Yazarlar

Dağda kısa bir tur

post-img
Önceki hafta İl’imizin dağ ilçelerinden Harmancık’taki bir açılış törenine katılmak üzere Doğancı Barajı’ndan sağa döndük. Bursalılar bilirler, direksiyonu tam o noktadan sola doğru çevirirseniz Keles’e, sağa doğru döndürürseniz de sırasıyla Orhaneli, Büyük Orhan ve Harmancık’a ulaşırsınız. Orhaneli’nden geçip de Belediye Başkanı İrfan Tatlıoğlu’na uğrayarak bir acı kahvesini içmemek olmaz tabii ki. Her zaman olduğu gibi yine neşeli, hürmetkar ve misafirperver bir insan İrfan Tatlıoğlu; taşıdığı soy isminin hakkını fazlasıyla veriyor yani. Fazla oyalanmıyoruz orada çünkü Harmancık’taki törene geç kalacağız. Dağın bir diğer güler yüzlüsü de Harmancık Belediye Başkanı Mustafa Çetinkaya abimiz. Dağ yöresine özgü o sevimli ve sıcak şivesiyle “hoş geldiniz, hoş geldiniz” diye karşılıyor konuklarını. O gün çocuklar kadar şen, yöresine layıkıyla hizmet eden bir belediye başkanı kadar da gururluydu Mustafa Çetinkaya abimiz. Toplam 14 ağaç evden oluşan ve BEBKA (Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı) tarafından fonlanmak üzere kabul edilen ekolojik turizm projesi artık tamamlanmış ve işte o gün de artık açılışı yapılmak üzereydi, daha ne olsun? İlçesinde bulunan Uludağ Üniversitesi’ne bağlı meslek yüksek okulunun aşçılıkla, turizm ve otelcilik programlarında okuyan öğrencilerine de bir imkan sunmak istemişti Mustafa Çetinkaya. Çocuklar hem okuyup, hem de orada staj görecekler, okulları bittiği vakit de eğer orada kalmak isterlerse Harmancık’ta iş sahibi olabileceklerdi. Nitekim o gün konuklar için hazırlanmış mönüyü süsleyen yemeklerin arasında “Harmancık Böreği ve Harmancık Sarması” da vardı ve tüm listeyi öğretmenleriyle birlikte meslek yüksek okulu öğrencileri hazırlamıştı. Sağlık eski Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun geç geleceğini öğrendiğimiz için biz yemeğe kalamadık ama Harmancık Eko Turizm Parkı’ndaki restoranda iki çay içimi vakit arasında yine o öğrenciler tarafından yapılmış mezelerden tattık ki, her biri sanat eseri gibi nasıl güzel ve lezzetliydi anlatamam sizlere. Bu arada artık her kimlerse, BEBKA’yı yöneten insanların “görgüsüzlüklerinden” bahsetmeden de geçemeyeceğim doğrusu. Odalardaki klozetlere varıncaya değin “BEBKA” etiketlerinden yapıştırmışlar her yere. Sanki paraları kendi ceplerinden çıkarıp veriyorlar! Bir de üstelik yatırımcının eline hangi ürünü nerelerden ve hangi markalar arasından seçebileceğine dair “yazılı emir gibi” bir liste veriyorlarmış ki, bu konu her haliyle suiistimale açık bir durumdur. Sana ne benim hangi marka buzdolabı veya klima alacağımdan, canım nereden isterse gidip oradan alırım?!. Orhaneli Belediye Başkanı’nın Basın Danışmanı sevgili kardeşimiz Raif Yiğit ve yörenin en birinci avcısı, balık tutucusu, organik sıvı gıda üreticisi, çadır kurucusu, isli et yapıcısı, turşu kurucusu, tamircisi, icatçısı, üzümcüsü, bağcısı kısacası aklınıza her ne geliyorsa ocusu sevgili dostumuz Yüksel Esen şırıl şırıl akan minik bir derenin kenarında ateş yakmışlardı ve nevalenin ızgaraya dizilebilmesi için bizi bizi bekliyorlardı. Harmancık’ta daha fazla kalmayışımızın asıl sebebi buydu, itiraf ediyorum. Keyifli bir gün, keyifli bir akşam ve son derece keyifli sıcak, samimi, candan insanlar; ne bekler insan hayattan daha fazla, ömür geçer mi sadece cilveyle nazla, iki satır yarenlik, iki satır türkü, o da sazla, mutluluk hiçbir zaman çokla değil ki, sadece yeteri kadar olanla yani, azla. Bu arada… Karayolları 14’ncü Bölge Müdürü Öner Özgür bey kardeşim? Ne iş yapıyorsun bakalım sen orada? Tabaklama yapar gibi sadece yolları tuzlayıp keyif mi çatıyorsun yoksa? Üç ilçeyi Bursa’ya bağlayan yolda 3 yılda 3 kilometre bile mesafe alınamadı; nedir bu işin sebebi?! Yedi sefer yaptığın erozyon duvarları 7 sefer yıkılıp, üstüne de yeniden 7 sefer tekrar yapıldı! Senin bu duvar müteahhitleriyle bir akrabalığın, kendilerine karşı bir sempatin filan mı var kardeşim? Yapsana milletin yolunu artık sürekli duvar örüp duracağına? Bu işlerin takipçisiyim, bunu bil! Onlar konuşurlar, Mehmet Ali Yılmaz yazar! Bak “demedi” deme sonra, şimdiden haberin olsun. Keyifli keyifli yazarken insanın işte böyle de asabını nasıl da bozuyorlar gördüğünüz gibi sevgili okurlarım! Önceki gün de yine keyfim nasıl kaçtı anlatamam sizlere. Keles’in binlerce yıllık merası Kocayayla’nın o içler acısı halini görünce inanın oturup ağlayasım geldi! O Kocayayla ki, sahip olduğu florasıyla dünyada bir eşi benzeri daha yoktur. Kar artık kalkıp da bembeyaz bir yorgan gibi sırtından, yemyeşil teniyle birlikte sarı ve mor renkleriyle Çiğdem Çiçekleri fışkırır bedeninin her bir yanından. Daha sonra kekikler ve ellendiği vakit o harika kokusu saatlerce çıkmayacak kuzu kulakları. Ve devamla Alıç ağaçlarının dallarında hayat bulan mis gibi yeni bahar. Ardıç kuşları, boz bakallar ve dahi Şahin ya da kartallar. Ama özellikle zeminin altı bin bir çeşit bitkinin yumru ve soğanlarıyla kaplıdır Kocayayla'da. Bilinçsizce yakılan bir ateş, yanlış yere kurulan bir çadır ya da bir kazı işlemi o dokunun sonsuza dek yok olup gitmesi için yeter de artar bile. Elimde yetki olsa Kocayayla’ya bir tek araç dahi sokmam! Ormanların arasından bir çevre yolu açıp, o güzelim yaylanın şölenler ve piknik etkinliklerinden dolayı artık yok olmaya yüz tutmuş o muhteşem dokusunu  biraz olsun kurtarmaya çalışırım. Yüz metre yürüyüversn insanlar, ne olacak ki? Ve geçen gün her kim izin verdiyse, mutlaka ortaya çıkacak tabloyu görüp düşünememiştir çünkü, cinayet işlemekle eşdeğerdir az sonra size de anlatacağım durum… Altlarındaki arazi tipi motosikletleriyle yaylayı talan edip harman yerine çeviren Endurocular tam anlamıyla bir katliam yapmışlar orada! Başkanları eski basketçi Efe Aydan’ı buradan şiddetle protesto edip, kınıyorum! Yazıklar olsun size! Orası bu işlerin, o yarışların yapılacağı yer mi? Daha önce motor kullanılacak yeri taşlık, çadır kurulacak yeriyse çimlik olan Büyükorhan’ın, Görecik Yaylası’nda yapılırken bu etkinlikler, şimdi niye Keles’in her yanı yemyeşil olan Kocayayla’sında yapıldı hiç anlayamadım doğrusu? Keles’in Belediye Başkanı Mehmet Teke okumuş ve bilinçli bir insan. Harmancık Belediye Başkanı Mustafa Çetinkaya abimiz kendisine hedef olarak nasıl turizmi seçtiyse, Keles’in kalkınmasının birinci yolu da eldeki değerleri kaybetmeden bilinçli bir turizm hamlesinin önünü açmaktır bana göre. “Öncelikle Yayla’ya araç sokma, sokturma sevgili başkan.” Sonrasında da yörede turizmin gelişmesi için neler yapılabilir, ekolojik turizm için yatırım yapmak isteyen özel sektör ilçeye nasıl çekilir, oturup hep beraber konuşarak tartışalım. Yolun biraz da olsa ıslah edilmesiyle Bursa-Keles arasındaki mesafe de azaldı. Hala kurtarıcı beklemeye hiç gerek yok. Akıllı, bilinçli kararlarla gelecek nesillerin önü açılsın artık.          

Diğer Haberler