Devlet Eski Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır'la birlikte bir televizyon programı yapmıştık geçmişte...
Konu döndü dolaştı, "birinci tezkereye" geldi...
"Neden" dedim, "Meclis'te kabul etmediniz Ertuğrul abi"?
"Çünkü" dedi, "Türkiye toprakları içine tam 60 bin Amerikan askeri girecekti. Amerika'nın girdiği yerden çıktığı nerde görülmüş"?..
Biliyor musunuz, dünyada en çok Amerika askeri hangi ülkede var?
"Almanya!.."
Yapılan iki dünya harbinin sonrasında öyle korkmuşlar ki emperyalist ülkeler Almanlardan, ellerini kollarını bağlamaları yetmemiş, üstüne bir de resmen işgal etmişler bu ülkeyi!..
15 Temmuz hain darbe girişimi başarılı olsaydı eğer, Akdeniz'de gemilerde bekletilen binlerce askerin aynı şekilde Türkiye'ye gireceği iddiası da dikkate değer.
Ertuğrul Yalçınbayır'la sohbetimiz devam etti...
"Bizim zamanımızda" diye sürdürdü lafını, "Bursa Erkek Lisesi'nde okurken hem eğitim, hem öğretim uygulanırdı ki, ikisi birbirinden farklı şeylerdi... Bize 'vatan sevgisi, yurtseverlik' eğitimi verildi... Canımız pahasına her karış toprağını korumamız gerektiği öğretildi... İşte bu nedenle Amerikan askerlerinin memleketimizde konuşlanacak olması asla kabul edebileceğimiz bir durum değildi!.."
Aynen tezkereye "hayır" diyen diğerleri gibi, Yalçınbayır'ı bir daha ne milletvekili yaptılar ne de bakan!..
Evet, doğru...
Eğitim farklı şeydi bizim dönemimizde de...
Komşu teyzenin kapısına yığılan kışlık odununa mahallenin tüm çocukları girişir, yarım saatte bodrumuna yerleştirirdi.
Evinin penceresinden seslenen Naciye ablanın çinko tasını alır, bakkaldan içine yoğurt koydurup tarttırdıktan sonra koştura koştura teslim ederdik yerine.
Otobüslerde büyüklere yer vermemek ayıpların en büyüğüydü.
Bacak bacak üstüne atılmaz, babaların yanında asla sigara içilmezdi.
"Harbiye marşını" dinleyince kanımız kaynar, "yıldırımlar yaratmaya" hazır hale gelirdik hepimiz...
Karaya çıkan Amerikan askerlerini denize atan ruh bu ruhtu işte!..
Lakin bu ülkede aynı askerler için genelevleri badana ettiren insanlar da var ne yazık ki!
Yalçınbayır'ın dediği gibi "eğitim" başka bir kavram.
Ertuğrul abi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne "Bilgi Edinme Kanununu" kazandıran insan aynı zamanda...
Bu gün her vatandaş dilediği kuruma yazıp, gizliliği bulunmayan her türlü bilgiyi talep edebilir artık.
Yalçınbayır'ın bize, bu ülkeye öğrettiği kavramlardan biri de "Devletin vatandaşına tuzak kuramayacağı" gerçeği...
Eskiden trafik polisleri otoyollarda görüş mesafesi dışında bir köşeye yerleşir, radarla vatandaşa adeta tuzak kurup, ceza keserlerdi!..
Radar bulunan bölgelere girerken üzerinde "Dikkat! Bu yolda hız kontrolü yapılmaktadır" yazılı tabelalar görürsünüz şimdilerde...
Yalçınbayır'ın ısrarlı mücadelesi sonucu kabul edilmiştir bu uygulama da.
Bu günlerdeyse "kameralarla" yine tuzak kuruyor devletin organları vatandaşlara!..
Pek çok vatandaşın eline "emniyet kemeri takmadığı" için ceza pusulaları ulaşıyor artık!..
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir tane daha Ertuğrul Yalçınbayır yok çünkü!
Kendisine sağlık ve uzun bir ömür diliyorum...