Yazarlar

Güzel şeyler

post-img
Son yıllarda kent siyasetinin kazandığı son derece başarılı, üretken, çalışkan ve özverili biri var.   MHP’den Osmangazi Belediye Meclis Üyesi seçilen Cemil Aydın’dan başkası değil bu insan.   CHP’nin pek çoğu bilgisiz, eğitimsiz, tembel ve cahil olan meclis üyelerinin yanında, yürüttüğü son derece başarılı muhalefet göreviyle Kaşıkçı Elması gibi parlıyor Cemil Aydın.   Geçen gün de whatsApp’tan aşağıdaki metni yollamış bana:   “Mehmet Ali Bey merhaba,   Doğanbey Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında bölgede sağlık ocağı bulunmamaktadır.   Bölge halkının bu konuda sıkıntısı had safhadadır.   Defalarca gerek Mecliste, gerekse diğer platformlarda bu konuyu gündeme taşıyoruz.   (Bakın burada da büyük bir siyasi nezaket örneği gösteriyor Cemil Aydın ve “konuyu gündeme taşıyorum” demiyor; meclis üyesi diğer 2 arkadaşını da onurlandırmak için “taşıyoruz” diyor!.. Helal olsun vallahi!..)   Bölge muhtarlarının da sağlık ocağıyla ilgili talepleri devam ediyor.   Büyükşehir ve Osmangazi belediyeleriyle, Bursa İl Sağlık Müdürlüğü'nü de bu konuda inisiyatif almaya davet ediyoruz.   Sizin de köşeniz aracılığıyla desteğinizi rica ediyorum.   Selam ve saygılarımla…   Cemil Aydın MHP Osmangazi Belediye Grup Sözcüsü”   Ne demek Cemil bey, dükkan senin!..   Yeter ki böyle güzel, faydalı meseleler gelsin, bu köşe 24 saat böylesi güzel insanlara ve fikirlerine her gün açık.   Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe…   Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar…   Bursa sağlık teşkilatının yakışıklı müdürü Doktor Özcan Akan…   Ve ölmüşlerinin adını yaşatmak isteyen hayırseverler…   “Bi gıpraşıverin gari de Doğanbey ve çevresindeki mahalleler sağlık ocağına gavuşsun artık be yav.”   Halkımız mutlu edilsin.   Böylesi güzel hizmetlerin peşinde koşan Cemil Aydın da hayırlı bir işe daha vesile olsun.   Daha önce de bahsettim, eski Bursa’nın en sevdiğim noktalarından biridir Heykel’de, Eceler Sokak’ta bulunan Hacılar Camii.   Hemen yanındaki mermer çeşmeye de hayranım, oradan her geçişte önünde dakikalarca durur, o harika işçiliği izlerim.     Kalmadı böyle mermer alınlıklı çeşmeler kentimizde.   En son Kayhan Camii’nin önünde vardı, ağzımızı dayayarak kana kana su içtiğimiz bir çeşme, onu da Yavuz İskenderoğlu söküp, Botanik Park’taki kebapçı dükkanına götürmüş dekor olsun diye!   Tuğladan bir yenisini yaptırmış ama nafile, hiç alınır mı mermer kaide oradan be Yavuz abi?!.   Hacılar Camii’nin çeşmesinin üzerindeki istiridye kabuğuna çekerim dikkatinizi.   Altta ayetler yazıyor ama…   İstiridye kabuğunun o çeşmede işi ne?   Tamam süs de…   Neden istiridye?   İşte size binlerce yıl öncesinden gelip, bizimkilerin arasına karışmış olan bir kültür izi daha!..   Eski Yunan’da adı Afrodit, Roma dönemindeyse Venüs’tü.   Başlangıçta Dünya Gök Tanrısı yani, Uranüs’le, Yer Tanrıçası Gaia tarafından yönetiliyordu mitolojiye göre.   Uranüs’le birleşen Gaia, Titanlardan tutun da tek gözlü Kikloplara, çok başlı, çok kollu Hekatonkheirlere varıncaya kadar pek çok varlığın anasıdır aynı zamanda.     Sonra, Titanlar haricindeki her biri ayrı bir ucube olan çocuklarını yerin yedi kat dibine hapsedince Uranüs, Gaia buna çok bozuluyor ve en güçlü Titan olan oğlu Kronos’u babasına karşı kışkırtmaya başlıyor.   “Kronos’un” sözlük anlamı “zaman” demektir bu arada!   Anasının dolduruşuna gelen Kronos da gidiyor bir gün, hiç çaktırmadan aniden babasının cinsel organını bir orakla kesiveriyor!   Artık hiç üreyemeyecektir bu durumda Uranüs.   Kan fışkırıyor gökte adamdan haliyle.   Yeryüzüne düşen kan zerrelerinden tek gözlü koca koca devler ve  dişbudak perileri gibi masal kahramanları oluşuyor.   Anneannelerimizin anlattığı masallardaki figürler nerelerden geliyor sanıyorsunuz?   Olmasalardı eğer, annesinin satması için verdiği ineği pazarda üç beş fasulye tohumuyla değişen çocuk, onları ektikten sonra nasıl tırmanabilecekti gökyüzündeki tek gözlü devin sarayına?   Uranüs’ten bir zerre kan da Akdeniz’e, Kıbrıs açıklarına düşer sevgili okurlar.   Birden bire deniz köpük köpük kabarmaya başlar.   Ve büyük bir dalganın üzerindeki köpükten yanında oğlu Eros’la birlikte, aşk ve güzellik tanrıçası Venüs, bir diğer adıyla Afrodit dünyaya gelir.   Bir istiridye kabuğunun içinde adaya ulaşan Venüs orada Horalar yani, mevsimler tarafından bir güzelce giydirilip, süslenir.   Rönesans dönemi ressamlarından Botticelli’nin “Venüsün Doğuşu” isimli tablosu muhteşemdir ve size anlattığım doğum sahnelerinden birini tasvir eder:     En çok gül ve Nergisi sever Venüs.   Simgesiyse bir istiridye kabuğudur.   En son Hatay’ın, Samandağ İlçesi’nde bulunan Seleukeia Pieria Antik Kenti’ndeki kaya mezarlarının tavanında görmüştüm bu işareti.   Yaşadığım şehirdeyse bir motif süsü olarak Eceler Sokak, Hacılar Camii’nin önündeki mermer çeşmede yüzyıllardır duruyormuş meğerse!   Çeşmenin arkasından yukarıya doğru yürüyün…   Bir başka güzellikle daha karşılaşacaksınız içinizi sevinçle dolduran!     “Osmangazi Belediyesi’nin sokak hayvanlarını doyuran geri dönüşüm kutusu!..”   Plastik su şişesi kapağı ya da geri dönüşümü mümkün diğer materyalleri atıyorsunuz kutuya, mahallenizde yaşayan kedi ve köpeklere mama ve su olarak geri dönüyor!   Muhteşem bir uygulama.   Baktım, alttaki mama ve su kabı ağzına kadar dolu ve tertemiz.   Yetmemiş, çevrede yaşayanlar da getirip yiyecek koymuşlar.   Ve az ileride bir güzellik daha karşılıyor sizi…   Yine Osmangazi Belediyesi’nin projelerinden olan kedi barınaklarından biri:     Hayvanlar içine çoktan yerleşmişler bile.   Mahalleli de evlerinde minder, yastık artık ne varsa getirip rahat ettirmeye çalışmış kedileri.   Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar’ı kutluyorum.   Bursa tarihine geçecek işlerden birini yapıyor, bu kente muhteşem bir meydan kazandırıyor şimdilerde.   Ama şu yaptığı iş var ya…   Şehrin muhtelif yerlerine bu kedi evi ve geri dönüşüm kutusu gibi uygulamaları yerleştirmiş ya…   İnanın, en az kent meydanı kadar güzel ve desteklenesi bir hizmet.   Sağ olsun.

Diğer Haberler