Yazarlar

Gavur mu bu insanlar?

post-img
Bizim memlekette, bürokrasi ve siyasetteki kaynak israfı dünyanın hiçbir yerinde görülmedik derecede çoktur. Yetim hakkı sadece devletten çalarak yenmez, aynı zamanda beceriksiz ve aciz yönetim sonucu devletin kaynaklarını boşa harcayıp, heba ederek de yenir sevgili okurlar. Bazen de öyle durumlar yaşanır ki insan gülsün mü yoksa, ağlasın mı işte onu bir türlü bilemez. Bu gün size anlatacağım olay Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanıyor. Aşağıdan gelen kendi adamlarına yer açmak, onları doyurup beslemek suretiyle semirmelerini sağlamak isteyen siyasi zihniyet, belediyenin yıllardır görev yapmakta olan birikimli ve de yetişmiş daire başkanlarını görevlerinden alarak uyduruk birer de “danışmanlık” atamasıyla BUSKİ’de bir odaya tıkıveriyor. Aylarca hiç kimse arayıp da sormuyor bu insanları. Ne belediyenin sosyal etkinliklerine davet ediyorlar ne de toplantılarına. Sanki oralarda hiç yaşamamış, hiç var olmamış canlılardır artık onlar. Yaklaşık bir yıldır her sabah olmayan görevlerinin başına gidip, akşamları da hiç olmayan görevlerinden dönerler evlerine. Ha! Biraz eksik de olsa maaşlarını da her ay gidip almaktadırlar ancak bunun karşılığını verdikleri asla söylenemez. Ve haksız biçimde alındıkları görevlerine dönebilmek için davalar açar bu insanlar. Aralarında Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 4 daire başkanı ve kapatılan il özel idaresinden belediyeye gelen 5 daire başkanıyla, bir de genel sekreter yardımcısı vardır. Belediye Zabıta Daire Başkanı Esat Yalman… Çevre ve Koruma Daire Başkanı Bahattin Kuşoğlu… Kaynak Geliştirme ve İştirakler Daire Başkanı Gülsüm Anafarta… Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Enver Fatih Karakoç… Genel Sekreter Yardımcısı Ayla Yenidünya ve il özel idaresinden gelen 5 daire başkanı daha… Bu insanların pek çoğu mahkemeden “yürütmeyi durdurma” kararı alır ve bazılarının “göreve iade” davaları sürerken, kimileri de açtıkları davaları çatır çatır kazanırlar. Özellikle mahkeme kararıyla Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığına getirilmesi gereken Ayla Yenidünya’nın yasal olarak 30 gün içerisinde göreve iadesi durumu ortaya çıkınca, koltuğundan olacağını anlayan mevcut genel sekreter yardımcısı Neşet Çakmaklı küplere biner. BUSKİ’deki bir binada sürgün hayatı yaşayan bu itilmiş ve kakılmışlar grubuna artık orayı terkederek  “yakın çevre yolundaki arama kurtarma binasına gitmeleri” söylenir. Yapılmak istenen şey sadece psikolojik baskıdır. Sözünü ettiğim itilmiş ve de kakılmışlar “bu talebin yazılı olarak yapılmasını” isterler. Büyükşehir belediyesinin görevde olan üst düzey bürokratları daha da bir kudurur ve geçen pazartesi günü saat beşi çeyrek geçe, bu “belediye sürgünlerinin” bulunduğu binadaki malum katın elektriklerini kestirirler. Elektik olmayınca kaloriferler de çalışmadığı için o kadar insan bulabildikleri battaniyelere sarılarak günü geçirmeye çalışır. Dikkat edin, bu insanlar yetişmiş, eğitimli, oturup kalkmasını bilen ve bu ülkeye uzun yıllar boyunca hizmet etmiş birikimli insanlardır; gavur değillerdir yani! Kaldı ki gavur bile olsalar, yasal düzenlemelerle kabul edilmiş “insan hakları” diye bir kavram vardır yani, kimseye öyle baskı, kötü muamele uygulayamazsınız. Donarlar bütün gün soğuktan, aralarından bazıları hasta olur. Ve dün yün içlikler giyerek olmayan vazifelerini icra etmek için işe gittiklerinde  yaklaşık bir yıldır kendilerine mekan olan dairenin kapılarının da kitlendiğini, anahtarlarınsa Neşet Çakmaklı’ya bağlı olarak görev yapan İnsan Kaynakları Eğitim Daire Başkanı Muammer Karaduman tarafından alınıp, pantolon kemerinin g.t cebine doğru olan kısmına astığını öğreneceklerdir. Dün ikindi sularında ortak bir tanıdığımız, zaman zaman ortaya çıkan güneşten istifade edip, ısınabilmek amacıyla BUSKİ bahçesindeki ağaçların altındaki bankların dik yaslanma kısımlarına oturmuş, ayaklarını da oturulan bölüme basılı vaziyette, titrerken görmüş onları toplu olarak. “Hayırdır, ne yapıyorsunuz siz bu vakitte burada” diye sorunca, çeneleri birbirine vura vura anlatmışlar durumu bölük pörçük. Şaka gibi ama şaka değil gerçekten çok acı bir durumdur bu! Şimdi iki çift lafım da Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’ye olacak: Recep bey, Recep bey, çok ayıp! Yapılan bu yakışıksız ve de çirkin işten sizin haberinizin olmadığını öğrendim. Yaşananlar belli ki bir bürokratlar savaşından ibaret. Bu duruma derhal bir son vereceğinize ve mahkeme kararlarını bir bir uygulayacağınıza eminim ama onca zamandır yetişmiş, kıymetli o kadar insanı hiç değerlendirmeden oralarda öylece oturtmak kaynak israfı ve kamuyu zarara uğratmak değil midir be başkanım? Oturdukları yerden bamya ayıklasınlar, dolma sarsınlar, hatta çorap örsünler ama boş oturmasınlar! Hem kim verecek hesabını bunun ruz-i mahşerde? Siz mi yoksa sinirli düdük hırslı bürokratlar mı? Gavur mu bu insanlar? Hem ayıp hem de günah vallahi!          

Diğer Haberler