Yazarlar

Göçmen ve sanayi kenti Bursa

post-img
Gerçi Cumhuriyet’in kuruluşunun ardından yapılan mübadeleler, gerekse daha sonra gerçekleşen göçler sonucu tam anlamıyla bir “muhacir şehri” olmuştur kentimiz ama… Bunlardan çok çok önce Bursa’yı ilkin Balkan göçmenlerinin kurduğunu biliyor muydunuz?!. Evet, milattan önce 1200 yıllarında Anadolu’da hüküm süren Hitit Devletinin yıkılması sonucu meydana gelen otorite boşluğu nedeniyle Bursa bölgesi, Balkanlardan Anadolu’ya giren Bityn ve Tynin gibi toplulukların istilasına uğruyor ve bu akraba topluluklar daha sonraları birleşerek bölgede Bithynia Krallığı’nı kuruyorlar!..  Orhangazi’nin Gemlik’ten İstanbul’a yolladığı insanlar işte bu Balkan soyluların torunları. Eski Bursa’yı ilkin onlar kurmuşlar, imar etmişler, kaderin bir cilvesine bakın ki, aradan geçen yüzyıllar sonra yine Balkanlardan gelen soydaşlarımız bu kentin sanayi ve ticaret yaşamına hayati ölçüde katkıda bulunmuşlardır. Kimileri “Osmanlı’da sanayi yoktu” derler ama bakmayın siz onların eksik, yanlış bilgilerine. Cumhuriyet’in kuruluşunun hemen ardından bir Bursa Vilayeti Salnamesine göre kentimizde sanayi kuruluşu sayılabilecek toplam 3 bin 209 işyeri bulunuyor ve buralarda 9 bin 886 kişi çalışıyordu. Bu işletmelerin içinde de bin 265 tanesi tarıma dayalı sanayiydi. Bunu 762 işletme ile maden, maden işletmesi ve makine sanayi, 548 işletme ile ağaç ürünleri ve 408 işletmeyle dokuma sanayi izliyordu. Dokuma sektörünün ana konusu ipekti hiç kuşkusuz. Cumhuriyetin ilk 10 yılıyla birlikte planlı kalkınma dönemlerinde dokuma fabrikalarına, Sümerbank- Merinos ve Gemlik Sunğipek’in de  eklenmesiyle Bursa Türkiye'nin tekstil merkezi haline geldi. Sadece ekonomisine değil, kentin sosyal ve kültürel yaşamına o kadar büyük katkı sağladı ki Merinos mesela, çalışanlar hafta sonu işletmeye giderek doktor kontrolünden geçerlerdi o yıllarda ki, aile hekimliğinin başlangıcı sayılır bu uygulama. Bursalılar “kreşin” ne olduğunu ilkin orada öğrendiler. Tüketim kooperatifi, tanzim satış mağazası, yapı kooperatifi, sosyal tesis, tenis kortu, balo salonu gibi kavramları tanıştırdı Merinos Bursalılara. Hafta sonları İstanbul’dan sanatçılar gelip, konserler verirlerdi orada. Lakin, Merinos’un Bursa’ya en büyük katkısı burayı bir tekstil merkezi haline getirmesi oldu. Balkanlardan ya da Kafkaslardan gelip de Merinos’ta işe başlayan göçmenler işçi olarak girdikleri fabrikadan usta olarak ayrılıp, satın aldıkları birkaç tezgahı çalıştırarak yeni işletmeler oluşturdular. Koca bir tekstil sektörünü doğurmuştur Bursa’da Merinos. 1960’tan itibaren hız kazanan sanayi kalkınma modeli ardından kentimizde Türkiye’deki “ilk organize sanayi bölgesini” yaratmıştır. Bu süreçte Sifaş, Polylen, Filament, Aksoylar, İpsan, ASF, Bisaş, Nergis, Yeşim, Yıldız, Türkkan, İpeker, Yazıcılar, Malcılar, Üçel, Reisoğlu, Ete, Şenipek gibi kuruluşlar ekonomimize değer kattılar ve dediğim gibi çoğunun kurucusu da göçmendi. Otomotiv sektöründe de özellikle göçmenlerin ustalıklarını taşıdıkları Bursa'da, 1938 yılında kurulan Teziş ve Emek Karoseri fabrikaları, 1942 yılındaki Tolon Makine, SKT Oto Yağ ve Yedek Parça Fabrikası öncü kuruluşlar olarak faaliyet gösterdiler. Ve 1966 yılında Karsan Bursa'nın kuruluşu, 1970 yılıyla birlikte Tofaş ve Oyak Renault fabrikalarının kuruluşu Bursa'yı ayrıca Türkiye'nin otomotiv merkezi haline taşıyan gelişmeler oldu. Ana sanayi ile birlikte otomotiv yan sanayi de hızla gelişti ve Çoşkunöz, Mako, Bosch, Çemtaş, Bemsa, B-Plas, Özgüven Dingil, Orhan Holding, Ermetal Grubu, Faik Çelik Holding gibi uluslararası ölçekte kuruluşlar eklendi listeye. Bu gün Bursa’da tam 23 organize sanayi bölgesi var ve çok şükür, hepsi tıkır tıkır işliyor. Geçen gün Zülfikar Yüksel’le konuşuyoruz; daha doğrusu tartışıyoruz, zira yaşlandıkça huysuzlaşmaya başladı kendisi!.. Anımsattı Yüksel: Kentimiz başka bir alanda daha önder ve doğurgan bir şirkete ev sahipliği yapıyor. Eğer Bursa bu gün “endüstriyel mutfak” konusunda merkez ve öncü bir şehirse bu da Coşkun İrfan ve Vehbi Varlık’ın birlikte kurdukları İnoksan sayesindedir! Daha önce bünyesinde çalışmış olanların vasıtasıyla endüstriyel mutfak sektöründe üretim yapan o kadar çok firma doğurdu ki İnoksan, bir ara Gazcılar Caddesi bunlardan geçilmiyordu. Çok güzel, verimli ve bereketli işler oldu memleketimizde geçmişte. Yine olur, olacak da… Çetin Altan’ın deyişiyle “enseyi karartmayalım”, önümüze bakalım biz.

Diğer Haberler