunu yaptığınız zaman.
Bu arada hukuki açıdan birinci derecede akrabalarınız anneniz, babanız ve çocuklarınız, ikinci derecede akrabalarınız dedeler, nineler, kardeşler ve torunlar, üçüncü derecede akrabalarınızsa amca, hala, dayı, teyze ve kardeş çocukları olarak kabul ediliyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzük ve Yönetmeliklerine göre bir mebusun yanında 3 kişiyi istihdam etme hakkı var.
Bunlardan ilki “1’nci derece danışman” hükmünde ve sadece 3’ncü derece yakınlara kadaralınabiliyor. Yani, kardeşinizi alıp oraya koyarak maaş bağlatamıyorsunuz.
“2’nci derece danışmanınsa” bir kamu görevlisi yani, devlet memuru olması gerekiyor. Bunlar da vekilliği biten eski mebusların yanında çalışmış olanlar arasından, genellikle yine onlarınricasıyla alınıyor.
Ve geldik “yardımcı hizmetler” kategorisinde istihdam edilen 3’ncü elemana…
Bu kategoride de 1’nci derece olmuyor ancak, 2’nci derecedeki bir akrabanızı oraya yazarak her ay yaklaşık 4 bin lira para almasını sağlayabiliyorsunuz, eğer bundan rahatsızlık duymazsanız.
Kim vardı ikinci derece akrabalarınızın arasında?
Kardeşiniz değil mi?
İşte CHP’li Bursa Milletvekili Avukat Nurhayat Kayışoğlu da alıyor abisini oraya yerleştiriyor.
Bu hükümler düzenlenirken asıl amaçlanan ne?
Milleti temsil etmekle vazifelendirilen bir insanın toplumdaki itibarını korumak değil mi?
Kardeşinden başka yok mu oraya koyacak başka bir memleket evladı daha?
Bu vaziyette ne oluyor, çorbanın içine sinek düşüyor, murdar oluyor yenilen yemek.
Ardından bir de kocasının bir akrabasını da alıyor mu yanına ikinci kişi olarak!
İşte o zaman eski Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in “aman deyem para aile dışına çıkmasın”yaklaşımıyla yıllarca “baldızını” danışman yapması örneğinde olduğu gibi bir durum çıkıyor ortaya; ilgili kişi milletin vekili pozisyonundan uzaklaşıp, sülalenin tekiri kıvamınabürünüyor!..
Şimdi, “bu mesele yazıldı çizildi, geldi geçti, unutuldu” diye bir şey yok!
Yazarınız her fırsatta anımsatacak bu durumu okurlarına, ta ki Altaca’nın yakını olan danışmanlar yüz binlerce normal vatandaş gibi gidip İş-Kur’a başvurana kadar üstelik!
İlgili yasanın, söz konusu maddesi buna cevaz verebilir elbet ancak iki danışmanını birden akrabalar arasından seçen Nurhayat, partililerinin ve milletin vicdanında, bulunduğu makamı yakınlarına menfaat sağlamak için kullanan kişi pozisyonundadır.
Geliyoruz Lale Karabıyık’ın yanına aldığı görümcesinin kızı Gizem Karaca’nın durumuna…
Gizem’in pozisyonu, Nurhayat Altaca’nın hısımlarınınkiyle hiç aynı değil.
Kız Bilkent Üniversitesi mezunu, İngilizce, Almanca tercüman.
Üstelik de Avrupa Birliği Bakanlığı’nda çalışırken, Lale hocanın ısrarlı ricaları üzerine oradaki işini ve kariyerini bırakıp Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geçiyor.
Millet mahallesinden kahvede pişpirik oynarken alınıp getirilmemiş yani!
Üstelik neredeyse haftanın yedi günü, kırk sekiz saat ayakta kızcağız.
Lale Karabıyık’ın seçmenlerine birinci sınıf hizmet sunuyor.
Lale hoca iyi bir şey daha yaptı, “yardımcı hizmet elemanı” statüsünden partinin gençlik kolları üyesi Burak İleriyi yanına alarak, bu süreçte “çok çalışan partililerin de korunup kollanması gerektiğine” dair güzel bir örnek sergiledi.
Gerçi konumuzla ilgisi yok ama ne kadar büyük bir ayıp, notlarım arasında duruyor ve fazla gecikmeden sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Geçen hafta yapılan CHP Bursa İl Kongresi’nde iddialı her iki aday da yani Şadi Özdemir ve Zafer Yıldız, kurultay delegesi listelerine partinin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Necati Şahin’in adını yazmadılar!
Bu parti adam olacak da, partililer yol yordam öğrenecekler de biz de göreceğiz!
Diğer taraftan geçen gün “zıp” diye zıplayıp gitti Ankara’ya Osmangazi İlçe Başkanı İsmet Karaca.
Niçin mi?
Canı CHP Parti Meclisi’ne girmek istiyor da onun için!
O şimdi asker, canı neler ister!
Aklınca ardından milletvekili olabilmek için zorlayacak PM üyeliğini.
Ahan da buraya yazıyorum, bu kafayla değil parti meclis üyesi olmak, Güler ablanın (Buğday) sofrasına oturup da onun kısır ve içli köftesinden bile yiyemez İsmet Karaca.
O merhaleye gelebilmek dahi bir kaç “tık” yukarıda olmayı gerektirir çünkü.
Sonu, bir zamanlar yol arkadaşı olan Tıkandı Mustafa’dan (Şenyurt’tan) farklı olmayacak onun da.
Şimdi gelelim bu yazının başlığına ve sonuna…
İşittiğime göre yöneltilen eleştirilerden dolayı hayli bunalan CHP’li Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu kendisini affettirebilmek için iyi bir şey yapmaya karar vermiş ve yine “kendi cebinden tam 100 öğrencilik bir burs fonu” hazırlamış.
Yani lise ve üniversite öğrencisi olan tam 100 kişi ki, buna 2 yıllıklar da dahil, Altaca’ya başvurdukları takdirde yılın 12 ayı düzenli olarak burs alabileceklermiş.
“İlk arayan 100 kişi arasına girebilmek için acele edin” derim ben, çünkü aylık geliri 2015 Aralık ayı rakamı olan açlık ve yoksulluk sınırı 4 bin 512 liranın altındaki herkesin çocuğubu burs imkanından yararlanabilecekmiş.
AKP Hükümetini protesto edebilmek için, burs verirken “açlık ve yoksulluk sınırını” ölçü almış Nurhayat Altaca Kayışoğlu.
CHP’li olmanız da şart değilmiş ha!
Başka partilere bile üye olsanız bu yöndeki talebiniz reddedilmeyecekmiş.
Kıyak görün, hadi hemen arayın, kapın bursu?
Gerçi telefonlarını her yerden bulabilirsiniz ama yoğunluktan dolayı ulaşamayabilirsiniz; boşuna uğraşmayın, onları da vereyim size:
Unutmayın, ilk arayan 100 kişiye üstelik de karşılıksız burs.
Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu:
Cep-1: 0 532 700 51 89
Cep-2: 0 530 107 16 16
Meclis telefon: 0 312 420 54 04 ve 0 312 420 54 55
e-mail: nurhayat.altacakayisoglu@tbmm.gov.tr
Faks: 0 312 420 20 39
Pen Friend olmak yani kendisiyle mektuplaşmak için adresi: H. İ. B. 6’ncı kat 4’ncü banko No: 6037 TBMM-ANKARA
Haydi, tekrar “iyi seneler” hepinize.