Şimdi artık İl genel meclisleri kaldırılıp tümü, belediye meclislerinde tek çatı altında birleştiriliyor ama…
Eskiden “İl Genel” ve “Belediye” olmak üzere her kentin iki meclisi vardı halkın temel sorunlarını çözmek için çalışan.
İl genel meclisleri daha çok kırsal kesimin ihtiyaçlarını karşılamak için vaziyet alırken, belediye meclisleri de kentleşmiş bölgelerin sorunları üzerinde yoğunlaşırdı.
(Hoş, şimdiye dek her ne kadar dili geçmiş zaman kullansam da şu an için yapılanma zaten böyle ama siz bu yazıyı iki ay sonraki seçimlerden hemen sonra okuyormuş gibi düşünün!..)
Diğer taraftan eskiden İl Genel Meclisi’ne girebilmek çok önemli bir şans sayılırdı.
Çünkü, adeta “milletvekilliği” için bir staj yeriydi İl genel meclisleri.
Beş yıl boyunca kendisini yaz kış demeden kırda bayırda ahaliye iyi tanıtan politikacılar Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin dik merdivenlerine ilk adımlarını atmış kabul edilirdi.
Daha sonra kent ve ülke siyasetine damga vuracak, belleklerde derin izler bırakacak siyasetçiler hep oralardan gelmişlerdir mesela Turhan Tayan gibi, mesela Mehmet Gazioğlu veya Yahya Şimşek gibi.
Adeta “Mohikanların sonuncusu” olarak, İl Genel Meclisi’nde başlayıp kırsal kesimin de desteğini alarak kentimizden Ankara’ya giden son milletvekili de CHP’li İlhan Demiröz oldu.
Diğer taraftan son dönemde Bursa İl Genel Meclisi’nde görev yapıp da başarılı çalışmalarıyla hafızalarda yer etmiş iki isim tanıyorum.
Biri yine CHP’li Sabit Şerbetçioğlu, diğeriyse AKP’li Gıyasettin Bingöl.
………….
Artık başkan adaylarının belirlenmesiyle birlikte sıra yavaş yavaş belediye meclis üyesi adaylarının tespitine geldi.
Geçmişte çok renkli ve çok etkili belediye meclis üyeleri oldu bu kentin.
Bursa daha fazla talan edilmekten, rant isteklilerine daha fazla verilmekten onlar sayesinde kurtarılabildi.
Örneğin DSP döneminde yapılan yanlış ya da eksik işlere karşı kendi partilerine bile muhalefet etmeyi göze alarak dik durabilen Zülfikar Yüksel, Osman Güleç ve Metin Güneş gibi isimleri bu kent unutmayacaktır.
Bu gün eğer adına Kent Meydanı denilen bölge adeta Doğanbey gibi beton yığını değil de iyi kötü bir meydan hüviyetine bürünebildiyse eğer, onların verdiği mücadele ve ödedikleri bedeller sayesindedir.
Mesela yine, yıllar yılı cadde ve sokaklara kurulan semt pazarlarını “kapalı alanlara” taşıma önerisinin Zülfikar Yüksel’den geldiğini anımsıyorum.
Bu isimler ve arkadaşları yürüttükleri muhalefetle DSP’li belediye başkanları üzerinde o vakitler öyle bir travma yaratmışlardı ki mesela Büyükşehir Belediye eski Başkanı Erdoğan Bilenser geçen gün CHP’nin ilçe belediye başkan adaylarından birini arayıp da “Filan kişiyi meclis üyesi yaptırma. Çünkü bana zamanında çok çektirmişti” diye uyarabiliyor!..
………….
Avukat Şenay Özeray, Bursa’nın efsane meclis üyelerinden birisi.
Şimdiki halini saymıyorum çünkü, son dönemdeki performansını ve ilişkilerini hiç beğenmiyorum ama yine mesela, Mimar “Genç Osman”…
Osman Ayradilli de DYP’nin iktidar olduğu dönemin SHP’li efsane meclis üyelerinden biriydi.
İşte bir başkası:
Ahmet Kömbe…
DSP’nin Bursa’daki ilk belediye meclis üyelerinden biri olan Ahmet Kömbe de kent siyasetinin unutulmaz kişiliklerinden biri.
Mesela ben, mahallelerimizin direği, veresiye defterleriyle aynı zamanda kredi kuruluşu, okuldan gelecek çocuğumuza verilmek üzere evimizin anahtarlarını teslim ettiğimiz emin kişisi, postacımız, postanemiz, adres tarif edenimiz, tedarikçimiz, teslimatçımız, gerektiğinde telefon santralimiz ve daha pek çok şeyimiz olan ancak bayram, tatil demeden, hiç dinlenmeksizin haftanın yedi günü çalışan bakkal esnafıyla ilgili, aynen eczanelerde olduğu gibi “Nöbetçi Bakkallık” uygulanmasına dair öneriyi ilk kez Ahmet Kömbe’den duymuştum hem de bundan 25 sene evvel!..
Var mı şimdilerde böyle sıra dışı politikalar üreten?
Sadece o mu?
O vakitler kent merkezine yapılan yüksek katlı binaların Bursa’nın hava koridorunu tıkayacağını ve bu anlayışın zaman içinde üstesinden gelinemez bir hava kirliliğine neden olacağını Osmangazi Belediye Meclisi’nde ilk kez Ahmet Kömbe söylemişti!..
…………..
Hey gidi Şemsettin Şen…
Çok erken ayrılıp gitti aramızdan.
Şemsettin Şen’siz Bursa çok eksik.
Şen’siz öyle de Semih abisiz (Hısımcıl) öyle değil mi?
Semih Hısımcıl’la, merhum Mustafa Kuşdil de olgunluğun, kalenderliğin, herkesi aynı sıcaklıkla sarıp sarmalayan dostluğun birer abidesiydiler şehrimizde.
Nur içinde yatsın hepsi.
Dal unutsa, yaprak, toprak unutsa bendeniz unutmaz yapılan ne iyiyi ne de kötüyü!
………….
Hiç kimse kusura bakmasın…
Son yıllarda belediye meclislerinde çok sıkı çalışıp da isimlerini altın harflerle siyasi tarihe yazdıran sadece iki kişi var.
Her ikisi de zaten sonuçta bu performanslarından dolayı belediye başkanı olmayı da başarabildi.
Recep Altepe ve Ramazan Altunöz’den başkası değildir sözünü ettiklerim.
Sonrasında belediye meclislerinde performans, kalite ve prodüktivite çok düştü.
Özellikle muhalefet partileri görevini layıkıyla yerine getirecek kişiler yerine eş dost, bizim oğlan mantığıyla belirleyince listeleri, çıta çok aşağılara kadar indi gitti.
Şimdiyse umarız adına “eğilim yoklaması” denen sistemle belirlenecek adaylar için aynı durum çıkmaz ortaya çünkü, siyasette birikimliyi ve doğru olanı seçmek yerine yine “adamcılık” devreye girerse eğer, hiç kimsenin mevcut iktidarı eleştirmeye dahi hakkı kalmaz diye düşünelerdeniz!