Yazarlar

Hatırlananlardan

post-img
Türkiye siyasetinde merkez sağın artık geberdiği yıllar… Mehmet Ağar’ın Doğruyol Partisi’nden artık topuklama zamanı da gelmiş… Bir gün yerel medyadan bir gazete yöneticisini bir sınıf arkadaşı arayıp… “Seninle önemli bir şey paylaşacağım ama aramızda! Buluşalım” der? Daha önce kimselerin görüp tanımadığı bu isim partinin Bursa İl Başkanlığına atanmıştır. Görevlendirme yazısı sabah eline ulaşmış, ilk iş olarak da gazeteci arkadaşını aramıştır. Bir çay bahçesinde buluşurlar… “Hüseyin Çiftliklioğlu’nu tanıyor musun” der adam gazeteciye? “DYP’li olup da Çiftliklioğlu’nu tanımayan politikacı olur mu”  diye düşünür arkadaşı ilkin? Sonra O’nu alıp, Hüseyin Çiftliklioğlu’nun ofisine götürür. Durumu anlattıklarındaysa eski politikacı şöyle uğurlar  misafirlerini: “Ne güzel, ne güzel… Gençlere de şans tanımak lazım. Başarılar diliyorum. Bize düşen bir şey olursa haberleşelim.” DYP’nin yeni atanan Bursa İl başkanı ve arkadaşı sevinçle oradan ayrılırlar. İl Başkanı yolda der ki; “Görüyor musun bak, beni partideki herkes nasıl da olumlu karşılıyor”!.. Oradan çıkıp, kent siyasetinin o dönemde domino taşlarından biri olan başka birinin yanına daha varırlar ve O’na “Çiftliklioğlu’nun yaklaşımını” anlatırlar… Adam daha bunu duyar duymaz telefonu çevirir ve sesi ortama verir: “Yeni İl başkanı atanmış duydun mu?..” -He be ya… Cimcik ağızlı bir herifi atamışlar. Adamın bi b.ktan anladığı yok… Koy gitsin gözüne!.. Sonra attan düşmesi kaçınılmaz olan bu DYP İl başkanı Ak Parti’den Osmangazi Belediye Başkanı seçilen Recep Altepe’yi kekleyecek ve O’na beş para etmez “Sukay Park” diye bir çocuk oyuncağını astronomik rakamlarla  pazarlayıp, bi güzel kakalayacaktır!.. Her önüne gelenin keklediği Recep Altepe nitekim yıllar sonra da Altıparmak’ın bitimindeki plastik “sallabaş heykelleri” tam 850 bin lira ödeyerek, Bursalıların gözüne sokacaktır yine! Mehmet Ağar’sa genel başkanı olduğu bir zamanların o köklü yapısını çoktan satıp gitmiştir zaten! Nitekim, liman miman, otoban, petrol ticareti, “deryaya karşı yatır beni, pudramı sürüp tırmala beni kaşı beni”  gibi işlerde de ondan sonra semirmiştir!.. Siyaset emek ister, tecrübe ister, insana dokunmayı ister, her kademesinde hizmet etmiş olmayı bekler… Sözünü ettiğim deneyimi yaşayamayıp tepeden paraşütle gelenler kısa süre içerisinde tasfiye olur ve rakip partilerin belediye başkanlarına  lunaparklardakilere benzeyen oyuncaklar satmaya girişirler elbette!.. Adına “rahle-i tedrisat” denilen bu eğitim geçmişte rahmetli Erbakan’ın partilerinde vardı, Süleyman Demirel ekolünde vardı, devamında bir süre de ANAP’ta var oldu… Örneğin bu gün Faruk Çelik hala siyasetteki etkinliğini ve varlığını koruyabiliyorsa Necmettin Erbakan’ın rahle-i tedrisatından geçtiği içindir!.. Bu gün Bursa Milletvekillerinden Mehmet Gedik hala hatırlanıp, rahmetle anılabiliyorsa eğer, insana dokunduğu, toplum sorunlarıyla uğraştığı içindir. Keza Mehmet Gazioğlu, halk arasında, bürokrasi ve siyasette hala saygın ve itibar edilen biridir… Turhan Tayan; Demirel ekolünün en başta gelen temsilcilerinden biridir kendisi… Ciddiyeti ve devlet tecrübesiyle ülke siyasetinde eşi bulunmaz bir Hint kumaşı gibidir adeta… Dün akşam Bursa Eski Milletvekili Feridun Pehlivan arayıp… “Ömer de (Göktuğ) gitti, Korhan Durusoy da gitti, çok azaldık çok…” diye başladı söze… Meclis’te önemli komisyonlarda görev almış ve Türkiye’yi dünya çapında temsil etmiş bir siyasetçidir Feridun Pehlivan… İnsana dokunan, toplumun dertleriyle dertlenen ender mebuslardan biridir… Ardından, “Acık ilgilenin be, benim dağlarım yanıyor, ciğerim yanıyor” dedi Pehlivan!.. İlk orman yangını haberini öğle vakti Soğukpınar Muhtarı Mehmet Şirin’den almıştık… Rüzgarın da etkisiyle hızla yayılan alevler aynı zamanda yöredeki pek çok köyü tehdit eder hale gelmişti… Neyse ki Orman Teşkilatı ve Bursa Büyükşehir Belediye İtfaiyesi mensuplarının insanüstü gayretleri sonucu sabaha karşı kontrol altına alınabildi. Gecenin bir vakti, Bursa’nın dağ yöresinde çıkan yangınlarla, oralarda yaşayan hemşerilerinin derdiyle dertlenen gerçek bir milletvekilidir Feridun Pehlivan… Milletin vekili olmak için illa yeniden seçilmek de  gerekmez, gönlüne girmiş olun yeter!.. Yeni nesil politikacılardan bir de Hakan Çavuşoğlu’yla, Mustafa Esgin öyledir mesela… Her ikisini de sahada bulursunuz… Nerede bir su baskını ya da afet mi yaşanıyor? Allah’ı var, Çavuşoğlu mutlaka oradadır. İnsana dokunmak biz gazeteciler için de bir “kader” gibidir adeta… Yazıp, dile getirmenin ötesinde derdi, sıkıntısı olan sürekli bizi de bulur… Hüseyin Çiftliklioğlu’nu tanımayan DYP İl Başkanı da bize gelir, hastanede hastası, evinde delisi olan da… Bursa’daki “siyasetçi manzaralarından” kısa kesitler paylaştığım bu günkü yazımda İYİ Parti Grup Başkanvekili İsmail Tatlıoğlu’nu anmazsam eğer, fotoğraf kuşkusuz eksik kalır… Hiçbir politik kimliği yokken bile kendisini bulan her derde deva olmaya çalışan Tatlıoğlu’nu bundan uzun yıllar önce aramış ve “kan kanseri” bir hasta için yardım istemiştim… Derhal önce bir doçent arkadaşı, sonra da Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Ana Bilim Dalı Başkanı’yla irtibat kurdu İsmail Hoca… O’nun ve onların sayesinde tedavi gören hasta uzun süre yaşadı ve bu dünyadan ayrıldı. Adam hayatının son demlerinde sürekli Ak Parti’ye oy vermiş, yedi yaşından beri namaz kılan, dinine çok bağlı biriydi… Sağlığında hiç tanımadan hayli dua etti İsmail Tatlıoğlu’na… İsmail Hoca şimdi İyi Partili… Ne çıkarıyoruz buradan? Birincisi, “Tatlıoğlu gibi partilerden önce insanların ‘iyi’ olması gerektiğini” elbette… İkincisi de siyasi partilerin bir “amaç” değil, insanlığa hizmet için birer “araç” olduklarını… Ve gönülden yapılan iyi işlerin birileri tarafından asla unutulmadığını!..

Diğer Haberler